23 Aralık 2013 00:11

Kavgalarına katık edilen bizim çocukların hayatı

Kavgalarına  katık edilen bizim çocukların hayatı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kıymetli çocukları memleketi soyup soğana çevirirken, bizim çocukların katline ferman vermekten çekinmeyen babalardır onlar…
“İnşaat ya Resulullah” diyerek her yanı imara açıp, her toprak parçasına beton dikerken, HES’lerle suyu çalıp, kentsel dönüşümle yoksulun başına yıktıkları evi dönüp zengine satarken, deprem yardımlarını iç edip, yandaşa ihalede zirveye çıkıp, Ağaoğullarının ve bilumum yandaş müteahhidin yolunu açarken babalar…
Çalıştığı inşaatın 7. katından yere çakıldı 13 yaşındaki Orhan Sürer,
15 yaşındaki Vefa Aydemir HES inşaatı göçüğünün altında kaldı,
Van’da 6 yaşındaki Öznur Örgün, 7 yaşındaki Deniz Olgun naylon barakalarda yetersiz beslenme ve soğuktan öldü, 3 küçük kardeş çadırda çıkan yangında yanarak can verdi.
***
“Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü’nü dürüst siyaseti en çok önemseyen iktidar olma özgüveniyle kutluyoruz” deyip, Sayıştay ve Danıştay yetkilerini tırpanlayan referandumu bize “demokrasi” diye kakalayan,
Eğitime- sağlığa- sosyal hizmetlere emekçiler lehine bir gıdım bütçe ayırmayıp, her imkanı sermayeye açan babalardır onlar…
Açlık sınırı 1.101, asgari ücret 803 lira olmuş, her 100 aileden 72’sinin aylık geliri 1200 liranın altına düşmüş, son 10 yılda hem çalışıp hem okuyan çocukların sayısı % 64 artmışken…
El ele verip eğitim sistemini değiştirerek, 15 yaşından itibaren çocukların en ağır biçimde sömürülmesini sağlayacak koşullarda çalışmasının önünü açmıştı o babalar…
Bu arada, ruhsatsız bir işyerinde çalıştırılırken pres makinesine sıkışarak yaşamını kaybeden Ahmet Yıldız’ın babası artık ne olduysa(!) şikayetini geri almış, işverene 30 bin 40 TL ceza verilmiş, ceza da 24 takside bölünmüştü.
***
Onların çocuklarının yediği paraları biz telaffuz bile edemezken…
16 yaşındaki çocukların maden ocağı, yeraltı işleri, zehirli kimyasallar gibi ağır işlerde üç otuz paraya çalıştırılmalarını yasallaştırmıştı o babalar…
O günlerde Şırnak’ta, 3 işçinin hayatını kaybettiği ölüm madeninde, kölelik şartlarında aylık 300 TL’ye sabahın 6’sında karanlığa inen çocuklardan F.E. anlatıyordu: “Sekizinci sınıfa kadar okudum, sonra okulu bıraktım. Ekmeğimi kazanmak için buradayım.”  
***
Sermaye sahiplerinin yaptıkları “bazı” bağışları vergiden düşüren,
“Fakirlere yardım amacıyla faaliyette bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan malzemelerin maliyetlerinin tamamı gider olarak yazılabilir” diyen,
Din eğitimi tesisleri yapanların ve kuran kursu açanların harcamalarını Gelir ve Kurumlar Vergisi’nden azade kılan,
Böylece tarikat ve cemaatlerle bağlantılı Deniz Fenerlerini parlatan babalar,
Okul yüzü görmeyen mevsimlik çocuk işçilere Adana’da “Cami Çocuk Arkadaşlığı” etkinliği düzenleyip, “ahlaklı ve erdemli birey olmalarını” salık veriyor,
Asgari ücretle ailesini geçindirmek zorunda kalan bir işçinin yıllık ödediği vergi, prim, fon tutarının 5000 TL’yi geçiyor olmasına ise “adalet ve kalkınma” diyordu.
Adaleti bu olan memlekette,
Ailesini geçindirmek için konfeksiyon atölyesinde çalışan 17’sindeki Salih Eroğlu çıkan yangında hayatını kaybediyor,
13’ündeki Emine Demirel, okuldan sonra 10 TL’ye çalıştığı atölyede can veriyor,
13’ündeki Sami Kozan, demir doğrama atölyesinde kaynak yaparken patlamada ölüyor,
17’sindeki İlhan Yiğit, tamir etmeye çalıştığı su motorunun altında kalıyordu.
Ve devletli babaların çocuklarının eylediği “güzel işler” kayıkçı kavgalarıyla sümen altı edilirken,
Biz “yesinler birbirlerini” diyerek seyrettikçe olan biteni,
Kavgalarına katık edilen bizim çocukların hayatı olmaya devam ediyordu…




 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...