Mücadeleyi diri tutan o muhteşem kadın belleği
Fotoğraf: Envato
Kadınların ne kadar ezildiğinden, ne kadar hor görüldüğünden, aşağılandığından, sistematik bir şiddet sarmalının ortasında bırakıldığından, devletin hiçbir mekanizmasının kadınları korumadığından, iktidarın fütursuzca savurduğu kadın düşmanlığından, kazanılmış hakları tek tek yok etmeye çalıştığından bahsetmeyeceğim bugün. Günümüz gecemiz bunlarla dolu, yetti…
Kadınlığın “ezilmişlik ve mağdur edilmişlikle” özdeşleştirilmesinin öz gücümüzü, yaşam sevincimizi, sesimizi, şiirimizi ve şarkımızı nasıl da hoyratça tükettiğini görüyoruz zaten.
Oysa şu dünya üzerindeki her bir kadının hikâyesi bir inat ve direnç hikâyesidir aynı zamanda. En “mağdurlaştırılanın” bile varoluşunun, ayakta kalışının anlamı kafa tutmak, meydan okumaktır.
Kadınların bellekleri, yüzyıllardır kafa tutan ve meydan okuyan kız kardeşlerinin deneyimleriyle donatılmış bir gizli bahçe gibidir.
Kadınları yalnızca kendi yaşamından ibaret kılmayan, yüzyılların birikimi ve deneyimiyle donatarak güçlü kılan, daha da önemlisi özgür kılan en önemli özelliklerinden biri kadınların direnç hikâyeleriyle bezeli belleğe sahip olması. 25 Kasım deyince aklına Mirabel Kardeşlerin eşit ve özgür bir dünya için yürüttüğü mücadelesi, dünya kadınlarının dayanışma çağrısı gelmeyen milyonlarca kadın da bu belleğin sahibi aslında.
Bugün satır satır hatırlamasalar da tarihi, kadınlar hiç görmedikleri kız kardeşlerinin mücadele deneyiminin onları barış içinde, güvenle yaşanacak bir dünya özleminin parçası kıldığını bilir.
Tam da bu yüzden yaşadıklarımızın yalnızca bizim kaderimiz olmadığını, birikerek gelenlerin bir sonucu olduğunu, uhrevi güçlerin yaratımıyla değil, insan eliyle, insan aklıyla, insanın hareketiyle gerçekleştiğini biliriz. Tam da bu yüzden doğduğumuz andan itibaren haklarımız vardır, bizden önce mücadele edenlerin kazandığı ve bize miras bıraktığı değerler, her yeni hayatla sil baştan başlamaz.
Bellek, kendi yaşamının öznesi olanların sahip olduğu, koruduğu ve sürdürdüğü güçlü bir silahtır. Ve bu belleğe sahip olanların, nadasa yatırılmış belleklerdeki bahar uyanışı için o toprağı beslemesi, sulaması gerekir. Kadınların kendi acılı tarihlerinden dayanışma ve birlik günleri inşa etmesi bu uyanışın, bu bellek tazelemenin, kadınların biriktirdiği mücadele tarihine yeni kazanımlar katmanın bir yoludur. Bu tarihler, dirençli kadın belleklerinin geçmişi geleceğe taşıyan hatır günüdür. O belleklere her gün yeni mücadele deneyimlerinin katıldığı, bize yalnızca geçmişi değil, gelecek güzel günlerin hayalini kurmayı öğreten de o dayanışma ve beraberlik günleridir.
“İnsanca yaşam”, bugün bundan yüzyıllar öncesinde insanlığın yaşamak zorunda bırakıldığı zahmetli ve kölece koşulları artık geride bırakmanın adı. Savaşla kırılmış, emeği zorbaca yağmalanmış, doğası geriye döndürülemez biçimde tahrip edilmiş, değerleri milyonların değil bir avuç insanın elinde biriksin diye türlü politikalara alet edilmiş insanlık, tüm bunlara karşı barışın, emeğin, yaşamın, insanlık değerlerinin savunucusu olarak mücadele etti. Ve bu mücadele devam ediyor. Ve öğrendiğimiz, öğretmeye çalıştığımız bir şey var; kadına karşı şiddetle mücadele yalnızca kadınların mücadelesi değil, insanlığın ve tüm toplumun en kapsamlı onur ve özgürlük mücadelesidir. Bu mücadele tüm dünya kadınlarının özgürlük ve demokrasi mücadelesi olduğu kadar, toplumun özgürlük, eşitlik, adalet ve demokrasi mücadelesidir de.
O yüzden bugünün adı basitçe “şiddete hayır” günü değil. Gün “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü”.
Sesimizi, şarkımızı, şiirimizi ve yaşam sevincimizi yeniden kazanabilmek için kadınların belleklerine bugünün mücadelesini de kazımak, mağdur değil, mazlum değil, yanlış değil, yalnız değil haklı ve güçlü olduğumuzu hissetmek için dayanışıyoruz. Bu gücü kazanmak için mücadele ediyoruz.
Selam olsun geçmiş mücadele günlerinin izlerini taşıyan belleklerle yeni bir yaşam kurma gücünü diri tutan kadınlara!
- “Aileyi koruma” lafının altından yine nefret ve düşmanlık çıktı! 08 Ekim 2022 00:45
- Başörtüsü istismarında at başı gidenler 06 Ekim 2022 04:28
- Bizi kim öldürüyor? 05 Ekim 2022 05:18
- ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ demek ‘Tek adam yönetimini tanımıyoruz’ demek 21 Temmuz 2022 05:00
- Beşikten mezara rehineliğin adı: Çocuk yoksulluğu 15 Nisan 2022 00:55
- Emma’dan Emine’ye... 10 Mart 2022 23:56
- Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas 18 Şubat 2022 01:20
- ‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına göz dikti 11 Şubat 2022 00:00
- Cezaevlerine göz kulak olmak, dillerimizi koparamasınlar diye dil olmak... 28 Ocak 2022 05:00
- 6. Yargı Paketi tehlikesi: Nafaka hakkına saldırıda somut adımlar 07 Ocak 2022 04:54
- Geçen hafta yoksulluktan, çaresizlikten yedi çocuk öldü 24 Aralık 2021 05:00
- Asgari ücreti kadınlara lüks haline getirenler 10 Aralık 2021 04:52