20 Aralık 2013 00:03

Duvarlar çatlarken!

Duvarlar çatlarken!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Özellikle deprem sonrası  en çok duyduğumuz slogan idi “Çatlakları sıvama, unutma unutturma!”
O çatlaklar başa öyle bir bela olur ki, ne zaman yağmur yağsa tekrar kendini gösterir. Çatlaklardan sızan sulara bez koyarsın olmaz, leğen koyarsın bir küfür savurursun. Sonra güneş açar oh dersin. Ama rutubet yaz kış kendini gösterir. Sıvarsın bir de üstüne boya çekersin, yağmur yağmadan kiraya verip kurtulmaya çalışırsın. Ya da mekan sahibiysen biraz daha paraya kıyıp  giydirme yaparsın. Görenler vay be der. Güzel mi? Güzel,  gerçek mi? Gerçek. Hakiki mi? Değil.
Hakikati gizleyip gerçek diye yutturabilirsin ama o bir gün kendini gösterir. Hatırlayın, Van depreminde iki gazeteci kardeşimiz de böyle bir sahteliğin kurbanı olmuştu. Büyük deprem sonrası kaşla göz arasında çatlamış binalara giydirme yaptırdılar sonra elden çıkardılar. Peki hakikati gizleyebildiler mi? Hayır.
Gelelim ülke gündemine; hep yazıyoruz, bir kez daha yazalım. Bina sakat. Sürekli çatlaklardan sular sızıyor. Çünkü su yolunu bulur ve nerede çatlak varsa sızar. Sıva yap, giydirme yap nafile... Her fırsatta bu durum yaşanıyor, daha da yaşanacak gibi. Çatlakların çoğalıp derinliklerin artması  binanın çatısından başlayıp eteklerine değin onarılmasını en iyisi yeniden yapılmasını gerektirir. Temel fena değil ise ciddi bir tadilattan başka çözümü de yoktur. Ülkeyi bu binaya benzetirsek, harçından, demirinden çalınmış diyebiliriz. Gezi direnişi bu binadaki derin çatlakları ve rutubet izlerini bizlere gösterdi. Ardından ne oldu duvarlardan açan çiçek peyzajları (isteyen Gezi Parkı’nın Divan Oteli’ne bakan yüzüne ve otoban kenarlarına bakabilir) direklerde açan çiçeklerle görüntü kurtarıldı. Gezi direnişinin nedenleri ve Taksim Dayanışmasının asgari 5 talebi yerinde sayıyor. Tam tersine çatlaklar daha da büyüsün diye tazyikli suya devam ettiler... Sonra bu kötü binadan pis kokular yükselmeye başladı. Ortalığı bir fırtına sardı, çatı uçtu... Şimdi çatlaklar daha iyi görünür oldu. Sorunların üstünü örterek kurtuluş yok. Binayı bir güzel boşaltıp adamakıllı bir tadilata ihtiyaç var.
Gezi  direnişleri bu yolu açtı. Hesap sormayı öğretti. Biri diğerinden farklı olmayan, nasırlarına basıldı diye birbirlerini ifşa etmeye başlayanları birlikte toplayıp binadan atmakla başlamalı. Hakikati ortaya koyup onun gerçekliğinde yeniden inşaya başlamalı. Gezi duvarları çatlattı, geldiğimiz noktada çatı uçtu.
Sevgili okuyucu; şimdi yeni bir çatıcı bulup, derme çatma bir çatı mı yaptırmalı? Yoksa bir güzel yenilemeli mi? Karar senin...
Fotoğrafçı arkadaşlar fotoğraf makinelerinizin, objektiflerinizin bakımını yapın. Hayatı belgeleyin. Sennur Sezer’in deyimiyle; “FOTOĞRAF; FAŞİZME GİDEN YOLUN USTURA AĞZINDA DURAN BİR SİLAHTIR”...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa