Taksim'den Reyhanlı'ya bir arpa boyu yol
Fotoğraf: Envato
Daha on gün önce İstanbul’un büyük çarşısı Taksim Meydanı’nda, inşaat gerekçe gösterilerek yasaklanan 1 Mayıs kutlaması bir devlet terörü sahnesi haline gelmişti. Ortasından bir deniz bir de Haliç geçen şehirde görülebilecek muhtemel toplumsal olaylara, köprüler açılarak, deniz ve karayolu ulaşımı engellenerek nasıl müdahale edilebileceğinin tatbikatını yaptı Hükümet. Çarşının, ortasında yükselecek alışveriş merkezi aşkına 1 Mayıs’a ve emekçilere kapatılması, AVM’lerin, simgesi haline geldiği neoliberal sürecin er geç açığa çıkaracağı toplumsal enerjiyi zor yoluyla bastırma provasının konusu haline geldi böylece. Şimdiye kadar dış politikanın sıfatı olarak kullanılan proaktif sözcüğünün, 1 Mayıs’tan itibaren kentin kritik noktalarını kontrol etme yoluyla muharebe yönetme sanatını döktüren Hükümetin iç politikada da artık elzem bir tercihi olduğu görülüyor. Kendi çarşısını şimdiden kontrol eden dünyanın çarşısını da eder!
Reyhanlı’nın çarşısında iki aracın bir buçuk dakika arayla patlattığı ve 50’ye yakın kişinin ölümü, çok sayıda insanın yaralanmasıyla sonuçlanan bombaların da Davutoğlu’nun, dünyanın çarşısına kurulacak metaforik ve devasa AVM pastasından irice bir dilim kapma hülyası üzerine kurulu proaktif dış politikasıyla ilgisi var. Kamuoyu bu lanet hadiseyi kim gerçekleştirdi diye kafa patlatıp dururken Taksim ile Reyhanlı çarşısı arasındaki yol bir arpa boyuna kısaldı bile.
Çin’den Ortadoğu’ya ve oradan Avrupa’ya, Kafkaslardan Balkanlara ve oradan yine Avrupa’ya uzanan enerji nakil hatları, bölgedeki petrol yatakları, el değmemiş sermaye birikim alanları ve muhtemel pazarlar şiddetli bir çatışmanın odağında duruyor ister istemez. Ama sadece bu değil, Türkiye gibi, neoliberal sistemin palazlanan ülkelerinde uluslararası sermayenin rant kaynağı olarak tespit etmediği tek santimlik bir toprak parçası kalmadı. TPAO’nun özelleştirilmesi ve nükleer enerji santralinin kurulması gündemde.
Büyük kentlerin çarşılarının AVM’lere boğulması ya da çarşının külliyen AVM’ye dönüştürülmesi de, bu pazar hareketliliğine zemin yaratmaya yönelik proaktif telaşın küçük ama simgesel bir karşılığı aslında. İstanbul başta, Türkiye’nin kentleri ve kırı toptan dönüşüyor; Beşir Atalay buna sessiz devrim diyor; Başbakan büyüme…
Bütün bu altüst oluş sırasında küçük bir çarşıyı karıştırmanın, Reyhanlı çarşısında patlayan bombaların lafı olmaz mı? Olur. Reyhanlı katliamı Büyük Ortadoğu çarşısındaki zücaciye dükkanına destursuz dalma arzusundaki fillerin iri cüsselerini sığdırabilecekleri genişlikte yol açmak için yapılan provokatif bir manevradır. Başbakan ve Dışişleri Bakanı birkaç yıldır Suriye’ye bir an önce müdahale yapılması konusunda uluslararası ortamlarda az dil dökmediler. Rusya-ABD çıkarlarına sıkışmış Suriye-İran çarşısında ne olursa olsun boy gösterme arzusu mevcut restleşmelerin ortasındaki çocukça bir çırpınışa dönüştükçe “proaktif dış politika” söylemi doğal olarak provokasyona büyüyecekti. Perşembenin gelişi buralarda çarşambadan bellidir.
Peki bu emekçiler savaş politikalarına karşı çıkmayacaklar mı? Çıkıyorlar. Peki işçiler taşeronlaştırmaya, esnek çalışmaya, güvencesizleştirilmeye karşı çıkmayacaklar mı? Çıkıyorlar. Bu halk demokrasi için sokaklara dökülmeyecek mi? Dökülüyor. İçerideki çarşı kaynıyor ve karışık aslında. Daha da kaynayacak görünüyor. “Sessiz devrim”in ortasında halk, proaktif olarak ciddi bir tepki biriktiriyor. Sessizlik uğultuyla büyüyor. Reyhanlı bunun tuzu biberi oldu. Başbakan demiş ki, Biz Suriye işine karışmasak da bizim büyümemizi çekemeyenler yaptı bu işi. Belki, ama daha da büyümek isteğinin sonucu olduğunu düşünmek daha akla yakın geliyor.
Bu büyüme halkların büyümesi değil, ufuktaki savaş halkın savaşı değil. Bu, bu kadar açıkken evdeki hesap çarşıya uymaz elbette.
- Vatan millet ıstakoz 19 Nisan 2024 06:05
- Kürt’e yasaklı, kavgalı gürültülü Türk demokrasisi! 05 Nisan 2024 05:53
- Bu daha başlangıç 01 Nisan 2024 05:40
- Yol boyu Kürtler 29 Mart 2024 05:00
- Hatay’da geliyorum diyen deprem! 22 Mart 2024 04:58
- Yoksullaştır ve yardıma muhtaç et! 17 Mart 2024 05:07
- Ama şu ama bu… 15 Mart 2024 04:46
- Ölümle yaşam tertibi arasında kadın 08 Mart 2024 05:10
- Kalkınma planları ve programlarında kadın: Bir beşeri sermaye 03 Mart 2024 05:20
- TOKİ’zedeler ve istismar 01 Mart 2024 04:58
- Şeriat mı? 23 Şubat 2024 05:08
- Altında kan, aslında yağma var 16 Şubat 2024 05:10