05 Ağustos 2013 17:20

Lütfettiniz sayın bakan!

Lütfettiniz sayın bakan!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

14. Dünya Atletizm Şampiyonası hafta sonunda Moskova’da başlıyor.  Turnuva, öncesinde patlak veren doping haberleriyle prestij kaybetse de yine de sporseverler tarafından merakla bekleniyor.
Türkiye’nin turnuva öncesindeki durumu da, doping yaptığı belirlenmiş bir sporcunun hali kadar karanlık.  17 atleti doping sebebiyle Uluslararası Atletizm Federasyonu (IAAF)’nun yasaklılar listesinde yer alan Türkiye, son olarak geçtiğimiz hafta 9 atletine daha doping cezası verildiğini öğrendi.  Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi istifa etti.
Türkiye, son yılların en cılız kadrosuyla(10 atlet) Moskova’ya gitmeye hazırlanıyor. Üstelik bu atletlerin 4’ü de doğup büyüdükleri ülkelerde sporcu niteliğini kazanıp sonradan, Türkiye Cumhuriyeti tabiyetine geçmiş isimler.  2020 Olimpiyat adaylığı için sürekli öne sürülen “genç nüfus”un, “spora yapılan yatırım”ın esamisi okunmuyor anlayacağınız.
Bu olumsuz tablo içerisinde Spor ve Gençlik Bakanı Suat Kılıç çıkıyor, “Dopingle madalya alınacaksa alınmasın. Dopingle alınan, kirli madalyaları istemiyorum” diyor.  Yandaş medyanın söz konusu açıklamaların haberine başlığı da cinsine uygun: “Bakan Suat Kılıç doping ile gelen başarıları elinin tersiyle itti.”
Lütfetti hazretleri! Yok, bir de “Dopingli madalya istiyorum” diyeydi!
Egemenlerin elinde sporun hali bir hayli vahim. Uluslararası arenada propaganda aracı… İç politikada propaganda aracı… Tabiatında taşıdığı güzellikten habersiz onlarca bürokratın elinde çirkin bir siyaset unsuru… O bürokratların kontrolündeki sporcuların üzerindeyse rüküş bir elbise.
Gençleri “İleride aynı cephede savaşacak” piyonlar olarak gören; spora bakış açısı ise “3’ten sonrası zaten önemli değil. Dördüncülük madalya alamamak demek” seviyesinde olan bir Gençlik ve Spor Bakanı’nın varlığı da eklenince sporun uluslararası düzlemdeki kaderine ayrı, Türkiye’deki kaderine ayrı üzülmek gerekiyor.
Ancak sinir bozucu bir nokta daha var, o da Suat Kılıç’ın “Dopingli madalya istemiyorum” çıkışındaki birinci tekil vurgu. Sporcuların bir ulusun, ülkenin üstünlüğü adına yarıştırılması zaten sorunluyken başımıza bir de küçük Tayyip Erdoğan egolu Suat Kılıç çıktı! Sanki sporcuların alın teri Gençlik ve Spor Bakanı’na madalya getirmek için akıyor.  
Spor Bakanı, Mehmet Terzi hadisesi sonrası “Bundan sonra dopingle yakalanan sporcusu olan Federasyon Başkan ve yönetiminin görevde kalabilmesi zor olacak” diyor. Kılıç, dopingle savaşma konusunda bu kadar arzuluysa ve bundan sonra dopinge rastlanan branşın federasyon başkanı görevden alınacaksa başta Halter Federasyonu, kendi “adamları”yla bir hayli sıkıntılı günler yaşayacak demektir. Ancak doping gündemi kendisini bir hayli sıkıştırdığı için ortalığa saldığı bu tehdidin hiçbir gerçeklik içermediğini de tahmin edebiliyoruz.
Almanya’da yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesinde Pazar günü yer alan bir haber, Soğuk Savaş döneminde Batı Almanya’nın doping konusunda Doğu Almanya’nın gerisinde kalmadığına dair güçlü iddiaları dile getiriyordu. Almanya’da konuya ilişkin ciddi bir soruşturma başlatılmak üzere. Haberde dönemin İçişleri Bakanlığı’ndan bir yetkilinin sarf ettiği “Atletlerimiz Doğu Bloku atletleriyle aynı şartlarda yarışmalı” sözlerine yer veriliyor.
Soğuk Savaş döneminde spor, her iki tarafa mensup devletlerce birbirlerine üstünlüğün bir kanıtı olarak kullanılmak istendi. Haliyle doping vs. gırla gitti. Dolayısıyla bugün Doğu Almanya kadar Batı Almanya’nın da kirli çamaşırlarının ortaya seriliyor olması şaşırtıcı değil.
Suat Kılıç, dopingli madalya istemiyorsa önce sporcuları dopinge sevk eden bir numaralı etmenin, kendisinin, Londra 2012’de yakinen tecrübe ettiğimiz “Stres, mtres anlamam. Madalya getirin bana” ruh hali olduğunu bilmeli. Yok öyle, suçu federasyon başkanlarına atıp sıvışmak…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...