16 Haziran 2013 12:10

Yangın

Yangın

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Halkına yalan ve bomba yağdıran zalimin “Gezi Parkında hâlâ kalan var mı bilmiyorum” dediği saatlerde, parkın her köşesinde eylemciler tartışmalar yürütüyordu. Forumlar, sağlık ekiplerine bile bomba atacak, çadırları tekmeleyecek, panzerle insanları ezeceklerin harekatın başlamasından sadece bir iki saat önce bitti. O sıralar en çok alkış, mücadelenin devam etmesinden söz edilince alınıyordu. Kimi sağlığından olmuş, kimi işini kaybetmiş, çoğu çok yorgun ve hepsi özgürlüğün ateşiyle ısınmıştı. “Taleplerimiz kabul edilinceye mücadeleye devam” deniyordu. Bir konuşmacı, forumu temsilen katıldığı Taksim Dayanışması’nın toplantısından izlenimlerini aktardı. Parktaki direnişi eskisi gibi sürdürmemeyi öneren kurumları şaşkınlıkla dinlediğini aktardı. “Ben anladım ki” dedi, “marjinal dedikleri örgütler marjinal falan değil, biz onlardan marjinaliz.”
Tartışmanın bitmesini bile beklemedi saldırganlar. İki saat geçti geçmedi, faturayı örgütlere yıkıp “masum çevrecileri” parktan çıkmaya çağıranlar tüm vahşilikleriyle parkı yıktı. Yarım saatte, iki haftadır Taksim civarına verildiğini anlata anlata bitiremedikleri zarardan daha fazlasını çadırlara, kütüphaneye, revire, mutfağa, ağaçlara, hayvanlara verdiler.
Onca ajanlarına, provokatörlerine rağmen, sayısız yalanlarından herkes biliyor. Parkın hemen karşısında “Burası tarafsız bölge arkadaşlar, buraya atmayacaklar” denen revirden başlayarak, Harbiye’de, Ergenekon’da, Valikonağı’nda, İstiklal’de, Sıraselviler’de ve başka onlarca “cephede” ne silah atıldığını ispat edebilecekler, ne düşmanca, şerefsizce, utanmazca yapılan saldırıyı gizleyebilecekler. Küfürlü sloganlar çokça engelleniyorken, başka şeyleri saymaya gerek yok. Ama bu inadına naiflik, açık haklılık ve kararlılık, katillerin orantısız çılgınlığını büyütüyor. Ağaçları korumakla başlayan isyan, özgürlük için de, aldıkları canlar için de sürüyor. Ama faşist kadar zavallı canlı yok şu dünyada.
Öfkesi büyüyen halkın kendisiydi, her saldırıyla bunu ateşleyenler hâlâ anlamazlıktan gelse de, öyle olmaya devam edecek. Halkı gaz boğamadı, bu yangın er geç halkına savaş açanı boğacak.
Bu ruha değil kulak vermek, üstüne giden iktidarın, milyonların direnişine yönelttiği suçlamalar zaten hep kendilerini anlattı. Katilin, provokatörün, vandalın, dine saygısı olmayanın kim olduğu belli. Ama darbeci dediklerinde bunu pek bekleyen yoktu; hükümet, halkına karşı, orduyu göreve çağırdı. Polisten illallah dedikleri anda jandarmanın TOMA’sını görüp heyecanlanan bir grup “En büyük asker bizim asker” dedi de, suyu yiyince canlarını sıkan gazdan, tazyikli sudan çok, hayalkırıklığıydı.
AKP’ye, medyaya, egemenlere insanlık dersi verilmiyor sadece, hızlandırılmış “Faşizm nedir?” kursu da tam gaz devam ediyor.
Parktan çıkarıldıktan sonra Harbiye’yi kapatan kitleyi bombardımanla kovalamaya çalışanlar, büyük kalabalığı ara sokaklara dağıttı. İlk an, kimin nerede olduğunu bilmeyen gruplar için belirsizlikle doluydu. Sosyal medyadan, arkadaşlarından haber alanlar “Şurada şu kadar kişi varmış”, “Burada da toplanmışlar” gibi haberler duyuruyordu. Türk bayraklı bir tanesi, nereden ne duyduysa, “Arkadaşlar, Diyarbakır’da PKK yürüyüşe geçmiş” diye bağırınca alkışı aldı.
İstanbul’un her sokağına ateşler yakılması, bununla eş zamanlıdır. Ateş, gaz bombasını etkisiz kılmanın, dumanı bir yere toplamanın yollarından biriydi başlangıçta. Git gide büyüyen bir yangın oluyor.
Binlerce gaz bombası, plastik mermi, zehirli suyla dağıtamadıkları bir parkın, ayağa kalkan bir halka dönüşmesi karşısında silahlarını büyütenlerin hali ne acı. Tehditler yağdıran, yangına ateşle giden zalim “Bu devlet sizin oyuncağınız değil” dedi halka. Ne diyecekti, onun oyuncağıydı çünkü. Pili bitti. Şimdi halk diyor ki, oyuncağını yavaşça yere bırak ve uzaklaş.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...