15 Temmuz 2013 09:43

Devlet sabit toplum müteharrik

Devlet sabit toplum müteharrik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Toplum değişir, devlet sabit kalırsa ne olur? Şu anda Türkiye’de olanlar olur. Siyasi iktidar sabit olana sarılır, toplumu da değişemez kabul eder; değişimi yaşayan ve yaşatanları, değiştirilemez ilan etmeye başladığı sabit olanın yıllar önce kurulmuş tuzaklarında döşeli mayınlara sürüklemeye başlar. İnsanlar ölür, öldürenler mazur görülür; insanlar gözaltına alınır, gözaltına alanlar yüreklendirilir; insanlar tutuklanır, tutuklayanlar bağımsız yargının unsurları, tutuklamayı reddedenler yargıya siyaset bulaştıranlar olarak görülürler. Toplum, değişimi gören ve isteyen, değişeni yaşayan ve yaşatanlarla sabit olana sıkıca sarılanlar arasındaki kamplaşmanın kıskacında kaderini yaşamaya başlar. Kamplaşma söylentiyi siyasetin odağına yerleştirir; söylentiyi gerçekmiş gibi yaşamak ve yaşatmak, siyasi mücadelenin bu en eski ve en zararlı ama geçerliğini hâlâ kaybetmemiş sinsi taktiği, kamplaşmayı gözü dönmüşlüğün girdabında katmerleştirir. Değişimin ardındaki en azılı komployu keşfettiğine inanılan kişi, sabit olanın en üst karar vericisine başdanışman atanır. Değişimin başına geçmek, değişimi kendince yönlendirmek, değişimden pay kapmak isteyen  kişi, şu ya da bu nedenle karalayarak itibarsızlaştırmak istediğini değişimin önünde engel ilan eder, doğru olmayan söylentiler uydurur.
Toplum değişiyor, özgürlüğün önü açılıyor. İnsanlar artık kendi kaderlerinin başkalarınca belirlenmesini istemiyorlar, bizzat belirleyici olma kararlılığıyla sahneye çıkıyorlar; kendileri gibi olmayanlarla kol kola giriyor, herkesin kendini dilediği gibi tanımlayıp, dilediği gibi yaşamasını sağlayacak toplumsal yapı kurguluyorlar. Birlikte var olma, davranma, yaşama kültürü ve pratiği yeşeriyor. Değişimin nerede, ne süreyle, hangi söylemlerle kendini ifade edeceğini sabit olanın, ‘izinli-izinsiz’, ‘gösteri, toplantı yapılabilecek- yapılamayacak alanlar’, ‘kamu düzeni’ gibi kavramlarıyla belirlemeye kalkmak, bu kavramlara aykırılık olarak tanımlanan her şeyi sabit olanın güvenlik güçlerinin ‘kahramanlığı’, ‘görev bilinci’, yargısının ‘devleti koruma işlevi’ çerçevesinde bastırmaya çaba göstermek değişimin rüzgarını durdurabilir mi?
Toplum müteharrik. Ne var ki, 21 inci yüzyıla damgasını vuran ve önümüzdeki yıllarda hızla gelişecek olan fizik, kimya ve özellikle biyoloji, moleküler biyoloji alanlarındaki baş döndürücü gelişmeleri, tıp ve biyoteknolojinin sunduğu, sunacağı olanakları bilmeden; aile, soy bağı, akrabalık, kadın-erkek, anne-baba vb. kavramlarını, insanın yeniden üretimine ilişkin veriler ışığında sorgulayarak yeni toplumsal yapılar kurgulamadan; yarını bugünün toplumsal yapısına uydurmaya çalışarak ve bunu tükenmişliği gittikçe belirginleşen hukuk sistemine, toplumsal kavramlara dayandırarak tasarlamaya gayret edildiğinde, toplumun neden, nasıl, nereye evirildiğini  kestirebilmek olası değildir. Geçmişin dili günümüzü, özellikle geleceği açıklayamıyor.
Devlet sabit. Anayasanın başlangıç bölümünde tanımlanmış toplumun siyasi örgütlenmesini belirleyen despotik devlet biçimi toplumun, bırakalım geleceği, bu günkü değişim dinamizmine bile kapalı duran siyasi yapıyı belirliyor. Bu devlet biçiminin değişmezliğini esas alan siyasi iktidar önünde sonunda toplumsal değişim karşısında kaybedecektir.
Devlet sabit, toplum müteharrik.
Türkiye bu çelişkinin ürettiği acıları gülerek, her alanda her gün  yenilik üreterek ve yaratarak, umut dolu yaşıyor.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...