Hack yerini bulsun, Robin Hood rahat uyusun

Zenginden alıp fakire dağıtan eşkıyanın buralarda kıymetine paha biçilemez. Sadece bizde değil aslında, dünyada da böyledir. Halklar baş edemedikleri egemenlere kafa tutan, onlara pusu kurup aldıklarıyla yoksulları sevindiren eşkıyayı mitolojik bir figür haline getirir ve kahramanlaştırır. Eşkıyanın hayat hikayesi halk imgeleminde yeniden yeniden üretilir, bu hikayeye anonim katkılar yapılır ve nihayetinde herkes kendi öyküsünden de bölümler ekleyerek, sevdiği kahramanın hayatının bir parçası haline getirir kendini.
Bir mezarı varsa eğer, şimdilerde orada rahatça dönebiliyordur Robin Hood; torunlarının torunlarının da torunları olan birileri zenginden alıp fakire vermek gibi eski bir geleneği sürdürüyor. Tek farkla; Redhack at üstünde, okla yayla dolaşıp aristokrat avlamıyor da pususunu siber dünyada kurarak aldığı bilgiyi paylaşıyor.
Redhack; Dışişlerinden İçişlerine, Emniyetten YÖK’e, TSK’den Hava yollarına kadar pek çok kurumun web’ine daldı ve çökertti. Oralardan aldığı belge ve bilgileri “fakir”in twitter’ine, kendi bloguna, medyaya postaladı. Eh modern zaman Robin Hood’unun zenginden alıp fakire vermesi böyle oluyor bugünlerde.
Redhack Dışişlerinin sitesini hacklediğinde “Oğlum bak git demiştik: Çok savaş istiyorsanız bırakın meclisi, giyin postallarınızı ve savaşın… Sizler ego tatmin edeceksiniz diye canımızı mı vereceğiz yani? Yok öyle dava” diye yazdı. Hak yersen hack yersin, çok eğleniyoruz ; Hak yerini bulana kadar, Hack yerini bulacak! ÖrgutLenin GüçLenin!; Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı RedHack’tir gibi komik sloganları var. Wiki Leaks’a nazire, adını RedLeaks koydukları blogda insanı gülümseten başka ifadeler de yer alıyor; izleyicilerine canlar, dostlar diye sesleniyorlar. 1 Mayıs’ın gaza bulanmasından sonra İstanbul Valiliğinin sitesini haklamışlar, Reyhanlı saldırısıyla ilgili yayınladıkları belgeyle ortalığı karıştırmışlardı.
Sanal alem Robin Hood’unun en son marifeti de Egemen Bağış ile eşi Beyhan Bağış’ın e-posta kutularını kamuya açmak oldu. Beyhan Hanım Redhack’in yayınladığı e-postalarının birinde Cem Hakko ile yazışıyor ve “şirketi”nin yaptığı alışverişlerle ilgili Hakko’ya sitem ediyor. Ve ona bir bakan eşi olduğunu hatırlatıyor. Fakat bu durumda “zengin”in ticari faaliyeti sadece züğürdün çenesini yormakla kaldı, medyada üzerinde duran olmadı.
Olsun, kendisini “Redhack kağıt mendil satan ama akan burnunu koluyla silmek zorunda kalan selpakçı çocuktur yanı başınızda… Güneşi görmeden 16 saat yerin altında çalışan madenci,  üniversite sınavlarına kıt kanaat imkanlarla hazırlanan yoksul genç, güneş yanığı teniyle tarladaki ırgat, okula giderken 4 kilometre yol yürüyen Sibel, demire su veren Muhammed’dir… Göndersinler ajanlarını, tanklarını, satılık kalemlerini ellerinden geleni yapsınlar… korkmayacağız, vazgeçmeyeceğiz, size yani ailemize söz verdik dönmeyeceğiz…” diye tanıtan Redhack, faaliyetine devam ediyor.
Sızdırdıkları aslında memleketin ne kadar da vahim durumda olduğunu gösterse de, “ailenizden biri, ablanız, ağbiniz, kardeşiniziz” diyen klavye muharibi Redhack’in, bazen haylaz bir öğrenci gibi o klavyeye gelişigüzel basıp Türkçenin canına okuyarak yazdığı mesajlar ve twitler sayesinde onların da dediği gibi “eğleniyoruz” işte.
Robin Hood’un her pusudan gelen iyi haberi üzerine Orta Çağ mağduru muhtemelen “oh olsun” diye sevinirdi. Sızan her belge ve çökertilen sitenin de aynı duyguyu uyandırdığı söylenebilir. Ne de olsa daha her yere eli kolu ulaşamayan, kendi kaderinin yolunu çizecek kadar güçlenemeyen fakirin ihtiyacı olan enformasyonu ayağına kadar getiriyor sanal eşkıya… bazen de THY grevcisi emekçilere, Havayollarının sitesini haklayarak verdiği destekte olduğu gibi kendini iyi hissediyor takipçileri.
Öyleyse hack yerini bulsun, biz eğlenelim…