25 Temmuz 2013 15:39

Ne çektin be Logan!

Ne çektin be Logan!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir dizi bölümünün tamamı kadar süren dizi özetleri buralara özgü bir acayip marifet de, sonuçta özet diye bir şey var. Dünya televizyon aleminin alışkanlığı, bir hafta önce yayınlanan dizi bölümünü birkaç dakika olsun hatırlatmak. Her bir tanesi aynı kahramanların bir başka dönem maceralarını anlatan film serilerine nezaketten dizi demiyoruz. Ama onlar da ya birbirine bu kadar çok gönderme yapmamalı, ya da başına bir özet koysa fena olmaz. Hayır, gelecek bölümün fragmanını bile filmin sonuna koymayı akıl edecek kadar kendini iyice dizi sanmaya başlamışsa, hakkını verse de, kim kimdi, başına ne gelmişti diye seyirciyi kıvrandırmasa.
Önceki filmlerden devrolan birtakım varoluşsal sorunlar nedeniyle, parmaklarının arasından metal pençeler çıkan modifiye kurt Logan inzivaya çekilmiş. Asker arkadaşı, daha doğrusu savaşta esirken Nagazaki’de atom bombasından kurtardığı Yashida çağırınca Japonya’ya gidiyor ve tabii ki olayların içine çekiliyor. Yashida çok zenginmiş, aile şirketi birtakım tehditler altındaymış, torunu genç güzel bir kadınmış, onu ölümden kurtarmak lazımmış. Koca Wolverine, insanlığı, hadi olmadı eşi dostu kurtarmaktan şirket kurtarmaya kadar geliştirmiş demek kendini. Kurt kocayınca, patronların maskarası oluyormuş.

KURTARIŞ YOKTU TEK BAŞINA

Süper kahramanlığı bir nevi halka indiren, normalleştiren seri oldu X Men. Seyirci, her biri değişik yetenekleri olan mutant gruplarının ortak çalışmalarına alışmıştı. Kurtarış yok tek başına, unutuldu gitti. İkidir, kurt Logan tek tabanca. Altıncı X Men filminin en büyük marifeti, bir X Men filmine benzememek belki de. Hatta bir süper kahraman filmine benzemiyor, çoğunluğu boyunca. Aksiyon sahnelerinin azlığı tek başına, birçok seyirci için sevinç kaynağı olabilirdi de, sıkıntısı bitmeyen bir üstün yetenekli adamın azabı, izlemesi en zevkli hikaye olamıyor haliyle. Daha romantik, duygulu işlerin insanı olarak öne çıkan yönetmen James Mangold’un bir aksiyon filmi çekme ihtimali ilginçti zaten. O da “Sevdiklerime zarar veriyorum, bu işleri bırakayım”dan sonrasına yüklenmiş. Tabii Hugh Jackman’ın kaşlarının ortasını kırıştırarak verdiği oyunculuk dersi bambaşka.
Atom bombasından kurtarmak ifadesinin kulak tırmalasa da, ellerinden Adamantium diye bir maddeden yapılmış koca bıçaklar fırlayan ve kendisi zaten ölümsüz olan adamdan söz ediyoruz sonuçta. Şaşkın bir genci kuyunun içine sokarak alev selinden korumasında takılacak bir şey yok. Ha, Nagazaki sembolizminden birtakım kokular yayılmıyor değil. Büyük bombaya karşı onurla harakiri yapanlar ve korkudan kaçacak delik arayanlardan oluşan Japonların zavallılığının karşısında, Amerikalının sınırsız gücü, bize sadece filmin birkaç kişisinden söz etmiyor gibi. Bir yanda gelenek ve hırs ama ille de mağduriyet, bir yanda dünyalara yetecek gücün birilerine zarar vermesinin bunalımı. Ama mecbur işte, o olmasa insancıkların başına neler gelecek neler. Israr üzerine kurtarıcılık işine geri dönmüşken, bir sonraki filmin duyurusu da aradan çıksın. Araya bolca “Bende öyle bir yetenek var ki, kendime bile zarar veriyorum” serpiştirilsin, “Yo yo, bu bendeki güç sizde olsun istemezsiniz”ler falan.
Bir de “çalışma şartları ağır olunca, insanlıktan çıkılabiliyor” dese tam olacakmış.

Wolverine
Orijinal adı: The Wolverine
Yönetmen: James Mangold
Oyuncular: Hugh Jackman, Brian Tee, Will Yun Lee, Hiroyuki Sanada

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...