14 Kasım 2013 07:23

Başörtüsü tartışmasında gözden kaçanlar

Başörtüsü tartışmasında gözden kaçanlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzun yıllardır gündemi meşgul eden başörtüsü tartışmasında bireysel özgürlükler üzerinden geniş tabanlı bir konsensüs sağlandığı düşünülen bir dönemde Erdoğan ortaya öylesi bir bomba attı ki toplumu tekrar ortadan ikiye bölmeyi başardı. Bu zamanlamanın en büyük mağduru kuşkusuz başörtülü genç kadınlarımız. Onların özgürlükleri önündeki engellerin kaldırıldığı bir dönemde “diğerlerinin” yaşam alanlarının daraltılmaya çalışılması ilişkilerin normalleşmesini, bu kazanımları kalıcı kılacak bir toplumsal uzlaşıya varılmasını olanaksız kılıyor. Başörtüsünün yaşam alanı genişledikçe bireysel özgürlüklerin sınırlandırılacağına dönük inanç güç kazanıyor.
Gezi olaylarından bu yana Erdoğan parti içindeki çatlak seslerle hesaplaşmayı ön plana koyarak söylemini sertleştiriyor. Toplumdaki en muhafazakar eğilimlere yaslanarak seçmen desteğini konsolide etme çabasına girerken toplum içerisindeki kutuplaşmayı arttırıyor. Gençliğin önemli bir kesimi içerisinde geleceğe dönük endişe büyüyor.
Bireysel özgürlüklerin böylesine tehdit altında olduğu bir dönemde kıdem tazminatının fona devredilmesi ve adım adım tasfiyesi, genel sağlık sigortasının kapsamının daraltılması gibi başlıklar kolaylıkla gözden kaçabiliyor. Ne var ki, başörtülü ve başörtüsüz gençlerin omuz omuza vereceği bir özgürlük mücadelesini örmenin sırrı da bu kolayca gözden kaçan detaylarda yatıyor.

BAŞÇI’NIN YANLIŞI

Yaz aylarında doların yukarı yönlü sert hareketi sonrasında Erdem Başçı bu hareketin kalıcı olmadığını belirtmiş ve farklı konuşmalarda önce 1.92 sonra ise 1.82 seviyelerinin görülmesinin kendisini şaşırtmayacağın ifade etmişti. Başçı’nın açıklamaları kuşkusuz piyasadaki panik havasını dağıtmayı amaçlıyordu. Ne var ki, önemli ölçüde dış dinamiklerden kaynaklanan ve bu nedenle de MB’nin kontrol olanağının oldukça sınırlı olduğu kur hareketleri üzerine fiyat telaffuz ederek konuşmasını yadırgamıştık. Sonraki haftalarda Suriye meselesinde suların dinmesi ve Obama’nın yeni Fed başkanı olarak parasal genişleme yanlısı Janet Yellen’ı aday göstermesi ile dolar, TL karşısında 1.90 seviyelerine geriledi. Tam da Başçı’nın öngörü yeteneğine methiyeler düzüldüğü bir ortamda dolar tekrar hareketlendi. Son olarak ABD istihdam verilerinin beklenenden iyi gelmesiyle tekrar 2.05 seviyesinin üzerine tırmandı. Başçı’nın yarattığı beklenti ile dolar üzerinden borçlanmaya yönelenler şimdiden ciddi bir kur zararıyla karşılaştılar. Dolar kurunun önümüzdeki günlerde de büyük ölçüde ABD ekonomisinden gelen sinyaller ile belirleneceğini söyleyebiliriz. Parasal sıkılaşma yönündeki beklentileri güçlendiren her gösterge ya da açıklama kurda yükselişe, tersi ise düşüşe neden olacak. Başçı’dan beklenen de elindeki verileri ve alternatif senaryolar dahilinde beklentilerini kamuoyuyla paylaşmak olmalıydı. O piyasayı hiçbir nedensellik kurmaksızın umduğu seviyelere yönlendirmeye çabaladı.
Başçı’nın tutumu emlak balonunun doruğunda Eski Fed Başkanı Greenspan’ın toplumu değişken faizli kredilere yönlendiren açıklamasını hatırlattı. Bu açıklamasıyla faizlerdeki tırmanış sonrasında batık kredilerde yaşanan patlamanın da başlıca mimarlarından olmuştu. Özel sektör dış borç stokunun tehlikeli boyuta ulaştığı ülkemizde de Başçı’nın açıklamaları sorunu gidermekten öte derinleştirici bir etki yaratıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...