05 Mayıs 2011 14:04

Din elden gidince!

Din elden gidince!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kürt Sorunu’nun din kullanılarak bir çözüme kavuşturulabileceği zaman zaman tartışıldı. Önce dini politik amaçlar için kullanan AKP vb. partilerin, cemaatlerin bu konuda “çözücü” bir rol üstlenebileceği ileri sürüldü. Daha sonra AKP’nin iktidara iyice yerleşmesi ve statükonun gerçek temsilcisi haline gelmesiyle, bu konu son MGK toplantısından sonra açıklanan biçimiyle bir devlet politikası haline getirildi. AKP’nin ve onun yönettiği devletin daha genel olarak ifade edilecek olursa, gerici çevrelerin bu türden hesaplarının, kürt halkı arasında dini düşüncenin etkili ve yaygın olması üzerine kurulmuş olduğu çok iyi bilinmektedir.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı ve uymayacak. Son MGK toplantısında Kürt Sorunu’nun çözümünde “imamların ve camilerin” kullanılmasına yönelik alınan karar, kürtlerin devletin imamının ardında namaz kılmama, kendi içlerinden çıkardıkları imamların ardında meydanlarda saf tutma tutumuyla bütünüyle boşa çıkarıldı. Dinine bağlı kürtler kendi imamlarının ardında Cuma namazlarını kıldılar ve Kürt Sorunu’nda dini kullanarak bir çözüm olmayacağını açıkça gösterdiler.
Kürtlerin bu hareketinden çıkarılacak ilk sonuç kuşkusuz şudur: Kürtler ümmet değil, ulus olduklarını, ulus olmaktan kaynaklanan tüm haklarını almadan, bu sorunda herhangi bir çözüm olamayacağını herkesin anlayabileceği bir biçimde ortaya koydular. Böylece ulusal sorunda, din kullanılarak bir çözüm olamayacağı, bu sorunun kullanılmasının kürtlerin birlikte davranma, bütün kesimleriyle aynı temel talepleri dile getirme tutumunu darbeleyemeyeceği açıkça gösterilmiş oldu.
Başbakan Erdoğan’ın bu konuya özellikle sert tepki göstermesinin ardında da işte bu gerçek yatıyor. Başbakan’ın, AKP’nin ve yönetikleri devletin Kürt Sorunu’nda dini kullanma politikasının iflas ettiği yer burasıdır. Erdoğan bunu hazmedemiyor. Kuşkusuz bu konuyu yakından takip eden hemen herkes biliyor ki, Kürt Sorunu’nda dini kullanarak bir sonuç almak, bugün ortaya çıkmış bir politika değildir. Egemen sınıflar devletin dini kontrol etmesi yoluyla zaten yıllardır bu politikayı sürdürüyorlardı. Diğer taraftan kurdurdukları Hizbullah gibi örgütlerle de bölge halkına karşı vahşice saldırılarını sürdürdüler.
Yeni olan ise şuydu: AKP ve cemaat dini kullanma konusunda devletten farklı çalışıyor, “kürtleri din kardeşleri olarak açıkça tanıyan, ama ulusal haklarını inkar eden” bir çizgi izliyorlardı. Klasik devlet politikası ise kürtleri hiç tanımamak biçimindeydi. Şimdi AKP ve cemaat çizgisi devletin genel çizgisi oldu. Bu Kürt Sorunu’na “çözüm” konusunda farklı kanallarda akan gerici politikaların, tek bir kanalda birleşmelerini ifade etmektedir.
Bu durum kürtler açısından ise kuşkusuz tek bir gerçeği ifade etmektedir, o da şudur, ‘dinimize bağlı kesimlerimizle, dinden etkilenmeyen kesimlerimizle biz bir bütünüz ve temel ulusal taleplerimiz var, dini duygularımızı istismar etme çabaları, birliğimizi ve mücadelemizi engelleyemeyecektir, bu konularda yeterince tecrübemiz var ve atılmaya çalışılan adımların ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Biz bölmeye, oyalamaya gücünüz yetmeyecek, ayrıca buna musaade de etmeyeceğiz’.
Kürtlerin temel ulusal haklarını inkar eden, “Kürt Sorunu yoktur, benim Kürt vatandaşlarımın sorunları vardır” politikasını devlet politkasının temeli haline getirmiş olan bir AKP’nin umut bağladığı tek “çözüm” dini kullanma, istismar etme “çözümüydü”. Şimdi bu iflas ettiğine göre –kuşkusuz dini kullanma konusundaki politika terkedilmeyecektir-, Hükümet’in sorunu “çözmek üzere” elinde geriye ne kalmaktadır? Geriye kalan tek şey çıplak şiddettir!
Bunun çözüm olmadığını ise bütün bir tarih açıkça ortaya koymaktadır. Ama hatırlatmakta yarar var, bu tür sorunlarda ‘sil baştan’ olmaz. Köprülerin altından çok sular akmıştır ve alt taraflarda bir yerlerde o suların önüne çekilen set her tarafından su sızdırmakta, üzerindeki çatlaklar büyümektedir. Daha da önemlisi sular setin üzerinden akmaya başlamıştır. Toplum mühendisliği de, baraj mühendisliği de iflas etti! Sular özgürce akacak ve kendi yatağını bulacak.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...