10 Ekim 2013 18:23

Obama'nın sağlık reformu ne getiriyor?

Obama\'nın sağlık reformu ne getiriyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

 

Haftalardır dünya piyasalarının gözü kulağı ABD’de. İktidardaki Demokratlar ile Kongrede çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçiler arasındaki restleşmenin sonunun nereye varacağı bekleniyor. Hükümetin bütçe planının kongrede onaylanmaması ile baş gösteren anlaşmazlık kamu kurumlarının kapısına kilit vurulmasına kadar vardı. Anlaşmazlığın temelinde ise kamuoyunda Obamacare olarak bilinen sağlık reformu tasarısı yer alıyor. 

Piyasaları kaygılandıran esas nokta ise 17 Ekim tarihine kadar borç tavanının yükseltilmesi zorunluluğu. Bu konuda bir anlaşma sağlanamazsa ABD’nin temerrüde düşmesi kaçınılmaz hale gelecek. Sadece ABD değil dünya ekonomisini böylesine zora sokacak bir durumun gerçekleşmesine pek ihtimal verilmediği için bu durumun henüz piyasalar tarafından fiyatlanmadığını görüyoruz. 

ABD’de devletin kepenk indirmesi ilk kez görülen bir olay değil. Daha önce 1995-96 döneminde de benzer bir anlaşmazlık yaşamıştı. Clinton iktidarı ile Kongrede çoğunluğu bulunduran Cumhuriyetçiler arasındaki bütçe anlaşmazlığının merkezinde yine sağlık ( ve eğitim) harcamaları bulunuyordu. Toplam 21 gün boyunca  yaşamsal önem taşımayan kamu hizmetleri durdurulmuş ve sorun ancak ocak ayının ilk haftasında aşılabilmişti. Ne var ki, bu anlaşmazlık Clinton’a yaradı. O dönemde kongreyi kitleyen Cumhuriyetçiler kamuoyu nezdinde puan yitirirken hemen aynı yıl içerisinde yapılan seçimlerden Clinton oyunu önceki seçimlere göre 6 puan artırarak çıktı. Bu restleşme 2016 yılındaki seçimlere yansır mı, yansırsa kime yarar hep birlikte göreceğiz.  

Ecevit’in giderayak uygulamaya çabaladığı Köy-Kent projesi gibi Obama’nın da siyasi yaşamı boyunca üzerinde durduğu en önemli vaadi kapsamlı bir sağlık reformu idi. Tıpkı konuşmalarında kendisinde sıkça alıntılar yaptığı Franklin Roosevelt gibi başkanlık süresini tamamlamadan ülke tarihinde kalıcı bir iz bırakmak istiyor. Bu nedenle tüm eksikleriyle gedikleriyle, toplumun genelini kapsamaktan uzak dahi olsa sağlık reformu tasarısından geri adım atmaya yanaşmıyor. 

ABD toplumunun sorunlarının başında sağlık sistemi geliyor. Nüfusun 50 milyon gibi önemli bir kesimi sağlık sigortasından yoksun bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Kanser ve benzeri hastalıklara yakalananlar sigorta kapsamından çıkarılıyor ya da primleri çok ciddi oranda yükseliyor. Yine yaşlı nüfusun önemli bir bölümü şirketler tarafından sigortalanmak istenmiyor. Sağlık masraflarını karşılayamayan bireyler tüm bireysel iflaslar içerisinde yüzde 62’lik geniş bir yer tutuyor. Yıllık ortalaması 3.5 milyonu bulan evsizlerin önemli bir bölümü de sağlık harcamaları nedeniyle iflas eden bireylerden oluşuyor. 

Peki Obama’nın reformu ne getiriyor? Öncelikle, evrensel sağlık sistemi getirmediği ortada. Sağlık hizmetlerinin maliyetindeki hızlı tırmanışa, özel sigorta şirketlerinin yüksek primlerine ve katlanan karlarına dokunmuyor dahi. 

Paket sigorta kapsamı dışında kalan kesimi daraltmayı hedefliyor. Bireyin yaşı ve sağlık koşulu ne olursa olsun sigorta şirketlerinin başvuruları reddetmesi engelleniyor. Herkese sigorta yaptırma zorunluluğu getirilirken, yıllık geliri 31bin doların altında kalanların ise Medicaid kapsamı altına alınarak daha önceden sigortalı olmayan 17 milyon kişinin parasız sağlık hizmetlerinden faydalandırılması amaçlanıyor. Yoksullara sağlanan ücretsiz sağlık sigortasının genişletilmesi Cumhuriyetçilerin muhalefetinin başlıca nedenlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. 

Planın Cumhuriyetçiler tarafından tepki gösterilen bir diğer tarafı ise 50’den fazla işçi çalıştıran işletmelerin haftada 30 saat üzeri çalışanlarına sigorta yapılması zorunluluğu getirmesi.  Bu nedenle yarı zamanlı istihdam edilenlerin çalışma saatlerinin aşağı çekildiği vurgulanıyor. 

Her şeye rağmen, dünyanın en zengin ülkesinde 20 milyon kadar Amerikalının sigorta kapsamı dışında kalacağı tahmin ediliyor.

Kısacası Obama’nın sağlık reformu içeriği sol cenahı tatmin etmekten uzak ama radikal sağı kızdırmak için fazlasıyla yeterli bir içeriğe sahip. Sağlık konusunda piyasa merkezli çözümlerinin açmazını bir kez daha gözler önüne süren bir uygulama. 

Tartışmaların belki de en önemli tarafı ise geçtiğimiz 4 yıl içerisinde devletin trilyonlarca dolarını kasasına koymakta beis görmeyen finans tekellerinin yoksullara tanınan ücretsiz sağlık sigortası hakkı söz konusu olduğunda piyasayı hatırlamaları. Bazıları “batamayacak kadar büyük”, bazıları ise “ölüme terk edilebilecek kadar küçük” anlaşılan. Ama kapitalizm de bu değil mi zaten?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...