04 Aralık 2013 00:12

Genel ahlaka aykırı!

Genel ahlaka aykırı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Herkesi daha ölmeden Münker ve Nekir sorgusuna tabii tutan, elindeki tartıyla günah ölçen bir takım adamlar var. Kızlı erkekli beraber kalıyorsanız ahlaksız, kadını kocasına karşı kışkırtıyorsanız fitneci, dekolte giymiş bir televizyon sunucusuysanız genel ahlaka aykırı, içki içiyorsanız kafadan ayyaşsınızdır. Bu bıktırıcı ahlak vaazından kaçıp kurtulacağınız bir karış yer yok dünyada. Kültür Bakanlığı da özel tiyatrolara para desteğini, sahnelenecek oyunun “Genel ahlaka uygun” olması kriterine bağladığını açıkladı. Ama böyle bir kriter henüz yazılı hale getirilmemiş olduğundan buna “paşa gönlüm kriteri” denilebilir. Yani Kültür Bakanı istediği tiyatroyu istediği miktarda ahlaktan yoksun bulabilir. Geçelim.
Toplumu külliyen bir ahlak tartışmasına boğarak oyalayanların, tecavüz davalarında özendirici kararlar çıkmasını mümkün kılan bir iklim yaratmasını geçtik. Kız çocuklarının ne zaman namahrem olduğu ve kocaman adamların bu sabilere kaç yaşından itibaren, öpmeleri için el uzatmamaları gerektiği konusunda ciddi ciddi fetva vermeye kalkan aklı evvel hoca efendileri de geçtik. Hadi, kadının doğuracağı çocuk sayısından kürtaja ve doğum biçimine kadar Başbakanın genital meselelerle uğraşmasını da geçtik… Halkın dikkati belden aşağı nahiyelere raptiyelenip ahlakı derin sınavlara tabii tutulurken bel üstünde, sümen altında yarap, adına ahlaksızlık denmeyen ne katakulliler istifleniyormuş. İşte bunu geçmek zor.
2009’da Genelkurmayın “AKP’yi ve Gülen’i bitirme planı”nın basına sızmasıyla kıyameti koparan hükümet mensuplarının bundan birkaç sene önceden, 2004’te MGK’de alınan “Gülen’i bitirme planı”nı zaten imzalamış olması, fanilere reva görülen ahlak evreninin değil kendilerini fena fillah mertebesinde hissedenlerin yüce siyasetinin konusu oluverdi. Olabildi. Kimse Gülen ile AKP arasındaki tartışmanın ele verdiği siyaset etme biçimi için genel ahlaka aykırı etiketi yapıştıramıyor. Çünkü ahlak öyle zannediliyor ki, sade insanların hayatıyla ilgili bir konu, siyasetin değil.  
AKP’nin mağduru Gülen gözleri dolu dolu, dershanelerimizden, tesislerimizden, ikbalimizden ve iktidarımızdan ve dahi, hizmet erbabı şirketlerden payımız tehlikede diye değil de “Kalbimizi kırdınız bari paramparça etmeyin” diye rotası ahlaka çevrilmiş bir sitemde bulunsa da meselenin sadece duygusal olmadığı alttan gelen akçe kokusundan anlaşılıyor. Her şey hizmet için denince her şeyin çıkar için olduğunun üstünün örtülebileceği zannını üreten atmosferi hükümetle Gülen beraberce tesis ettiler çünkü. Şimdilik beraber ağlayamıyorlar!
Gerçekleşmiş darbeleri, imal halindeki darbeler aşkına es geçen; planların, tatbikatların, askeri oyunların altındaki ıslak imzayı kovalayan, zamanın Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un bunlara “kağıt parçası” muamelesi çekmesinden o zaman son derece rahatsız Hükümet ise “İmzaladık ama yok hükmündedir, uygulamadık” diyerek kendine yontabiliyorsa hükümetin, sokakta ve evlerde pertavsızla ahlak aramasında bir maksat var diye düşüneceğiz. Çifte kriterin pervasızca hayata geçirilebilmesi için ahlakın en son aranacağı yere, belden aşağıya gömülmesi gerekirdi zaten. Öyle oldu.
Yusuf Kaplan, Hükümet yandaşı Yeni Şafak’ta yazmış önceki gün: “Son bir kaç yıla kadar Anadolu’dan ümitliydim. Ama son yıllarda Anadolu’nun en küçük şehirlerinde bile başdöndürücü bir kültürel çözülme, sefih bir ahlâkî çürüme ve ürpertici bir yozlaşma gözlemliyorum. ‘Medreseler şehri’ Siirt’te… sokaklarda, caddelerde televizyonlardaki adeta gençlik dizilerinden fırlamış ‘sarsak’ oğlanlar ve kızlar görünce başımdan kaynar kazanlar döküldü! Nereden çıkmıştı bu tipler birdenbire? Elbette ki, üniversitelerden.”
Baş döndürücü kültürel çözülme, sefih bir ahlaki çürüme… hadi sarsak oğlanlar ve kızlar, gene bunun sorumlusu sizsiniz. Ahlaksızlığınız yüzünden itilip kakılın ki devletin fena fillah mertebesinde iktidar kavgası şenlensin.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...