26 Mayıs 2013 10:39

Ciğer

Ciğer

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nesil, bitmez tükenmez bir muhabbet konusuymuş. Kanuni’nin, Abdülhamid’in adını duymadığımız gün yok maşallah, nasıl 2013’se. Bugünlerde IV. Murat moda haliyle. İki güne Fatih de düşer gündeme mutlaka. O çok bilinen videodaki gibi, Kenan komutanın konuştuğu. Güncel ifadeyle, “kafası kıyak dolaşan” bir vatandaş, internet videolarının yıldızı. Şöyle başlar söze: “Sene 1914. Sokullu Mehmet Paşa, Osman Gazi, Orhan Gazi, şarap içiyoruz. Eminönü Köprüsü’nde.” Hikayesine tatlı tatlı devam eder; “Bir baktım Fatih Sultan Mehmet.”
Uzatmayalım, padişahlar, sadrazamlarla oturmakla başlayan macera, İstanbul’u gerçekten fethetmeye kadar gider. Nesli öne sürüp alkole savaş açanlar için ideal kamu spotu. Adamın mazereti var, alkollü ve muhtemelen dertlerinin en hafifi bu. Kendini sultan sananların, padişahlara fahri doktora dağıtanların, hanedanla bir tutanların mazereti ne?
İçkiden bahsetmek hiç bu kadar can sıkıcı olmamıştı. Engellemeye, kısıtlamaya çalışılan şöyle zengin bir kültürdür, edeptir, neşedir, dostluktur, muhabbettir, güzelleşmektir falan diye anlatmanın tadı yok. Bir bu eksikti çünkü. Gaz odasına çevrilmiş bir korku imparatorluğunda çenesini içki içme hakkıyla yormak, en sarhoşu bile utandırır. Sabahtan akşama kadar içkiden konuşarak, yasakçıların çok yönlülüğüne haksızlık etmemeli.
İçenin dili dolanıyor, refleksleri yavaşlıyor, yüzü kızarıyor olabilir. Yoklukla yaşamaya zorlanan bir halka yeni yasaklar getirirken hiç yüzü kızarmamanın yanında nedir ki?
Şu potansiyal kamu spotları hakikaten öğretici. Bir başkası, köprüyü bulamayan bir erkek grubunun komik çırpınışı üstüne. Rakı içen, sonunda “Burda köprü varmış ya beya” diyor. Rakıyı yasak eden, “Buraya bir köprü daha yapılır”.
Yani alkolün zararı varsa, içenin kendine. “İstanbul’un gerçek fatihi benim” derken en fazla güleriz ona. O da dalgasındadır zaten. 560 yıl sonra şehri polislerle doldurup halka yer bırakmayan, tarihi, yeşili, mahalleleri yok edip ticarethanelerle değiştiren bir iktidara gülebilmek de mümkün olsaydı ya.
Çoğu genç onlarca tabutun hesabını veremeyen birinin gençlerin diri olmasından söz etmesi de hiç komik gelmiyor. Nesli uyuşturmanın yolu bir değil, hani kendisi bu işe yıllarını verdi. Ayık olmak buna kanmamakta başlar. Halkı uyutma düzeyinin promille ölçülecek hali yok ne de olsa. İçkiye karşı nutuklar atarken üfürdüğü ne varsa, “diri”, “uyanık”, “bilgiyle mücehhez” olunmaması, ayrancıbaşının uğraşından başka bir şey sanki. Bilimi müfredattan çıkarmak onlarda, haberi medyadan kovmak onlarda, itaat etmeyen herkesi zincire vurmak onlarda, hayatta kalmaya çalışmaktan düşünmeye vakit bırakmamak onlarda. Her şeyin baskılandığı bir memleketi yönetmek için daha fazla baskıya ihtiyaç duymak, hayatlarının özeti. Belki içki masasında diye uyanık kalamayanlar vardır, ama masayla değil, masalla uyutulandan da çok mudur?
Bunca yalanın dolanın, savaşın talanın hengamesinde daha çok gerek olduğu malum: Ayık olmak iyidir. Yine de alkol, nihayetinde insanla ciğeri arasında. Ve bir ciğer sahibi olmak, her halukarda daha iyidir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...