Babasına ağlayan fareler
Fotoğraf: Envato
Bilgisayar faresinin mucidi, ‘Baba Fare’ olarak da bilinen Douglas Carl Engelbart bir kaç gün önce, 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. Fare, hipertekst, çoklu pencerelerle çalışma, tele-konferans ve modern kişisel bilgisayar teknolojilerinde artık standartlaşmış olan pek çok buluş ve konsept daha kişisel bilgisayarların yayılmasından önce, 9 Aralık 1968’de Engelbart tarafından teknoloji dünyasına sunuldu. Bugün oldukça yaygın olan teknoloji demo gösterimlerinin ilki sayılan bu etkinlik daha sonra “tüm demoların anası” olarak anılacak ve Xerox PARC’ın kurucularından Alan Kay’in “Bu demo hayatımın en büyük deneyimlerinden biriydi. Benim için bu Musa’nın Kızıldeniz’i yarmasıydı...Kişisel bilgisayarlar hakkındaki kavrayışımızın resetlenmesiydi.” sözleriyle hatırlanacaktı.
Engelbart, 1967’de fare için patent başvurusunda bulundu. Patent başvurusunda farenin işlevi “görüntülü sistemler için X-Y posizyon belirleyicisi” olarak tanımlanıyordu. Fare ismi ise kuyruğunun arkadan çıkması nedeni ile cihaza labaratuvarda verdikleri isimdi. Labaratuvarda ekrandaki imlece de böcek diyorlardı ancak bu adlandırma hiç bir zaman yerleşmedi. Engelbart’ın çalıştığı Stanford Araştırma Enstitüsü, değerini kavrayamadığı farnin patentini 40 bin dolara Apple’a sattı. Engelbart farenin patentinden tek bir kuruş kazanmadı. 1980’den sonra 1 milyardan fazla fare satıldığını göz önünde bulundurduğumuzda, “Her satılan fareden 1 sent kazansaydı...” cümlesini kurmadan edemiyorum. Ama Engelbart’ın derdi para değildi. Engelbar’ın yaşam görüşünün temellerinde dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek vardı ve ona göre bu bir şekilde organize olmuş bir efor gerekteriyordu. Bunun için kolektif insan zekasından yararlanmak gerekiyordu ve Engelbart bu kollektivizmin verimliliğini arttırmanın önemli bir aracı olarak bilgisayarları görüyordu.
Engelbart da dönemin bu alanda çalışan pek çok mühendisi gibi Vannevar Bush’un 1945 tarihli “Düşündüğümüz Gibi”[0] başlıklı ve bilimsel çalışmanın anlamak yerine yoketmeye yoğunlaşmasından endişesini vurguladığı (makale Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılmasından bir ay kadar önce yayınlanmıştır) meşhur makalesinden ve bu makalede bahsedilen Memex adlı bilgiyi daha erişelebilir kılan kolektif bellek makinesinden fazlası ile etkilenmişti. Vannevar Bush’un, Memex hayalini gerçeğe bir adım daha yaklaştıran hipertekst üzerine çalışması ile Engelbart oldu. Bizim bugün World Wide Web(WWW) ya da yanlış da olsa Internet olarak tanıdığımız (WWW, Internet’in sadece bir parçasıdır) hipertekst üzerine kurulu yapının temelleri de tam olarak buralarda yatar.
Engelbart, bilgisayar teknolojilerine katkıları ile tarihin unutulmaz sayfalarındaki haklı yerini aldı. Geriye babasına ağlayan fareleri ve Internet’i bıraktı.
[0] Bush, Vannevar (Temmuz 1945). “As we may think”. The Atlantic Monthly
- Veri yağmacıları 16 Mart 2024 04:34
- Yapay zeka ve sihirbazlar 09 Mart 2024 05:07
- Verileriniz sermayeye feda olsun! 02 Mart 2024 05:40
- Geniş dil modelleri ve olağan hataları 24 Şubat 2024 04:09
- Apple’ın AB’ye misillemesi PWA’ların sonu mu? 17 Şubat 2024 04:43
- Disney, oyunlar ve at zırhı 10 Şubat 2024 04:19
- Open AI fikri mülkiyete karşı 13 Ocak 2024 04:44
- Yapay zekanın belirsiz geleceği 06 Ocak 2024 04:00
- Yapay zekada telif kavgası: Tekeller tekellere karşı 30 Aralık 2023 04:47
- Oyunları var edenlerin sesini ödülle kısmak 09 Aralık 2023 04:19
- OpenAI krizi ve yapay zeka denetimi 25 Kasım 2023 04:00
- Geniş dil modellerinin halüsinasyonları 18 Kasım 2023 04:10