15 Nisan 2013 10:26

Kobe'nin sakatlığı, D'Antoni'nin sorumluluğu

Kobe'nin sakatlığı, D'Antoni'nin sorumluluğu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son 7 maçta ortalama 46 dakika sahada kalmıştı. Takımını playoff’a sokmak için buna mecburdu. En azından koçu öyle düşünüyordu.
Bu geceki maç da bir istisna değildi. Bitime 3 dakika 8 saniye kala maç boyu 1 saniye bile kenara gelmemiş bir haldeyken topu eline aldı.
34 yaşında ancak hâlâ patlayıcı. Kendisinin de söylediği gibi daha önce 1 milyon kez yaptığı bir şekilde soluna doğru driplinge başladı.
“Potaya mı yüklensem, hayır 2 kişi yardıma geliyor.  Köşedeki Steve Blake’i bulmak daha akıllıca”
Kendisinden 14 yaş genç Harrison Barnes’ı bu düşüncelerle geride bırakmak üzereydi ki, maç içerisinde 2 kez zorlanan sol aşil tendonundan korkutucu bir ses geldi.
“Ayağıma vurdun mu” diye bir umut sordu Barnes’a.
“Hayır vurmadım.”
Korktuğu şey başına gelmişti.
Yukarıdaki karakterin Kobe Bryant olduğunu çoğunuz anlamışsınızdır.
Normal olan 30 yaş sonrasında atletizmin günler ve sahada geçirilen dakikalar arttıkça gerilemesidir. Ancak bu genel seyir 34 yaşındaki Kobe Bryant için geçerli olmadı. Kobe’yi bu sezon pek çok kez 27-28’li yaşlarındaki atletizmiyle rakip pota altını darmadağın ederken gördük.
Onun Jordan vari rekabetçiliği ve çalışkanlığıyla açıklanabilecek olan bu anomali sayesinde Kobe, son 3-4 yılın en iyi sezonunu geçirdi. Maç başına 38.6 dakika sahada kaldı, şut yüzdesini %46.3’e yükseltti. Ribaunt ortalamasını 5.6’ya, asist ortalamasını 6’ya(Kariyerinin en yüksek rakamı) çıkardı. Steve Nash’in sakatlığında çoğu zaman 1 numara gibi oynadı ve sezon boyunca yalnızca 1 maç kaçırdı.
Sakatlıklar, Dwight Howard’ın takıma tam olarak uyum sağlayamaması, top eline pek az uğrayan Pau Gasol’un haklı serzenişleriyle Lakers için kötü başlayan ve istikrarsız devam eden sezonda Kobe Bryant birçok kez kendisini sazı eline almak zorunda hissetti.
Etrafındaki isimleri oyuna katmak konusunda her zaman için var olan eksikliğinden -asist rakamları arttı ama top kaybı rakamları da öyle. Bir başka deyişle top hep Kobe’nin elindeydi- bu sezon Koç Mike D’Antoni de sorumluydu.
Playoff yarışı kızıştıkça Kobe Bryant’ın sahada kalma süresi ve topla oynama oranı arttı. 48 dakika sahada kalıp 47 sayı atarak kazandırdığı Portland Trail Blazers maçı sonrası Pau Gasol, “Uzun vadede başarılı olmak istiyorsak topu daha iyi paylaşmalıyız” diyordu. Bu asıl olarak D’Antoni’ye bir mesajdı.
Kobe Bryant müthiş hırsıyla tüm yükü üzerine alırken, D’Antoni’nin yapması gereken Phil Jackson gibi hem Kobe’yi rahatlatacak takım içi formülleri geliştirmek(diğer oyuncuları devreye sokmak) hem de Kobe’yi biraz dinlendirmekti.
Oysa tam tersini yaptı. Bir süre 7 kişilik rotasyon denedi. Kobe, pek çok kez 48 dakika sahada kaldı.
Bugün değil 34 yaşındaki Kobe Bryant, doğaüstü bir atletizm ve dayanıklılığa sahip 28 yaşındaki LeBron James’in üzerine bu kadar yük bindirseniz onun da vücudu bir yerden isyan eder.  Nitekim D’Antoni, “Ona ihtiyacımız var” diyerek Kobe’yi 45+ dakikalara mahkum ettikçe evdeki bulgurdan da oldu.
Gerçi sezon başında rüya takım olarak adlandırılan kadro, Golden State maçının son 3 dakikası ve Pazar günkü San Antonio Spurs karşılaşmalarında Kobe’siz de kazanabileceklerini gösterdi. Ancak kuşkusuz playoffa kalınsa dahi Bryant olmadan ilk turu geçmek çok çok zor olacaktır.
Ameliyat sonrası 6 ila 9 ay arası sahalardan uzak kalacağı açıklanan Kobe Bryant, sezon içerisinde birkaç kez 2 sene sonra basketbolu bırakacağını açıklamıştı. Ben, Kobe’nin bu sakatlıktan hem iyi bir şekilde döneceğini hem de emeklilik kararını erteleyeceğine inanıyorum. Ancak bu sakatlığı getiren yolda Mike D’Antoni’nin rolünün ciddi bir şekilde değerlendirilmesi şart. Genel Menajer Mitch Kupchak’in de ben gibi düşünen çok sayıda basketbolseverle aynı fikirde olduğunu düşünüyorum.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...