25 Temmuz 2013 15:37

Al sana sanat

Al sana sanat

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gezi direnişi neleri değiştirdi derken, haklı olarak  toplumun adalet ve özgürlük için başkaldırı kültürünü geliştirdiğini söyleyebiliriz. Yıllardır lokal alanlara sıkışmış olan direnişler ortaklaştırılmıştır. Mücadele siyasallığı bakımından değerlidir.
Ya sanat?
Gezi direnişlerinin başarı ve görünürlüğünün artmasında siyasallığı kadar sanatsallığı da önemlidir. Neoliberal politikalar her alanı olduğu gibi sanatsal alanı da etkilemiş, sanatı menkul kıymetler borsası gibi ticari ve entelektüel düzeyde ayrıcalıklı bir alan halinde tutarken, sanatçıyı da öznelliğinden koparıp ticaret yapan bir esnafa indirgemiştir. Sanatçı üretiminde iktidardan yana tavır alan ve toplumun ayrıcalıklı bireyi olarak hava atarken de toplumun pasifleştirilmesinde rol oynamasının aracı haline gelmesi kanıksanmış bir durumdu. Toplumu iktidarın ideolojik saldırılarında uyutma görevini sürdürerek sanatı  ‘iktidarın arka bahçesi’ yapmışlardır. Kapitalist sistemin her şeyi paraya indirgeme prensibinde sanatı ayrı düşünmek zaten masumluk olurdu.
Her şeye rağmen muhalif bir avuç sanatçı yıllardır bu durumun altını çizerek sanatın her alanında mücadele yürütüyor.
İktidar kentsel dönüşüm ve çevrenin talanına ilişkin düzenlemeler yapıyor, Kültür bakanlığı yani devlet ve sermaye gruplarının iş birliği ile paralar saçarak İKSV adlı sanat kurumunu devreye sokarak Kentsel dönüşümü konu alan “Anne Ben Barbarmıyım” temalı sanatsal faaliyetler devreye sokuldu. Açık ve kapalı tüm kamusal alanlarda etkinliklerle toplumu sanatla buluşturacaklardı. Sonrasında eylül ayında bienallerini başlatacaklar.
 İki yıl önce de “İnsan neyle yaşar?” konseptiyle B.Brecht’li bol Marksizmli temalarını gerçekleştirmişlerdi. O vakitler Anayasa oylaması ve 12 Eylül darbecilerinin yargılanması o çok tartışılan “yetmez ama evet” propagandaları yapılıyordu...
iktidarın siyasal alandaki tüm hesaplarını  Gezi direnişleri  bozdu. şimdi o güzel galerilerinde güzel sanatlarını koleksiyonerlere  pardon uluslararası tacirlere pazarlasınlar. Direnişçiler kendi sanatlarını tam da bienalin konusuna uygun ama kendi bildikleri tarzda hayata geçirdiler bile:)) Bir elleriyle barikat kurarken diğer elleriyle sanat icra eylediler. Müzisyenler barikatların üstüne çıkıp şarkılarını bestelediler. Fotoğrafçılar üretilenleri belgelerken açık hava müzesine dönüşen direniş mekanlarından sanat nesne-lerine dönüşümü kalıcılaştırdılar. Boğaziçi Caz orkestrası, Kardeş Türküler ve bir çok sanatçı ve kolektif yaşananları sanatsal yaratılarında kullandılar. Halkla birlikte ve anonimleştirilerek paranın geçersizliğini gösterdiler. Sanat için sermaye gerekli diyenler en büyük sermayenin dayanışma olduğunu ve sanatın bir meslek değil halkın yaşamında geliştirici ve dönüştürücü gücü barındırdığını, bu sorumluluğu duyanlara da sanatçı denebileceğini de göstermesi bakımından Gezi direnişleri “Alın Size Sanat” demiştir.
Şimdi Gezi Direnişlerinin açtığı yoldan giden tüm muhalif sanatçılar üretimlerini Taksim Dayanışmanın bileşenlerinin destekleriyle içeriğine uygun bir şekilde paylaşımlarını sürdürmeleri önem taşıyor. Unutulmasın ki burjuvazi direnişleri içeriğinden soyutlayıp yüksek sanat nesneleri haline getirmek için kolları sıvamış durumdadır. Şaşaalı çerceveler bol reklamlı tanıtımlarla vaadler kesesini açmış durumdadır.
Son olarak; redfotoğraf grubu “Direniş ve Fotoğraf” isimli sergisini gerçekleştirdi. Serginin gerçekleşmesini sağlayan “Karşı Sanat galerisini, Rıhtım Dijital Baskı Fotoğrafların baskılarını ve Evrensel gazetesi duyuruların yapılmasını” sağlayarak destek oldular. 32 fotoğrafçının ikiyüze yakın fotoğrafla katıldığı sergi başka mekan ve sokaklarda sergilenmek üzere kısa bir süre ara verdi. Fotoğraflarıyla kolektif dayanışmayı gerçekleştiren fotoğrafçıları da unutmadan ellerinize, gözlerinize sağlık diyeyim . “Bu daha başlangıç,  diyerek direniş ve dayanışmaya devam”...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa