24 Haziran 2013 10:49

FIFA'nın demokrasi ve dünya kupası denklemi

FIFA'nın demokrasi ve dünya kupası denklemi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Brasilia, Brezilya’nın sonradan oluşturulmuş başkenti. Başkentin Rio de Janeiro yerine ülkenin coğrafi olarak daha merkezinde bulunan bir yere alınmasına dair José Bonifácio’nun 19. yüzyıl tarihli bir vasiyetinin yerine getirilmesi 1960’ta Brasilia’nın inşasını gerektirmişti.
Lucio Costa, Oscar Niemeyer, Roberto Burle Marx gibi dünyaca ünlü mimar ve şehir plancılarının rol aldığı bu proje ortaya suni de olsa düzenli bir kent çıkardı.
Brasilia, iyi ve hoş bir başkent, burası kesin. Yapanların ellerine sağlık.  Peki bir futbol kenti mi?
Pek sayılmaz. Şehrin üçüncü(Serie-C) ve dördüncü(Serie-D) liglerde oynayan Brasilia ile Gama takımlarının 5 ve 20 bin kapasiteli, ihtiyacı karşılayan iki futbol stadı var.
Başkentin çok amaçlı Mané Garrincha Stadyumu ise 1974’te inşa edilmiş. 2.5 milyon nüfuslu bir başkent için 70 bin kişilik, pek çok spora ev sahipliği yapabilen bir olimpiyat stadyumu makul kabul edilebilir.
Peki profesyonel futbolun, son derece hareketsiz olduğu, bir yere dünyanın en pahalı 2. stadyumunu yapmak ne kadar kabul edilebilir?
Her şeyi FIFA gibi bir diktatörün belirlediği bir ortamda bu soruyu sormak saçma biliyorum. FIFA bir kente geldiyse ve kendisiyle bir anlaşma imzalandıysa, o andan itibaren olacakları siz ya da halkınız değil FIFA belirler.
Bu yüzden bugün Güney Afrika Cumhuriyeti(2010 Dünya Kupası’nın ev sahibi) her hafta 5 bin kişiyi ağırlayan 70 bin kişilik “beyaz fil”lerle dolu. Ki Dünya Kupası için 3 milyar dolar harcayarak 5 yeni stadyum inşa eden, 5 stadyumu da yenileyen Güney Afrika’nın harcadığı para Brezilya’nınkinin yanında hiçbir şey.
Brezilya sadece Mané Garrincha Stadyumu’nun yenilenmesi için –resmi rakamlara göre- 750 milyon dolar harcadı. Tekrar edelim bu kentin büyük bir futbol kulübü yok ve 1 aylık dünya kupası sirki sonrası Mané Garrincha dünya üzerindeki en kullanışsız, atıl, haftada 3-5 bin kişinin ziyaret ettiği stadyum olarak çürümeye terk edilecek.
Ve bu 2014 Brezilya’dan 2 milyar dolar kâr etmiş olarak dönecek olan FIFA’nın umrunda dahi olmayacak.
Futbol efsanesi, Brezilya Sosyalist Partisi’nden milletvekili Romario’nun dediği gibi “Tüm bu stadyumlar güzel mi? Evet. Peki kullanışlı mı? Hayır!”
Romario, “Ben de dünya kupası adaylığını desteklemiştim ama...” diyerek yazdığı özeleştiri yazısında, FIFA’yla yapılan anlaşmalar neticesinde sağlık ve eğitim hizmetlerinin aksatılması pahasına bütçenin spor endüstrisinin ihtiyaçlarına harcandığını dile getiriyor. Romario, Brezilya’nın dünyanın 10 büyük ekonomik gücü arasında gösterildiğini ancak halkın yaşam standartlarının bu sıralamanın yakınından dahi geçmediğini söylüyor ve Dünya Kupası’nın bunu olumlu yönde değiştireceği propaganda edilirken aslında tam tersinin gerçekleştiğini belirtiyor.
Mané Garrincha, FIFA’nın (Bu yazıdaki tüm örnekleri Olimpiyatlar ve IOC’ye de uyarlayabiliriz) yerelin özellikleri ve çıkarlarını umursamaksızın nasıl da yalnızca kendi cebi ve imajını düşündüğünün örneklerinden yalnızca biri.
Ancak bu örnekler bir kez alt alta dizilmeye başlandığında sonu gelmiyor. En kritik nokta FIFA’nın kendisine sınırsız bir dokunulmazlık sağlayan anlaşmaları ülkelere dayatması. Halkın bu konuda hiçbir şekilde söz sahibi olmaması zaten bugün Brezilya’da devam eden eylemlerin en önemli sebeplerinden biri.
FIFA Genel Sekreteri Jerome Valcke, Nisan ayında düzenlenen bir basın toplantısında “Size çılgınca gelecek ama daha az demokrasi, dünya kupası düzenlemek için daha elverişli bir ortam sağlıyor” demişti.  Brezilya örneği gösteriyor ki, halklar artık FIFA ve IOC diktasına karşı mücadeleyi ülke genelinde bir demokrasi mücadelesi olarak yürütebiliyor. FIFA bu kafayla giderse dünya kupası düzenleyecek “elverişli ortam” bulamayacak.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa