Yerleşkeler
Fotoğraf: Envato
Konya’daydım dün…
Selçuk Üniversitesi’nden çağırmışlardı…
Selçuk Üniversitesi’nin kentten uzaklığı tam 22 km.
Hani kampus diyorlar ya fiyakalı fiyakalı… Doğal konuşuyormuş, doğalcası buymuş gibi… Türkçesini kullananlar “Yerleşke” diyorlar. Daha sevimli elbette ama işin gerçeği, olayın kendisi sevimsiz…
Yerleşke kentle tümüyle ilişkisiz… Bir başka toplum orası…
23 Nisan’da da Konya’daydım.
Çağdaş mimarlık üzerine tartıştık iki gün ama kendi kendimize…
Neden mi?
Çünkü Selçuk Üniversitesi öğrencileri yoktu toplantılarda… Öğretim görevlileri de yoktu… Öğrencilerin vizesi varmışmış da ondan gelememişler. Sanki ötelenemez birinden biri… Sonra öğrencileri sıkıştırdım,
“Öyle uzak ki araç da bulsak ulaşmak bir sorun” dediler.
Gene bir-iki gelen vardı…
Ya öğretim görevlileri?
Onların araçları var… Gelemezler miydi?
Mimarlar Odası yöneticileri de üzüntülüydüler kısacası…
Daha önce de yazdım bu konuda… Van da üniversite 17 km., Balıkesir’de 20 km. uzaklıkta örneğin.
Üniversite gelecek toplumun modeli olacak sözüm ona. Bugünkü toplumuyla birlikte yaşamayan, ona yabancı olan bir üniversite neyin modelini oluşturacak?
Konya’da bu kez konu “Mimarlık-Sanat” idi…
Öğrenciler açtılar, bu türlü konulara… Ama konuşmacılara soru da sormuyorlardı…
Bu 12 Eylül’den beri böyleydi…
Özellikle Mimarlık-sanat konusu tartışılmadan olur muydu? Mimarlık bir sanat, öteki sanatlar gibi bir sezgi, bir tasarım, ama en çok yaratma işi… Bilim yanı tam olmalı elbette… Bilim var olanı saptar… Daha öteye giderse bilim olmaktan çıkar. Mimarlıkta geçmişin, bugünün bilgisi alt yapıyı oluşturur. Bu alt yapı olmazsa duvar boşlukta, temelsiz demektir. Üstteki yapı ayakta duramaz… Hava cıvadır… Bu alt yapı toplumuyla tam koşutlukta olmak zorundadır.
Cehennemin dibindeki yerleşkelerle bu koşutluk nasıl sağlanacak?
Neyse ki öğrenciler bunun ayırdında… Sakıncalarını gidermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Her şeyle savaşarak hem de… Yerleşkelerinde bir yemek yeri var… Her şey ingilizceye dönük; örneğin “adres” yazacaklar değil mi? (Dillerini eşek arısı soksun) Onu bile “adress” diye iki “s” ile yazıyorlar.
“Tasarım” da uğraştıkları konuların da bizim halkımızın, çoğunluğumuzun sorunlarıyla elbette ilişkileri yok.
İnanıyorum ki gene de “uyanmayı” başaracaklar.
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08