Türkiye’de iç savaş olur mu?
Fotoğraf: Envato
Bir ülkede iç savaşın neden olamayacağına dair sayılabilecek gerekçelerin temenni değil tespitler üzerine oturması gerekir. Kürtlerin, Türkiye’nin batı bölgelerinde de yaşıyor olması ya da “Kız alınıp kız verilmesi (!)” gibi sosyolojik gerçeklikler tek başına iç savaşı önlemeye yetmeyeceği gibi bir noktadan sonra sadece riski büyüten nedenler haline gelir.
İsteyen herkes felaket telalığı ile tanımlayabilir. Ben ülkenin adım adım iç savaşa doğru sürüklendiğini düşünüyorum. Yanılmaktan son derece mutlu olacağım endişelerimi uzun uzun anlatacak değilim ama sürecin bir noktadan sonra kontrol dışı atmosfere sürüklenme ihtimalini herkes dikkate almalıdır.
Bazen kriz süreçleri çatışan tarafların kontrolünü aşan gelişmeleri beraberinde getirir. Türkiye devletinin gücünün istediğinde toplumsal çatışmayı engellemeye yeteceği iddiası önemli gerekçelere dayansa da bir şehir efsanesinden ibaret olabilir.
Devlet istemedikçe toplumda provokasyonların gelişmeyeceği tezi elbette önemli bir tecrübeye dayanmaktadır. Ancak uluslararası gelişmeler ve bölge üzerine yapılan hesaplar da en az bu kadar dikkate alınmaya değer veri olarak ele alınmalıdır.
Bu güne kadar istikrardan yana olanlar kısa süreli bir kaosla yeni bir dizaynın daha kolay olacağına inanıyor olabilirler. Bu durumda manipülasyonu önleyecek bir siyasal aklın var olup olmadığını sorgulamalıyız. Ne yazık ki buna yönelik bir işaret görmek mümkün değildir.
Aksine ateşe körükle gitmeye hazır bir siyasal aklın gün geçtikçe kendini hissettirdiğine şahit oluyoruz. Bunu önleyebilecek bir toplumsal dinamik var mı sorusu, başlıkta ele aldığımız sorunun en önemli uzantısı olarak kabul edilmelidir. İç savaş çıkar mı, sorusunu sadece analiz olsun diye sormuyorsanız buradan bir sosyal sorumluluk çıkaran değerlendirmeler yapmak durumundasınız.
Güvenlik bürokrasisinin, yargının, siyasetçinin, medyanın tehlikeli gelişmelere çanak tutma ihtimalinin gayet yüksek olduğu bir döneme giriyoruz.
Büyük felaketler yaşandıktan sonra tartışıldığında tarihin konusu olurlar. Tarih yapmak ise her zaman tarih yazmaktan daha zordur.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00