08 Kasım 2013 08:35

İstihbarat, ekonomi, rekabet

İstihbarat, ekonomi, rekabet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD Merkel’i ve bütün Almanya’yı dinliyor. İngiltere’nin de Almanya’yı dinlediği ortaya çıktı. Dünyanın önemli 35 liderinin ABD tarafından dinlendiği belirtiliyor. Dahası ABD’nin tüm dünyayı dinlediği iddia ediliyor. Bir de açıklanmamış ama tahmin edilen başka bir gerçek var, o da şu, pek çok devlet vatandaşlarını sıkı sıkıya dinliyor, onların nasıl nefes aldığını, nabızlarının nasıl attığını bilmek istiyor.
Devletler bütün bu kirli yöntemlere neden başvuruyorlar? Bu konuda yapılan açıklamalar genellikle “güvenlik, terörizmi önleme” üzerinde yoğunlaşıyor. Ama ABD ile Almanya müttefik değiller mi? Merkel dinlenerek hangi terörist saldırı önlenebilir? Zaten bu ülkeler istihbarat ve güvenlik konularında iş birliği yapmıyorlar mı? İnsanlar bunlara kafa yoradursunlar, bu haberlerin ortalığa yayılmasından birkaç gün sonra, dinleme olayları ile ilgisizmiş gibi görünen başka bir haber gazetelerin sayfalarına düşmüştü. Bu haber ABD’den “Alman ekonomisine eleştiri” başlığını taşıyordu.
Bu haberde özetle şöyle söyleniyordu: ABD Hazinesinin hazırladığı bir raporda, Almanya’nın ekonomik büyümede ihracata bağımlı olmasının Euro Bölgesi’ni ve küresel ekonomiyi olumsuz etkilediği ifade edilmiş, bölgedeki mali kriz dönemi boyunca Almanya’nın büyük bir cari işlemler fazlası olduğu, hatta  2012’de ise bu ülkenin nominal cari işlemler fazlasının Çin’den daha büyük olduğu vurgulanmış, Almanya’nın iç talebindeki büyüme ise ‘anemik’ olarak nitelenmişti.
ABD Hazine raporunda, Almanya ekonomisinin ihracata bağlı olması ve iç talepteki yavaş büyüme nedeniyle Avrupa’daki büyümenin “dengelenmesini engellediği” ifade ediliyor ve bunun sonucu olarak Euro Bölgesi’nde ve dünya ekonomisinde deflasyonist bir eğilim oluştu deniliyor. Yine haberlerden öğreniyoruz ki, ABD’nin Almanya’ya yönelik ihracata bağlı büyüme modeli eleştirisini Almanya “anlaşılmaz” olarak niteleyerek sert bir yanıt vermiş, kendi ekonomisinin sağlamlığına vurgu yapmış vb.
ABD Hazinesinin hazırladığı raporda kullandığı ifadelere dikkatlice bakıldığında, kullanılan dilin Almanya ile AB’nin diğer ülkeleri arasında sert bir çıkar çelişkisine işaret ettiği, onlar arasına “nifak sokmayı” hedeflediği, Almanya’nın onların ekonomilerine ve çıkarlarına zarar verdiği, onlar aleyhine kendi ekonomisini geliştirdiğine işaret ettiği görülmektedir. Açıkça söylenmeyen tek şey ‘Almanya sizi sömürüyor, onun sömürgesi durumundasınız, bize de daha fazla yer açın’dır. Rapor sadece bununla kalmıyor, Alman halkını da hak aramaya teşvik ediyor!
Bu ve buna benzer gelişmeler, aslında temel bir olguya işaret etmektedirler. Bu olgu emperyalist büyük devletler arasındaki pazar ve hegemonya mücadelesinin sertleşmekte olduğu gerçeğidir. Çin gibi birkaç ülke dışta tutulursa dünya ekonomisinde önemli yerler tutan ülkelerin durgunluk içerisinde olduğu görülmektedir. Bu durum pazarlar için süren mücadeleyi keskinleştirmekte, dünyanın çeşitli bölgelerinde rekabeti sertleştirmekte, egemenlik kurma ataklarını yoğunlaştırmaktadır. Burada bir nokta koyarak yukarıdaki soruyu açıklayıcı bir ekleme yaparak  yineleyebiliriz. Böyle bir dünya da büyük devletlerin birbirlerini dinlemesinde şaşılacak bir yan bulunuyor mu?
Elbette bunda şaşılacak bir yan bulunmuyor. Büyük devletler arasındaki mücadele bugün “dinleme krizi”, yarın ekonomiye yönelik bir eleştiri, diğer gün askeri faaliyetlere yönelik bir karşı çıkışla kendisini açığa vurmaktadır. Olayın halkları doğrudan ilgilendiren oldukça vahim başka bir yönü de artık hemen her yurttaşın dinlenmekte, gözlenmekte oluşudur. Demokrasi, özel yaşam, kişisel sırlar artık her gün ayaklar altına alınmakta, “büyük birader” tüm yaşamı kontrol altına almak istemektedir. Bunun nedeni ise açıktır, ekonomilerin sallanması demek işçi ve halk hareketlerinin ortaya çıkması, patlama öğelerinin birikmesi demektir. Emekçi halktan duyulan korku, egemen güçleri dinleme, kontrol altına almaya çalışma çabalarını yoğunlaştırmaktadır.
Ülkemize gelince. Öyle anlaşılıyor ki, Hükümet dinlemelerden rahatsız olmadığı gibi, “bunlara ne gerek var, biz zaten elimizdeki bilgileri doğrudan veriyoruz” havasındadır. Hükümetin derdi bütünüyle başkadır! Hükümetin gücü uluslararası dinlemelere yetmese de, eldeki teknoloji ile halkı dinleme, görüntüleme, diğer taraftan vatandaşları muhbirliğe teşvik etme işleri tüm hızıyla sürmektedir. Erdoğan “kızlı-erkekli kalınan evlere” ilişkin “vatandaştan şikayetler geldiğini” ortaya atarak muhbirliği yaygınlaştırmak peşindedir. Tencere, tava çalanları muhbirleme çağrısı ile başlayan süreç, gençlerin sosyal yaşamlarına doğrudan müdahale etmeye doğru genişlemektedir. Ama artık halk hareketlerinin naklen yayınlandığı bir dönemdeyiz! Kısacası dinleme, gözleme hiç fayda etmiyor!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...