22 Eylül 2013 17:36

Al gülüm ver gülüm oyunu

Al gülüm ver gülüm oyunu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çalışan kadınların doğum izinlerini ve çalışma koşullarını düzenleyen yasa bir rüya olarak sunuldu önce. Doğum izninin 20-24 haftaya çıkarılması, yarım gün çalışarak “tam gün” çalışmış gibi prim yatırılması, iş yerlerinde kreş açılması, doğum yapan kadına işe dönüş garantisi diyerek süslendi. Sonra bu rüyaya bir çomak sokuldu, patronlar “bunlar olursa kadın işçi çalıştırmayız” dedi. Hükümet kanadında bir telaş başladı “siz hiç kaygılanmayın, size hiç yük getirmiyoruz” açıklamalarıyla toparlama çabaları geldi.  
Nitekim tartışma da nihayetinde şu aşamaya vardı: Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir “Bakanlarımız beni arayarak kadın istihdamıyla ilgili kamuoyunda yanlış bir algı oluştuğunu, işverenlerin kaygısının yersiz olduğunu ifade ettiler. Ben de kadın istihdam paketinin esnek çalışma konularında yeni düzenlemelerle desteklenmesi gerektiğini ifade ettim. Yaptığımız konuşmalardan kaygılarımızın dikkate alınarak giderileceği izlenimini aldım” dedi.
Yani gördük ki bu bir tartışma değil, pazarlık. İki tarafın üzerinde pekâlâ uzlaşacağı bir düzenleme öncesi bir “al gülüm, ver gülüm” oyunu. Evden, esnek, güvencesiz, istihdam büroları üzerinden canı istediğinde şöyle, canı istediğinde böyle çalıştırılabilecek, her daim el altında  “anne işçiler” yaratma sevdası!  
Bu kurnaz pazarlığın konusu da esas olarak kadınların hakları, çalışma haklarımız, annelik haklarımız… Bu tartışmada dürtülüp duran, “Eşitlik” düsturu…
- Bu yasa “eşitlik” mücadelemizin kazanımlarının gaspı:
1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren yeni medeni yasa ailede reisin olmadığını ve çocuk bakımında kadın ve erkeğin eş olarak “ortak bakım yükümlülüğünde” olduğunu söylerken şimdi iş kanununda “çocuğa kadın bakar” anlamına gelecek bir değişik yapmaya çalışmak, 2002’de yürürlüğe giren medeni yasayı parça parça rafa kaldırmak anlamına gelir.
- Bu yasa “güvenceli çalışma hakkımızın” gaspı:
Çünkü,  sadece “anne” için getirilen, ne var ki güvenceli istihdama dönüşle pekiştirilmeyen uzun doğum izni kadınları eve kapatır. Kamu ve özel sektörde ülke çapında yaygın ve nitelikli bir kreş hizmetini kurumsallaştırmak için harekete geçmeyen, sendikal örgütlenme hakkının önündeki engelleri kaldırmayan, ayrımcılık sonucu işten çıkartma ya da işe almama durumunda ispat yükünü işverene getirmeyen ve tüm maddi/manevi zararları karşılamak üzere etkili yasal düzenlemeler yapmayan, erkeklere de çocuk bakım izni getirmeyen koşullar kadınların güvenceli istihdamdan dışlanması sonucu doğurur. Kadınların çalışma hakkını yok eder.
Ama kadınları çalışmaktan alıkoymaz, çünkü çalışmak bir tercih değil, bir zorunluluk aynı zamanda. Adına “çalışma”, kendilerine “işçi” demeseler de evlerin fabrikaların parçası haline getirildiği bu “müreffeh düzende” her türlü kötü koşula ve güvencesizliğe boyun eğerek çalışmak ayakta kalabilmenin olmazsa olmazlarından çünkü…
“Kadınlara hak verir gibi görünen”  bu kadın karşıtı yasanın, hükümetin uzun zamandır hesap kitap yaparak, patronlarla uzlaşarak çıkardığı çalışma alanını düzenleyen diğer yasalarla birlikte düşünülmesi gerekiyor.
-Özel istihdam bürolarını merkeze alarak köle ticaretini yasallaştıran,
- Esnek ve güvencesiz çalışmayı ana kural haline getiren,
- Kadın istihdamının esasını hem evde devletin elini çektiği alanları dolduran “anne”, hem de boş oturmayıp sermayeye her türden üretimi evinden yapabilen “işçi” olmak üzerine kuran,
- Ucuz işgücü stoku için kadınların 3-5 doğurmasına ihtiyaç duyan ve çocuklara en az 5 yaşına kadar annenin bakması gerektiğini savunan,
- “Kreş eken huzurevi biçer” diyen zihniyet şimdi de bu yasayı yapıyor.
Bu “al gülüm ver gülüm” pazarlığında patronun kazanımları büyürken, bütün yük de biz kadınların omzuna biniyor.

* Katkıları için Hülya Gülbahar’a teşekkür ederim.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...