02 Aralık 2013 00:55

Kadının adı devletten siliniyor

Kadının adı devletten siliniyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kadının adını devletin tüm kurumlarından silme operasyonunda yeni bir aşamadayız. 2009’da kadın hareketinin “Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu” ismiyle kurulmasını istediği ama AKP’nin son dakika golüyle adını “Kadın Erkek Fırsat Eşitliği”ne dönüştürdüğü komisyonun lağvedilmesi gündemde. Bilin bakalım yerine ne kurulması öngörülüyor? “Aile ve Sosyal Politikalar Komisyonu”. Çok tanıdık, değil mi?
Hatırlayalım Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu (KEFEK) tartışmalarını.
Süreç 1998’de başlamıştı. İki kadın vekil Kadın Erkek Eşitliğini Araştırma Komisyonu kurulması için teklif vermiş, 3 ay çalışan bu komisyon Türkiye’deki durumu ortaya koymuş,  Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) tarafından da basılan bir rapor hazırlanmıştı. Rapor; kadın-erkek eşitsizliğini ortadan kaldırmak için Mecliste daimi ve iç tüzük ile kurulmuş bir Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu oluşturulması önerisini içermişti. Komisyon için meclis görüşmeleri ise 11 yıl sonra ancak gerçekleşebilmişti, malum AKP’nin AB uyum yasaları çerçevesinde atmakla mükellef olduğu bir adımdı bu.
Kadın hareketi komisyonun adının “Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu” olmasında ısrarcı olmuştu. Son ana kadar AKP de “yaparız, ederiz” dedi. Ama partiler arası uzlaşmaya rağmen komisyonun adı AKP emrivakisiyle “Fırsat Eşitliği” komisyonu oldu. Yani kadınla erkeğin eşit olduğu fikri bile meclisten kapı dışarı edildi.
Yapılan bu emrivakinin kabul edilemez olduğunu söyleyen kadınlar ortak bir açıklama yaptı. “TBMM’den ekonomik, siyasal ve toplumsal yaşamın her alanına aktif ve eşit bireyler olarak katılmalarını destekleyecek kesin ve somut adımlar bekliyoruz. Komisyonun ‘Kadın Erkek Fırsat Eşitliği’ adıyla kurulması, gerçek eşitlik yolunda geri atılan bir adımdır. Zira fırsat eşitliği; kadın erkek arasında var olan mevcut eşitsizlikleri gidermeyi değil, sadece taraflara ‘eşit muamele’ edilmesini öngören bir politikadır, mevcut eşitsizliği korur.  1998 yılından beri sürdürdüğümüz mücadele birkaç milletvekili tarafından sunulan tek bir önerge ile verdiğimiz emek çöpe atıldı. Komisyonun adı Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu olarak değiştirildi, amaç ve işlevleri daraltıldı” dediler. Meclis, faks yağmuruna tutuldu, ama kadınların sesi duymazdan gelindi.

KADINLARIN ADIM ADIM “TEFERRUATLAŞMASI”


Devletin kurumlarından kadınların “eşitliği” fikrinin ve bizzat “kadın” kelimesinin çıkarılıp atılması süreci son hız devam etti sonra.
8 Haziran 2011’de Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığının yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kuruldu. Beraberinde “kadınların sorunu yok” dercesine, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğünün adı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü olarak değiştirildi. Kadın erkek eşitliğini güçlendirmek konusunda politikalar üretmekle görevli tek resmi mekanizma olan KSGM de bakanlık altında etkisiz ve yetkisiz bir birim haline getirildi. Devletin kadınların en temel insan hakkı olan yaşam hakkını bile koru(ya)madığı Türkiye’de, zaten işlemeyen eşitlik ve sosyal destek mekanizmaları tam anlamıyla etkisiz ve işlevsiz hale geldi.
Erdoğan, yeni bakanlığı “Biz muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Bizim için aile önemli” sözleriyle açıkladı.  Kadını aile dışında yok sayan; kadını ve kadının insan haklarını ailenin bekasına kurban eden bu yaklaşım tescillendi. Kadın Bakanlığı’nın kapatılması üzerine KSGM’nin geleceğini soranlara Başbakanın yanıtı “Teferruat” oldu.  
Yine 8 Mart hediyesi diye sunulan, kadınların taleplerini dinliyor ve yerine getiriyor gibi görünerek hazırlığını yaptıkları Şiddet Yasası da “Ailenin Korunması Yasası”na dönüştürülüvermişti hatırlarsanız geçtiğimiz sene.

AKP ÇOK ÖVÜNDÜĞÜ SÖZLEŞMEYİ RAFA KALDIRDI


Bütün bunları yaparken, 11 Mayıs 2012’de imzalanan Avrupa Konseyi Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Sözleşme’nin ilk imzacısı olmakla övünmekte hiçbir beis görmüyordu hükümet. Kadının adı devletin her mekanizmasından adım adım silinirken, o çok reklâmı yapılan sözleşme açıkça şunu şart koşuyordu: “Bir ülkede şiddet varsa bu durum, ülkedeki kadın erkek eşitsizliğinin sonucudur ve devlet bu şiddeti önlemekle yükümlüdür”.
Devletin yükümlülüğüyle bağdaşmayan bu yeni bakanlık düzenlemesi, Türkiye’nin imzaladığı bütün uluslararası sözleşmelere de açıkça aykırıydı.

“HAK YOK, AİLE VAR”IN TESCİLİ

Başbakan Erdoğan’ın yol haritasını çizdiği “muhafazakâr demokrat” politikalara uygun biçimde kutsal aileyi hayata geçirmenin garantörü haline gelen Fatma Şahin’in Gaziantep Belediye Başkan adayı ilan edilmesi haberiyle aynı günlerde AKP’nin Meclis iç tüzüğünü aileye göre dizayn etmesi gündeme geldi.
TBMM İç Tüzüğü’nde Değişiklik Yapılmasına Dair İç Tüzük  Teklifi hazırlandı. 27 maddeden oluşan  taslak, Başbakan Erdoğan’ın, metni inceleyip, son kararı vermesinin ardından TBMM’ye sunulacak. TBMM’deki komisyonun ardından, belediyeler bünyesinde kurulmuş olan KEFEK’lerin kapanması da sürpriz olmayacak.   Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün de lağvedileceği ve sorumluluklarının Aile Genel Müdürlüğü’ne devredileceğine dair iddialar var. Bu iddiaların dayanağı devletin resmi ajansı olan Anadolu Ajansı.
Gelişmeler, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun kaldırılması konusunda tek karar vericinin kadın-erkek eşitliğine inanmadığını alenen beyan etmiş olan Başbakan olacağını açıkça ilan ediyor.

YENİ BİR “İYİNİYET” ATAĞINI YEMİYORUZ!


Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) Türkiye kadın hareketinin yıllar süren mücadeleleri ile devlet mekanizması içindeki kurulan üç kadın kurumunun da sırasıyla yok edildiğini ve bunun kabul edilemez olduğunu söylüyor.
Şimdi yetkili mercilere sorulan “ne oluyor” sorusunun yanıtı yine “olur mu canım öyle şey, böyle bir düzenleme hazırlığı yok” olacaktır muhtemelen.
Bütün bu süreç adım adım böyle ilerlerken çok duyulan bir cevap bu. KEFEK kurulurken, bakanlığın adı değiştirilirken, şiddet yasası çıkarılırken ve şimdi o eksik bulduğumuz KEFEK tümden ortadan kaldırılırken…
Ortada birilerinin “iyiniyetine” bırakılamayacak denli planlı-programlı bir saldırı duruyorken, AKP’nin bürokratları ve temsilcileri ne derse desin “yemiyoruz” diyen bir atağa, daha da önemlisi “reddediyoruz” diyen topyekün bir mücadeleye ihtiyacımız var. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...