17 Ağustos 2013 17:04

Uzaktan etkileme

Uzaktan etkileme

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İnsan’ uzun bir biyolojik evrimin ürünüdür. Ve evrim süreci sona ermiş de değil. Birer bireyi olduğumuz sapiens insan, doğal ayıklanmanın anakronik sürecinde değişebilecek, farklılaşabilecek, belki de sönümlenecek. Acaba, insan, bizzat tasarlayacağı bir evrim sürecinde, bilinçli genetik müdahalelerle, kendi geliştirdiği teknolojinin, özellikle nanoteknolojinin açtığı ufuklarda üreteceği araçlardan da yararlanarak, kendi biyolojik evriminin belirleyicisi olabilir mi? Örneğin, nano/biyoteknolojinin sunabileceği sonsuz olasılıklarda, bir yanda bilgi yükleyen böcekler yerleştirilmiş beyinler arasında, öte yanda böceklere bilgi yükleyecek bilgisayarlar arasında uyum sağlayarak bir ‘üstün zeka’nın var oluşu sağlanabilir mi? ‘İnsan sonrası’ bir dönemin başlayacağını vurgulayan bu tartışmada ortaya çıkabilecek hukuki sorunlar üzerinde araştırıcı bir eser, bildiğim kadarıyla, yazılmış değil.
Ancak, şunu ileri sürebilirim, Türkiye’de bu konu hukuken çözülmüş durumda. Bir ilki gerçekleştirmişiz, farkında bile değiliz. Açıklayayım.
Gerçekliğine dair hiçbir bilimsel kanıt olmasa da, bazıları düşünce gücünün dış dünyadaki varlıklar üzerinde etki yapabildiğine inanırlar. Beyninizin yetisini doğru kullanırsanız bir eşyayı kımıldatabilir, bir başkasının belli bir düşünceyi benimsemesini sağlayabilirsiniz. Yani nano/biyoteknoloji vız gelir tırıs gider, insan bunu zaten yapabilir.
Hani, Gezi Parkı’nda masum taleplerle başlayan gösteriler var ya, işte bu masum taleplerin cazip geleceği, özellikle genç kesimden küçük bir kitleyi uzaktan etkiler, Taksim’de toplanıp, parkta çadır kurma düşüncesine kaptırırsınız. Bu uzaktan etkileme yöntemini kimler iyi biliyorsa, bunlar faiz lobisi, yabancı askeri psikolojik harekat merkezleri vb. olabilir, uygulamaya geçerler; gençler masum sandıkları taleplerle bir araya gelirler. Sonra olaya malum karanlık güçler karışır, masum talepleri siyasi iktidarı düşürmeye yönelik komploya dönüştürürler.
Sadece gençleri uzaktan etkilemek yetmez. Bir de sanatçıları, yazarları, düşün insanlarını uzaktan etkilemek gerekir. Onları da etkilersiniz, başlarlar gezi olaylarını siyasi  iktidarı düşürme yolunda destekleyen yazılar yazmaya. Bu uzaktan etkileme olayının meydanlara yansıyan uygulamasını bastırmak kolaydır. Anlatmaya gerek yok, güvenlik güçleri bunun için örgütlenmiştir.
Sorun, uzaktan etkileyerek yazacağı yazının içeriği belirlenebilmiş yazarlara karşı hukuken nasıl korunması gerekeceğidir. İşte Türkiye bu hukuki korunmayı çok önceden gerçekleştirmiştir. Şöyle ki (basitleştirerek anlatıyorum); Önce, sözlü-yazılı-görsel vb. basın ve yayın araçlarının sahipliğine ilişkin yasal bir düzenleme yapılır. Gazetecilik, televizyonculuk dışında her alanda yatırım yapıp, kamu kuruluşlarından ihale alan tüccar ve sanayiciler sahipliğe özendirilirler. Çünkü, onları uzaktan etkileyerek, para-kâr dışında başkaca bir düşünceye  ulaşmalarını sağlayabilme olasılığı düşüktür. Ulaşsalar bile, kâr yollarını tıkayarak hizaya getirebilmenin bir sürü yasal yolu vardır. Bu patronlar, uzaktan etkilendirilmiş, örneğin Gezi Parkı konusunda siyasi iktidarı düşürmeye  yönelik düşünceleri aktarmaya yönlendirilmiş yazarları işten çıkarırılar. Sahipliği öyle düzenlersiniz ki, kâr içgüdüsü işten çıkartılmış bu yazarların bir başka kuruluşa geçebilmelerinin önünde koruyucu kalkan işlevi görür. Uzaktan etkilendirilmiş olsun veya olmasın diğer yazarlar işten atılan yazarlarla aynı akıbete uğramamak için dayanışmaya girişmekten çekinirler.
Bu hukuki düzenlemenin zayıf tarafı işten atılan yazarların sayısındaki artış ve yazarlar arasındaki olası dayanışmadır. Çünkü düşman uzaktan etkileyiciler bir yığın insanın yine masum isteklerle bir araya gelmelerini sağlamaya yönelik düşünceyi iletmeye başlarlar. Örneğin ‘Yazarlar birleşin! Beyinlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz kalmadı’ sloganı bir eylemin kıvılcımı olabilir.
Gerçi düşman uzaktan etkileyicilerin çabasıyla meydanlara çıkan yazar, sanatçı, akademisyen, düşünür ve halk desteğine karşı -her şey onları kötü gözlerden ve düşüncelerden korusun- güvenlik güçleri vardır. Ama güvenlik güçlerini seferber ederseniz ayıp olur, dünya kamuoyunda demokrasi gediği olarak görülür ki, bu gediği de yine düşman uzaktan etkileyicilerin doldurmaya çalışmaları büyük olasılıktır. Ve bu böyle devam eder, gider. Bizler de düşman uzaktan etkileyicilerle toplumu koruyucu uzaktan etkileyiciler arasındaki kapışmayı, televizyon ekranlarında, ‘basın özgürlüğü-editoryal bağımsızlık, milli irade’ vurgularındaki kışkırtıcılığa kapılmış vaziyette hayretle ve ibretle izleriz.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...