05 Eylül 2013 17:14

Bir destan da Yeni Şafak'tan

Bir destan da Yeni Şafak'tan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Destan, bilinen en eski edebiyat türlerinden biri. Sözlükler destanı şöyle anlatıyor: “Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlar.”
Destan yazmak kavramı Gezi protestoları sırasında Başbakan Erdoğan tarafından güncel politika diline girdi. Barışçıl eylemcilere karşı göz yaşartıcı gaz, TOMA, tazyikli su, plastik mermi, cop ve sopayla saldıran; ölümlere, organ kayıplarına ve ağır yaralanmalara neden olan polisimiz için Başbakan “onlar bir destan yazdı” dedi.  
Aslında, savunmasız insana öldürücü silahla saldıranın kahraman olduğu bir destan yok. Destanlardaki bilge, yiğit, cesur karakterler sadece fiziksel değil, ruhsal açıdan da derin kişiliklere sahip. Türk destanlarında mesela, kahraman fiziksel olarak güçlü ve ayrıcalıklı olmakla birlikte, güçsüz ve zayıflara dokunmuyor, aman dileyeni affediyor.  
Başbakan’ın “polisimiz destan yazdı” cümlesi aslında bir “tersine kahramanlık” inşası. Yoksa, silahsız, savunmasız, aman dileyen bir gence sopalarla öldüresiye vuran devletin polisiyle ona yardım eden fırıncı esnaf ancak rüyasında kahraman olabilir. Ama ülkemizde maşallah tersine kahraman çok. Herkesin meşrebine göre bir destan kahramanı var.
Kimine göre iç ve dış güvenliğini sağlayacağız diyerek on yılda bir darbe yapan ordu,
Laikliği koruyacağız diyerek üniversite kampüslerine ikna odaları kuran akademisyen,
Bazen Kemalist gençlik, bazen de muhafazakâr gençlik yaratmak için eğitim sistemini baştan aşağı değiştiren siyasiler,
Demokratikleşiyoruz söylemiyle iktidar muhaliflerini hapse tıkan yargı,
Gözaltında ifadesini aldığı kişilere insanlık ve kanun dışı muamele eden memur,
Muhalefet partisi milletvekillerine yumruk atan, onları gazlayan polis,
Gazeteci katleden gizli /açık güçler,
Odunlarla gencecik çocuklara saldırıp kafa kıran, öldüresiye döven “endişeli yurttaş”,  
Emekçiye insanca çalışma ortamını çok gören patron,
Usulüne uygun inşaat yapmadığı için depremde insanların ölümüne neden olan mimar, mühendis, belediye kontrolörü,
Partizanlık ve ideolojik paralellik nedeniyle halktan gerçekleri gizleyen, tahrif eden, yalan haber yazan, ama sorumluluk almayan, hesap vermeyen basın…  
Yukarıda çok azını anabildiğim bazı kişi ve kurumlar, kimilerince hep bir destan kahramanı olarak anlatılmıyor mu? Ve ne yazık ki toplumun belli kesimlerinden, artık meşreplerine göre, destek alıp, alkışlanmıyorlar mı?
Basın, her devrin destan yazıcısı. Kemalist hegemonyanın da, milliyetçi çoğunluğun da, siyasal İslami hegemonyanın da hatalı pratikleri önce medya tarafından görmezden geliniyor; olmadı, kahramanlık destanı gibi çerçeveleniyor. Basın kanalıyla meşrulaştırılan insanlık suçları, soruşturma, yargılama, hesap verme süreçlerinden muaf tutuluyor. Bu meşrulaştırma sürecinde aktif rol oynayan medya, en nihayetinde kendi hatalı işleri ortaya serilince, onları da bize sanki birer kahramanlıkmış gibi pazarlıyor. Başbakan’ın ve Cumhurbaşkanı’nın başörtülü eşleri aleyhine nefret söylemi üreten gazeteci de, muhalifler aleyhine yalan haber üreten gazeteci de aslında farklı kesimler için birer kahraman. Ve bu kirli politik savaşta, gerçek kahramanlığa yakışmayan her türlü bel aşağısı vuruş serbest.
Bu “tersine kahramanlıklara” geçenlerde bir gazetenin tartışmalı haberi daha eklendi. Yeni Şafak gazetesi, Amerikalı Solcu muhalif Noam Chomsky ile Ortadoğu konusunda bir söyleşi yaptı. Lakin, ünlü düşünürün söylediklerini İngilizceden çevirip yayımlarken, anlam kaymasına neden olacak şekilde çarpıttıkları, hatta kendilerince eklemeler yaptıkları ortaya çıktı. Noam Chomsky, bizzat kendi web sitesinde bir açıklama yaparak Yeni Şafak gazetesinin söylemediği şeyleri söylemiş gibi yayımladığını açıkladı. Haberi yazan muhabir de çeviri sırasında kendince anlamı değiştiren eklemeler yaptığını kabul etti. Yeni Şafak editörleri 1 Eylül’de şu özür metnini yayımladılar: “Yeni Şafak’ta, Burcu Bulut imzasıyla 27.08.2013 tarihinde yayımlanan Noam Chomsky söyleşisinin bazı bölümlerinde hatalar tespit edilmiştir. Gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmayan bu hatalar için Sayın Chomsky ve okurlarımızdan özür dileriz. İlgili röportaj ise internet sitemizden kaldırılmıştır.” Bu, iyi bir şey. Ama gazetenin Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül bu özürle yetineceği yerde, sosyal medyada izleyenleriyle şunları paylaştı: “Chomsky söyleşisi ile ilgili birden fazla metin var. İddialara konu olan ilk metindir. Daha sonraki ifadeler söyleşiye eklenmiştir. Yeni Şafak hiçbir zaman bu tür şeylere tenezzül etmez. Söz konusu haberlerin etik kaygılarla servis edilmediğinin de farkındadır. Mesele Chomsky değil Gezi öfkesiymiş. Yeni Şafak’a organize saldırılar başladı. Gezi tayfası operasyonda! İtibarlı bildiğim, saygı gösterdiğim bazı gazeteci ve televizyoncular; Twitter’da nasıl da hafifliyor. Ayarları nasıl da bozuluyor. Yazık… Yeni Şafak çok güçlüdür. Bu tür öç alma kampanyalarından etkilenmez. Gücünü yakında çok daha fazla hissedeceksiniz.”  (Kaynak: Star gazetesi, )
Buyrun, size bir sahte kahramanlık destanı daha. Haberde tahrifat yaptığınız muhabiriniz ve haber kaynağınız tarafından açıklanmış, itiraf edilmiş, özür metni yayımlanmış, hala “Yeni Şafak güçlüdür, yıkılmaz, gücümüzü göreceksiniz” edebiyatı yapılıyor. Tıpkı polisimiz destan yazdı edebiyatı gibi, gazetecilik yanlışından da bir basın destanı yazılıyor.   
Müteahhit kağıt gibi bina yapıyor, depremde insanlar ölüyor, ceza almıyor;
polis savunmasız protestocuyu öldürüyor, kör bırakıyor, ceza almıyor;
gazeteci yalan haber yayımlıyor, ama bundan utanacağına zeytinyağı gibi üste çıkıyor, kahramanlık taslıyor.
Yok böyle bir destan.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa