Bütçe, rakam cetveli değildir
Parlamento Genel Kurulunda bütçe görüşmeleri sürdürülmektedir. Bu süreç aralık sonuna doğru bitirip, yeni bütçe uygulaması ile yeni yıla girilecektir. Görüşmelerde muhalefetin tasarıya itirazlarının, buna karşın iktidar cephesinin ise karşı açıklamalarının olması olağan süreçtir. Hatta, muhalefet kanadı her durumda bütçe tasarısını eleştirip, ret oyu vermesi politik teamüldendir. Bunun nedeni, bütçe tasarısının reddedilmesinin, yeni mali yıl başlarken Hükümetin bir kuruş vergi toplayamaması ve bir kuruş harcama yapamaması, yani kamu işlerinin felç olmasıdır. Tabii, böyle bir durumu muhalefet de istemeyeceğinden, tasarının ret edilmesi durumunda, bir iki maddelik “geçici bütçe” hazırlanır ve kabul edilerek, devlet işlerinin aksaması önlenir. Bu durumda, yasal bir zorunluluk olmamakla birlikte, doğal olarak beklenen, bütçe tasarısı reddedilen Hükümetin istifa etmesidir. İstifa olur ya da olmaz, her koşulda yeni bir tasarı hazırlanır ve tüm süreç yeniden başlar.
Görüşmelerde muhalefetin itirazlarına karşılık olarak iktidarın yapması gereken, anlamlı ve maddi delillere dayalı yanıtlar vererek, parlamentoya sunmuş olduğu tasarıyı savunmaktır. Halkımızın iktidardan beklediği hizmettir. Bu mantıkla olsa gerek ki, iktidar cephesi bütçe savunması yaparken hangi hizmetten ne kadar yaptığını, iktidara geldiğinden bugüne kadar nelerin yapıldığını bazı rakamlarla açıklama yoluna gitmektedir. Hemen her dönem iktidarların yaptığı, parlamento kürsüsünden, özellikle de işlerine gelen konularda bol rakamlı savunma yapmaktır.
İlk bakışta, doğal olarak, iktidar partisinin neleri yaptığını ve neleri yapmak istediğini anlatması gerektiği düşünülebilir ve parlamentodaki görüşmelerde iktidarın bu yoldaki savunması haklı görülebilir. Oysa, karşılaştırmalı olmayan bu tür savunmanın çok yanlış olduğu açıktır. AKP uzun bir süre iktidardadır. Bu süre içinde ekonomi büyümüş, ulusal gelir artmıştır. Bunun da ötesinde, bu süre içinde içeride ve dışarıda teknoloji değişmiş, bazı işlerin görülmesi eskiye göre hız kazanmış ve kolaylaşmıştır. Bundan yirmi yıl evvelki inşaat şekli ve hızı ile bugünkü aynı değildir. Aynı şekilde bundan yirmi yıl evvelki bir tünel inşaatı tekniği ile bugünkü aynı değildir. Bu durum hemen tüm alanlar için geçerlidir. İktidar yaptığı işleri anlatırken, kendi eseri olmayan ve iktidara çok büyük avantajlar sağlayan bu tür gelişmeleri dikkate almak ahlakında olmalıdır. Aksi, halkı kandırmaktır. Salt bütçe rakamları üzerinde durmanın diğer bir yanlışlığı da, verilen rakamların içinde hizmetin nasıl yapıldığının gizlenmesidir. Örneğin, Başbakan açıklamalarında dershane, hızlı tren vs. örneklerini verirken, Diyanet İşlerine ne kadar yüksek kaynak tahsisi yapıldığını söylemedi. Devlet örgütünün halkın inancına saygılı olması, salt bir kesimin inancını değil, tüm kesimlerin inancını gözetmesini gerektirir. Aksi durumda, vergiler tüm topluma yük yıktığından, bir kesim devletten hizmet almadan diğer kesime giden hizmeti finanse etmiş olur ki; bu durum hakkaniyetle ve kamusal hizmetlerde ve yük dağılımında adalet ilkesi ile bağdaşmaz.
Bütçe büyüklüğü üzerinde fazla oynamak olanaklı değildir, ancak bütçe kalemlerinin ağırlığı ve hizmetin içeriği siyasal erkin elindedir. Gönül isterdi ki, parlamento müzakerelerinde eğitimin içeriği, cemaatçi ve tarikatçı yapılanmanın kamunun çeşitli alanlarında yapılanmaları ve böylesi gelişmenin de toplumda nasıl bir gericileşmeye denk düştüğü tartışılmış ve bu konuda Hükümetin çalışmaları sorgulanmış olsa idi.
Evrensel'i Takip Et