02 Aralık 2013 00:53

TEOG, din ve eğitim

TEOG, din ve eğitim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz perşembe ve cuma günleri ortaokul öğrencilerinin liseye geçiş (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavlarının birincisi yapıldı. Evlere şenlikti.
Sorun dinle eğitimin iç içe sokulması, eğitime dinin  dayatılmasıydı. “Dindar ve kindar nesiller yetiştirilecek”ti ya! Bu durumda ayrım çizgisini dinle çizmek, seviye belirlemeyi dine göre düzenlemek lazımdı. Tam da bu yapıldı. Bütün sınav bu perspektif ve zihniyetle hazırlandı.
Soru hazırlayıcılar dinci hasletleriyle taltif edilmiş olduklarından pek güzel sorular hazırlamışlardı. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Kanıtladılar ki, en iyi din dersini biliyorlardı. Matematik ve Fen sorularından birer tane yanlış soru sormuşlar, iptal edilmişti. Yirmişer soru hazırlamayı bile becerememişlerdi. Sınava kendileri girse, en az iki yanlış yapacaklardı!
Türban takma hakkını savunursunuz.. Dindar arkadaşlarınız olur.. Dinci eğilim ya da düpedüz ideolojik tutumlara sahip olanlarla birlikte yol da yürüyebilirsiniz. Altan Tan’la Kürt halkının eşit hak mücadalesinde birlikte olabilirsiniz.. İhsan Eliaçık’la Gezi direnişinde beraberce yer alabilirsiniz. Bunlar olanaklıdır. Amma...
Ama din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalıdır. Devlet dinle, dini akidelerle ve dinin icaplarına göre yönetilemez. Bu, birliğin de beraberliğin de biteceği yerdir. Kim ki din ve devlet işlerini birbirinden ayırt etmez, bu konuda fikir ve eylem birliği edilemez! Din ve devlet işlerinin ayrılması olarak laiklik, Kürt halkının hak eşitliği ya da düşünce ve ifade, toplantı ve örgütlenme, basın ve inanç özgürlüğü gibi, demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.
Sadece din ve devlet işlerinin ayrılması, devletin dine göre, dinsel kurallarla yönetilmemesi de değildir laiklik. Aynı zamanda dinle eğitim de birbirinden ayrılmazsa, ne laiklikten ne demokrasiden geriye bir şey kalır. Siz “dindar gençlik yetiştireceğiz” diyemezsiniz! Dediğiniz anda demokrasiyle alakanız kalmaz. İlişkiniz düşmanlık ilişkisine döner. Eğitimi dini kurallarla örgütleyemezsiniz. Eğitimle din baştan aşağı ayrılacaktır. Bırakın “dindar gençlik yetiştirme”yi.. Bu, din dersi “zorunlu” olamaz demektir. Ama Türkiye’de generallerin dayatmasıyla din dersi zorunludur. Ve bu dayatmayı önüne gelen sürdürmüştür. Şimdi siyasal İslamcıların elinde “İstender’in kılıcı” gibidir. Alevi’yi, dinsizi, “gayrı-Müslim”i, hatta kendi halinde Müslüman’ı kesip durmaktadır!
Sadece din dersi zorunluluğu mu? Oradan başlanmıştır. Siyasal İslamcılar yanına iki din dersi daha eklemişlerdir. Sözle “seçmeli ders” olarak.. Taşrada çoktan “zorunlu” olmuştur.
En son geldiği nokta, TEOG’da Matematik, Fen, Türkçe, Sosyal ve Yabancı Dil sorularının çok kolay, ama “din dersi” sorularının çok zor olmasıyla, elemenin din üzerinden yapılmasına girişilmiş olmasıdır. “Dindar gençlik yetiştirme”nin temel adımı atılmıştır. Ancak İmam Hatiplerde ya da Kur’an Kursları’nda okuyanlar, okulda ve evinde dinle yatıp kalkanların bilebileceği ayetlerin içeriği ve anlamına dair yorum sorularıyla “din bilgisi” iyi öğrencilerin önü açılmıştır. İmamın karıştığı eğitim, oysa medrese eğitimidir. Şüphesiz isteyen –devletin eğitim düzeninin dışında olacak ve cemaatlerce düzenlenip finanse edilecek– bu eğitimi görebilir. Ama böyle bir eğitim laik bir devlette herkese/topluma dayatılamaz. İmamlar eğitimin düzenleyicisi olamazlar. Din dersi ve din bilgisi eğitimin içine sokuşturulamayacağı gibi, hangi öğrencinin daha bilgili ve yetenekli olduğuna dair “eleme” din bilgisiyle yapılamaz.
Yapılıyor. Sonra “demokrasi” palavrası atılıyor. “Olmaz” demeyenle birlikte olunamaz!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...