15 Ekim 2013 11:42

Sezonun en iyi transferini yapan adam

Sezonun en iyi transferini yapan adam

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yıldırım Demirören’e bakınca ne görüyorsunuz?
Naçizane bendeniz, zengin babasının, büyüyüşünü (fiziksel olarak) kaygıyla izlediği ve “eli ekmek tutar” hale gelir gelmez de “Aman işlerin içine etmesin” kaygısıyla kendisine oyuncak olarak “futbol patronluğu” verilen birini görüyorum.
“Aman oğlum sen Beşiktaş yöneticiliğiyle uğraş, işlere karışma.”
Ya da “Aman oğlum sen Türkiye futbolunu yönet, işlere karışma.”
Babanın hesaplarının beklediğinden de iyi gittiği aşikar.
Yıldırım Demirören, Türkiye futbolunun en sevilmeyen karakterlerinden biri olmasına rağmen Türkiye Futbol Federasyonu başkanlığına kadar yükseldi.
Konjonktürü iyi değerlendirdiği kesin. Hatta belki de Yıldırım Demirören’e dair bizlerin göremediği ancak tepedekilerin görebildiği de budur.
“Yıldırım Demirören scouting raporu; Konjonktür değerlendirme-10 üzerinden 9” gibi bir raporun varlığı hiç de absürt değil; en azından Demirören’in “Binicem fıstığın sırtına vurucam kırbacı” demek yerine federasyon başkanlığı yaptığı bir ülkede!
Evet, Allah’ı var konjonktürü iyi değerlendiriyor ya da halk arasındaki karşılığıyla: Ballı.
Son örneği de Fatih Terim mevzusuydu.
Sezon öncesi “Bu yılın en iyi transferini Yıldırım Demirören yapacak” deseler ne tarafımızla güleceğimizi şaşırırdık.
Hakkını teslim edelim; Fatih Terim hamlesi, Dünya Kupası umutları sıfıra yaklaşmış Türkiye milli takımını bir anda ufacık çapta bir mucizenin eşiğine getirdi. Berbat haldeki takım, literatüre “Terim gazı” olarak geçen dopingle kadro istikrarına ve özgüvene kavuştu.
Bugün Hollanda karşısında 1997’deki galibiyetin bir benzeri alınabilir mi?
Hollanda, 1997’deki takım kadar üst düzey durumda değil. Ama o seviyeye yükselmenin arifesinde bir takıma sahipler.
Bu grupta hiç de zorlanmadan 25 puan toplayıp, 32 gol attılar. Brezilya’yı çoktan garantileyerek çıktıkları Macaristan maçında 8 gol kaydettiler.
Yine de bir amaç için oynayan takımın motivasyonu (Türkiye), her zaman daha yüksektir ve bu bir avantajdır. İlker’in ortası, Hakan Şükür’ün kafası, Seedorf’un penaltı ıskası’nın 2013 versiyonu tekrarlanırsa neden olmasın?
Ancak bu ilk aşama geçilse dahi play-off’ta Portekiz, Fransa, İsveç gibi takımların arasından Brezilya’ya giden yolu bulabilmek hiç de kolay olmayacaktır.
Dolayısıyla Türkiye’nin işi halen çok zor ancak son birkaç seneyi düşündüğümüzde ilk kez derli toplu bir milli takımla karşı karşıya olduğumuz ortada.
Dünya Kupası’na kalınamazsa Terim’in milli takıma yönelik tasarrufu ne yönde olur?
İlerleyen süreçte bu sorunun cevabı “Sezonun en iyi transferini Demirören’in yaptığı” iddiasının geçerliliğini yitirmesine sebebiyet verebilir.
Ancak şimdilik “böyleyken böyle” demek lazım.
Demirören’e bakınca; Ünal Aysal’ın liseliliği, Recep Tayyip Erdoğan’ın ihtirası, Fatih Terim’in kibriyle şekillenen konjonktür sağ olsun, sezonun en iyi transferini yapmış adamını görüyoruz.
Olacak iş değildi ama oldu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa