15 Kasım 2013 07:14

Kızamık ve mühendislik eğitimi: Din ve kapitalizme akreditasyon

Çukurova Üniversitesinde EMO Genç ile birlikte, mühendislik eğitimini tartışacağız. Gaziantep Üniversitesinden Prof. Dr. Arif Nacaroğlu ile
       birlikte panelistiz. Üç beş öğretim elemanı, yetmiş seksen öğrenci, görevli gözler ve birkaç oda temsilcisi beraberiz. Önce söz bizde, zaten neredeyse sözün hep tamamı panelistlerde. Fırsattan istifade değil de söylenecek çok şey olduğundan. Nasıl anlatsam, dar zamanda etkili olarak ancak “yargı” cümleleri kurulabilir. Biraz analitik düşünmek için ise belli bir silsile içinde argümanları sıralamak gerekiyor. Buna panel düzeni pek uymuyor. Sonuçta bizler konuşuyoruz, geriye kimseye söz hakkı kalmıyor.
Konu “bilimsel” “nitelikli” üniversite, daha özgül anlamda “mühendislik eğitimi” nasıl olmalı?
İçimden ilk geçen söz “Böyle, mevcut haldeki gibi olmamalı” şeklinde ama beylik sözler durumu kurtarmıyor. Aklıma kızamık ve Türkiye’de de taraftar bulan “aşı karşıtlığı” takılmış durumda. Hollanda’da bazı Hristiyan tarikatlar aşıya karşı çıkıyor. Kızamık yayılıyor. Fransa’ya, Türkiye’ye de sıçrıyor. MAZLUM-DER çanakçılığında bazı dindarlar aşıya karşı çıkıyor. Dindar hâkimlerle el ele, zorla aşı yaptırılamaz kararları çıkarılıyor. On binlerce çocuk kızamığa yakalanıyor.
İmam Gazali (1060’larda başmüderris yani dönemin Eğitim Bakanı, YÖK Başkanı sayılır) göz, dokunma, tatma, temyiz, akıl her şeye yetmez diyor. “Akıl gaybı bilemez” diyor. Buraya kadar anlaşabiliriz de gaybı kalp gözü ile, nübüvvetle, Kur’an’la, siyerle, zikirle, rüya ile, yıldızlarla bilebileceğimiz konusuna pek aklım ermiyor. İmam Gazali de zaten “sırlara, mucizelere, gayba akıl ermez” diyor. Gaybdan haber almak yeteneği tasavvufun üst derecelerine çıkanlara mahsus bir durum, uzlet, haslet, zikir, rüya gerekiyor; bunlar akıl ve bilim sınırlarını aşıyor; ek marifetler gerekiyor; üniversite ve okullarda böyle bir metodoloji veya hikmet bulunmuyor.
Bilim, teknoloji aşı buluyor. Eksiği fazlasıyla salgınları önlemeye çalışıyor. Şimdilik bu var elde, gelecekte çok daha etkili yollar bulunabilir. MAZLUM-DER’i, Başbakanı başka yerlerde. Onlar bu tür gelip geçici dünyevi işlerle uğraşmıyor, esas bilgiye, değişmez hep geçerli bilgiye ulaşmışlar. Kur’an ve siyer bütün bilim, akıl ve tabii ki tıbbı aşıyor. Hastalanınca hemen doktora koşuyorlar. Helal gıdayı takan yok, her tür ilacı kullanıyorlar. Tebaaya zaman hep 622’yi gösteriyor.
Eğitim de kızamığın yaygınlaşması gibi bir şey. Bol bol tekrarla tevatür “sanki hakikat” olarak mevcut gözün ve aklın yerine geçiyor.
Kâra, fetih ve istilaya cevaz veren dinler yönetimlerce halkın önüne ideolojik duvar olarak örülüyor. Din insanı, aklı ve bilimi, para kullanım değerini aşıyor, her şeyin en hakiki ölçüsü haline geliyor. Dine uygun olmayan ölçü, norm olmaktan; para getirmeyen bilim ve mühendislik, iyi eğitim ve diploma olmaktan çıkıyor.
Bir de “paranın dini imanı yok” deniyor. Bologna Süreci de öyle diyor. Mühendis dediğin tüm dünya piyasalarında iş görebilmeli; hümanist sosyalist, hatta Türk, Kürt, Müslüman veya Hristiyan olmamalı, olursa da yumuşak ılımlı para karşılığı her şeye açık teknik personel olmalı; biraz da İngilizce ve Microsoft (ABD softası) olmalı.
Mühendislik eğitimi dediğin dünya emek piyasalarına akredite olmalı ki, elbette piyasaları iyi bilenler, piyasa denetçileri akredite etmeli, hatta tam ne öğretileceğini piyasa aktörleri (burjuvazi) söylemeli, üniversiteler “mütevelli heyetleri” ile yönetilmeli.
İşin daha tatlı tarafı tüm yükseköğretim sürecinin “artı değer” yaratması; kimlik kartından ulaşımına, yemekhanesine, barınmasına, eğitimine kadar iğneden ipliğe “kâr” (artı değer) sağlamasına yönelik reformlar yapılıyor ki, artık üniversitelerden değil yükseköğretim sektöründen söz ediyoruz. YÖK, ulusal ve uluslararası öğrenci pazarını düzenleme organına dönüşmüş, asli görevini yapıyor. Başbakanla tebaasına da apış arasıyla uğraşmak kalıyor.
Kapitalist sistemde kapitalistler yönetiyor ve kapitalizme akredite olunuyor. Halka, insana, doğaya akredite bir mühendislik için başka bir dünya gerekiyor.

Evrensel'i Takip Et