12 Ağustos 2013 08:08

Hibe

Hibe

Fotoğraf: Envato

Paylaş

3 çocuk doğuralım, zat-ı alilerine hibe edelim…
Kaçak işyerlerinde tüpler patladığında, milyarlık Aşk Gemisi’nde üç kuruşluk ölçüm aleti olmadığından egzos dumanı zehirlediğinde, sıcağın alnında saatlerce çalışmaya bozuk tavuk reva görüldüğünden tavuk gibi öldüğümüzde Çin’den araklanmış büyüme modeli zarar görmesin diye hibe lazım projeye.
“Büyüyen ekonominin yarattığı küresel güç kimliği” ekonomi haberlerinin ilki olurken, ekonomiyi büyüten az maliyetli “hibe”lerle gururlanalım, o an aramızda olmayan “elim kayıp, kader kurbanı, güzel ölü” diğer hibelerden duamızı eksik etmeyelim.
Hibelerin eline tutuşturulan kimliklerde hiç değilse 16 yaşında kiremit, tuğla, ateş tuğlası, parafin ve selüloz imalatında çalışabilir yazıyor olmasından memnuniyet duyalım.
Az yiyen, çok susan, başlarını pres kapmazsa boynu erkence kırılmış hibeler ve onların hibeleri teşvik ve tüketim diyarı “demokratik” Türkiye projesinin bedeli ve siyasi teminatı oldu diye gururlanalım.
Hibelerin yapılması ve teslimatı ile çok meşgul olduğumuzdan dünyadan haberimiz olmasa da, Türkiye’nin büyümesine kastı olan faiz lobicilerinin yavru hibelerimizi ideolojik zehirlerle milli iradeye karşı gelmeye kışkırttığı uyarısı yapan devletlilerimizi sorgu sual etmeksizin dinleyelim.
Bir kısım hibenin kanı AVM’lerin inşaatına katılırken, hayatta kalanların bir kısmı ucuz hizmetli kadrosuna alındı diye sevinip,  AVMperverleştirilmiş şanslı grup olarak o kapıdan girebilmenin derdinden başka dert taşımayalım.
Devletimiz hibeleri “yaşken” ayırıp, kız ise “beleş hizmetçi”, erkekse 200-300 liraya çırak yapmakla meşhur ekonomimize ucuz sömürü girdisi sağlarken boş oturmayalım, bugün 12 milyon, yarın hibe üretimi nedeniyle belki de 24 milyon eve tıkılmış kadın olarak, iktidarın alnını açık edecek neferlere dönüşmüşlüğümüzü ayranla kutlayalım.
“Bir hibem olsa onu da veririm” cümlesiyle vatanseverliğimizin sınavını verip, tabutta dönen “hibe artıklarının” emperyal rüyalar için kaç kalem yarar sağladığını hesap ederek bağrımıza taş basalım.
Pozantı’da tecavüze uğrayan hibelerin soruşturmasının üstü “devletin mahremi” diye örtüldüğünde, “hibenin hesabı tutulmaz” diyerek güven tazeleyelim.
Yüce adalet, polisi-askeri-memuru-esnafı  kız hibelere tecavüzden yargılarken, “rızası var mıydı yok muydu” tartışmasına girip yorulmalarına müsaade etmeden hibenin suçlu olduğuna el birliğiyle karar verip, rahatlayalım.
Sevişmek yasak, hamile gezmek ayıp olsa da üremek vatan borcu olduğundan, doğurmayan ve hibe teslimatını yapmayan kadınların vatana ihanetten yargılanmasını isteyelim.
Bu “hibe” yaşamlar devletin varlığına, patronun karına, iktidarın yarınına armağan olsun diye boy atarken memlekette, “Neyiniz eksik?” diye soran sultanımıza “vallahi bir kuş sütümüz” diye seslenelim mahcup bir biçimde hep birlikte.

***
Bu projeye kadın bedeni lazım.
Bir ekip bin biçeceği tarlalar olsun,  biçilen ekinler onun değirmeninde un olsun, o un onun şürekâsının ekmeği olsun, ekmeğin kırıntıları geri kalana “çok şükür” olsun diye.
Hakkın ve hukukun tek ağızdan belirlendiği, yaşamın gasp edilmemesinin büyük liderin lütfu haline geldiği, kadın bedeninin iktidara hizmet, ruhunun hürmet için varolduğu bu projede kadın dediğin gider kaleminden düşüleceklere, çocuk dediğin gelir kalemine eklemelere yazılıyor.
Projeleri selametle ilerlesin diye insanlığın geride bıraktığı ne varsa ondan medet umuyorlar.
Sadece “kof bir nobranlık” değil bu. Müreffeh bir gelecek kurma sosuna batırılmış yobazlık. Bu, iktisadi projelerinin üstünü örten faşist bir toplum mühendisliğinin dile getirilişi…
Bu kadar yeter. Verdiğimiz bedellerin acısı hala canımızda zaten…

*Nihal Kemaloğlu'na fikirsel katkıları için teşekkür ederim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa