01 Aralık 2013 07:50

'Devlet vatandaşı'

\'Devlet vatandaşı\'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Anayasa’da yer alan vatandaşlık tanımı tartışılıyor, üzerinde uzlaşılan bir sonuca varılamıyor. Oysa, tanıma Anayasa’nın başlangıç bölümünün ruhundan kalkarak hak ve özgürlükler perspektifiyle yaklaşılsa gerçekçi bir çözüme ulaşılmaması olası değildir.
Anayasa’nın başlangıç bölümünün ruhuna inildiğinde, hak ve özgürlüklerin kullanımı açısından bireylerin üçe ayrıldığı görülür; Öncelik verilen birey, devletin kullanıma sunduğu hak ve özgürlüklere elini sürmeyen, onları boşa harcamayıp, kara günler için saklayan bireydir; işte bu birey gerçek vatandaştır, devlete olan bağı tamdır. O birey ‘devlet vatandaşı’ olarak tanımlanmalıdır. Buna karşılık, simsar ruhlu birey vardır ki, devletin kullanıma sunduğu hak ve özgürlükleri bizzat kullanmaz, başkalarını kullanmaya çağırır, böylece hak ve özgürlüklerin sıfır sorun reytinginin düşmesinde aracı rolü oynar; bu bireyin devletle olan bağı tam değildir, onun ‘aracı vatandaş’ olarak tanımlanması gerekir. Bir de açgözlü ya da  ‘aracı vatandaşın’ dolduruşuna gelecek kadar zayıf karakterli birey vardır ki, devletin kullanıma sunduğu hak ve özgürlükleri kırıntısını bırakmadan harcamaya çalışır, tüketip sıfırlamaya çabalar; bu bireyin devlete olan bağlılığı son derece azdır, onun ‘vatandaş’ değil, ‘yurttaş’ olarak tanımlanmasında herkes için yarar ve hayır vardır.
Bu açıklamadan sonra tüm değerlerimize, geleneklerimize, örf ve adetlerimize, genel ahlakımıza, milli güvenliğimize, bölünmez bütünlüğümüze, hassasiyetlerimize uygun ‘devlet vatandaşı’ ve diğer vatandaşlar tanımımızı şöyle yapabiliriz: “Resmi evlendirme memuru önünde ve en az iki tanık huzurunda yaşamlarını paylaşmak üzere birleştiren kadın ve erkeğin yatak ile yorgan arasındaki resmi on yöntemden birinin uygulanması suretiyle gerçekleşen ilişkisinden olan ve sağ doğup devletin kullanıma sunduğu hak ve özgürlükleri asla kullanmayacağı düşünülen herkes ‘devlet vatandaşıdır’. On sekiz yaşını tamamladıktan sonra hak ve özgürlükleri bizzat kullanmasalar bile başkalarını kullanmaya çağırmayı adet haline getirenlerle bizzat kullanmayı alışkanlık haline getirenlerin ‘devlet vatandaşlığı’ Bakanlar Kurulu kararıyla ‘aracı vatandaş’ veya ‘yurttaş’ olarak değiştirilir. Devlet, ‘devlet vatandaşı’ nesillerin yetişmesi ve ‘devlet vatandaşlarının’ ‘aracı vatandaşlarla’ ‘yurttaşların’ hak ve özgürlükleri kullanmaları karşısında korunmaları için gerekli tüm önlemleri alır. Teferruat kanun, yönetmelik ve genelgelerle düzenlenir.” Bu düzenleme sayesinde ülkedeki hak ve özgürlükler stokunda azalma engellenmiş olacaktır.
Önerdiğim düzenleme henüz Meclisten geçip yürürlüğe girmediği halde, yürürlüğe girmiş gibi davranıp uygulama yapan bir ilimizin valisine ve emniyet müdürüne sonsuz saygılarımı sunuyorum. Bir ilimizin valisinin aldığı kararı o ilin emniyet müdürü açıkladı. Alınan karara göre, Başbakanın o ile yapacağı iki günlük ziyaret süresinde, “provokatif, kanuna aykırı eylemlerin önüne geçilmesi ve suç işlenmesinin önlenmesi, halkın (devlet vatandaşlarının denmeliydi-ys) hak ve özgürlüklerinin korunması (…) amacıyla il genelinde ve ilçelerde yapılmak istenen her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşleri, basın açıklamaları, çadır kurma ve stand açma gibi tüm etkinliklerle, yapılacak toplu seyahatler yasaklanmıştır.”
Hak ve özgürlükler alanında ‘devlet vatandaşlarımızı’ ‘aracı vatandaşlara’ ve ‘yurttaşlara’ karşı koruyan ve kollayan, en azından o ilimizin hak ve özgürlükler stokuna sahip çıkan yöneticilerimizin yaratıcılığı hayırlara vesile olsun!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...