25 Ekim 2013 09:23

Dünya bir araya gelse düzelmez

Dünya bir araya gelse düzelmez

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gözleri görmeyen bir çocuk hakkında alabildiğine duygusal bir öykü anlatılsın. Ne kadar da Yeşilçam işi. Bir dakika, çocuk hem görmese, hem duymasa nasıl olur? Daha da acıklı olur. Dayarsın müziği. O da yetmezse, hocayı Alzheimer yap, unutup dursun kızı. Benim Dünyam daha vizyona girmeden engelliler ve örgütleri tarafından tepkiyle karşılandı, kendileriyle ilgili bir filme sesli betimleme yapılması için başvurdukları, kendileri engellilere uygun hale getirmeyi önerdikleri halde yanıt alamadıklarını söylüyorlardı. Belki de engellilerle ilgili bir şey anlatmak yerine bol bol ağlatmayı hedefleyen film, izlenirse ortaya çıkacak tepkiden çekinmiştir.
Uğur Yücel’in, kendine göre mutlaka anlamlı sebeplerle, bir Hint filminden uyarlamayı seçtiği hikayenin başlıca özelliği, neresinden tutsanız elinizde kalması. Ela iki yaşında kör ve sağır olur, kimse onunla iletişim bile kuramaz. Bu işin ehli olan Mahir Hoca Ela’yı eğitmeye başlar. “Yepyeni bir dil buldu” diye takdim edilen hoca, ilk günden tekme, tokat, tutup yere fırlatma, yüzüne su atma gibi teknikler uygular, meşhur eğitiminde. Günler süren şiddetli eğitimde Ela sinip sessizce oturmaya başlamıştır ama verilen sürenin sonuna gelindiğinde hâlâ bir şey öğrenmemiştir. Bir de hocasına su atınca Mahir hocanın tepesi atar, Ela’yı kaptığı gibi bahçedeki havuzun içine fırlatır. Orada sırılsıklam olan Ela işaret diliyle “su” der demez, hocası annesine seslenip müjdeyi verir: “Koşun, Ela kelimelerin anlamlarını öğrendi!”
Buraya kadarı, Ela’yı küçük oyuncu Melis Mutluç’un canlandırdığı kısımdan. Beren Saat’in sahneye girip üniversite yıllarına atlamamız, Mahir hocanın mucizesi sayesinde, tahmin edileceği gibi. En az, suya atılarak “kelimelerin anlamlarını” öğrenmek kadar mucizevi şekillerde, yıllarca öğrenemeyip bir anda öğrenilen onca şeyden sonra, Ela kendi başının çaresine bakabilen bir genç kadın olur. Hocasının hiçbir şeyi hatırlamaması, hayat hikayesini ona ve seyirciye anlatmanın ve tabii ki ağlamaya hazır seyirciyi ağlatmanın yeni bir bahanesi olabilir.
Öykünün kayda değer yanlarından biri, belki de tek yanı, özel ilgi isteyen kızlarına hayatlarını adayan ailenin, kardeşi Ayla’nın ihmal edilmiş hissetmesine sebep olması. Ama bu da, Ayla’nın evlenme hazırlıkları sırasında, Ela’ya sürekli “Sen hiç aşık olmayacaksın, hiç evlenmeyeceksin, aman da gelinlik giyemeyeceksin” deyip durmalarıyla gereksiz bir tuhaflık olarak yaşanıyor.
Senaryonun inandırıcılıktan uzak olmasından da olabilir, oyunculuk performanslarının başarısızlıkta birbiriyle yarışması. Beren Saat’in başını kollarını oynatıp yön bulmaya çalışmasındaki eğretilik bir yana, iyi bir oyuncu olduğu bilinen Uğur Yücel bile “şiddetli öğretmen” karakterinde fazlasıyla zorlama ve karikatür. Alzheimer olduktan sonrası aslında çok daha iyi, ama filmin uzun süresine yayılan yapaylık nedeniyle bunu söylemek bir iltifat bile olmayabilir.
Kimseler bir anda her kelimenin anlamını öğrenmeyeceği gibi, sinemadan anlayan insanlar da bir anda anlamaz, saçma hikayeleri kötü yönetip oynamaya başlar olmazlar elbet, dünya bir araya gelse. Bu yazı, başkası çekmiş olsaydı bu kadar eleştirilmeyecek bir filmi, üstünde Uğur Yücel’in imzası olduğu için daha çok hırpalamak niyetiyle yazılmadı. Elbette, yönetmeninin Yazı Tura ile başlayan yönetmenlikte başarılı, dünya görmüş bir isim olduğunu bilmek, yılın en kötü filmlerinden birine imza atmasını görmezden gelmeyi sağlamamalı. Sonra beklentiye giren seyircinin dünyası başına yıkılmasın.


Benim Dünyam,
Yönetmen:Uğur Yücel
Oyuncular:Beren Saat, Uğur Yücel, Ayça Bingöl,
(1s 40dk)

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...