21 Mayıs 2013 11:48

Sanat şeker pancarı mı ki?

Sanat şeker pancarı mı ki?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen sene Şehir Tiyatrolarının tasfiye sürecini başlatan genelgeden sonra sıranın Devlet Tiyatrolarına gelmesi bekleniyordu. Bu sezon sessiz sedasız geçti geçiyor derken Radikal gazetesine sızan bilgiye göre devlet tiyatrosu, opera ve balesinin de ipi kapalı kapılar ardında çekilmiş meğer. 17 Mayısta yayınlanan habere göre bu tasfiye işini şöyle mi yapsak böyle mi yapsak derken üç taslak oluşmuş bile. Üzerinde en çok durulan taslağa göre ise, anlıyoruz ki, devlet tiyatrolarına bundan böyle şeker pancarı muamelesi yapılacak! Yani… duyduk duymadık demeyin, şeker piyasası, enerji piyasası gibi alanlar için oluşturulmuş çok sayıda üst kurula bir de operanın, balenin, tiyatronun üst kurulu eklenecek.
Bu üst kurullar sermayenin sorunsuz, engelsiz bürokrasiye takılmadan dolaşımını kolaylaştıran, pazarlama imkanlarını genişleten kurumlardı. Özelleştirme sonrasındaki yeni koşullarda sermaye dolaşımını esnetmeyi amaçlıyordu. Tiyatronun üst kurulu ne yapacak derseniz yine aynısını yapacak. Özelleştirme sonrasında artık bir meta muamelesi çekilecek olan oyunlar, opera ve baleler üst kurullarla muhatap olarak kendisine piyasa açacak. Mesela bundan sonra Bakanlar Kuruluna bağlı olan bu üst kurul karar verecek oyunun desteklenip desteklenmeyeceğine. Eğer bir yönetmen veya metin yazarı eserini bu üst kurula beğendiremiyorsa, muhtemelen muhafazakar zihniyetteki 11 arkadaşın duygularını okşayamıyorsa o yapıtın sahnelenmesine ve desteklenmesine imkan yok.
Daha geçen yıl muhafazakar sanat olur mu olmaz mı tartışmasını yürütüyorduk. Olacaksa böyle olacakmış demek ki; elhamdülillah piyasanın yardımı ve devlet zoruyla. Tiyatroda kırmızı ruj kullanana, ayran içmeyene, “Asım Nesli”nden gelmeyene, muhalefete ve de üst kurulun gözüne girmeyene ekmek yok bundan sonra! Mesela.
Devlet sanat kurumlarında yıllarca çalışmış emektar sanatçılar ise bu taslağa göre emekliliğe özendirilecek, yani zorlanacak. Böylece ödenekli kurumlar tasfiye edilirken eski kadroların muhtemel direnişinden ve alışkanlığından da kurtulmuş olacak hükümet.
Kapalı kapılar ardında, bu tiyatroya emek vermiş insanlardan ve kamuoyundan gizli hazırlanan taslak veya taslaklar devlet sanat kurumlarında örgütlü Kültür Sanat-Sen’den de özenle gizleniyor. Bu yazı yazıldığı sırada sendika Radikal’in haberinde sözü edilen taslağa hâlâ ulaşabilmiş değildi. Dolayısıyla devlet, koskoca sendikadan üyelerinin neye maruz kalacağını özenle gizliyor.
Ama tabii, devlet sanat kurumlarının özelleştirilmesi, tasfiyesi sadece orada çalışan sanatçıları ve emekçileri ilgilendiren bir konu değil. Sanatın tamamen piyasaya açılması, kurumların kısmi özerkliği içinde sağlanan bir parça özgürlük ortamının bile tamamen ortadan kaldırılması asıl burada üretilen sanatın muhatabı olan bizleri ilgilendiriyor. Değeri parayla ölçülemeyecek tek şeyin, yani sanatın tamamen piyasalaştırılmasında asıl meramın insan ruhu üzerinde bir mühendislik çalışması yapmak anlamına geldiğinden kim kuşku duyabilir. Mayakovski’nin deyimiyle sanatçılar insan ruhunun mühendisleriyse eğer, onların neoliberal sanat Ar-Ge’lerinin basit memuru olarak istihdam edilmelerinin bedelini sanatçılar kadar halk da ödeyecek. Hayatları sanattan yoksul bırakılarak.
Bu taslağın oyun sezonu biterken sızdırılmış olmasında bile tasfiyenin hiçbir tepki olmadan alelacele tamamlanması gibi kurnazca bir niyet var. Fakat Şehir Tiyatrolarının geçen yazı sıcak geçmişti, bu yaz ise devlet sanat kurumları için yakıcı olacak belli ki…

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...