14 Nisan 2013 11:42

Sosyal hizmet 'taşeron vicdanı'na emanet

Sosyal hizmet 'taşeron vicdanı'na emanet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İskenderun’daki Sevgi Evi’nde çocukları döven, evlerinde temizlikçi olarak kullanan, gece uyandırıp temizlik yaptıran taşeron bakıcıların ettiklerini siz de vicdanınız sızlayarak izlediniz değil mi? Tekirdağ’da Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından bakıma muhtaç engelli yaşlıların sevk edildiği özel bir bakım merkezinde, bakımsızlıktan yaralarının irinleştiğini, pislikten yanlarına yaklaşılmadığını, yemek artıklarının yatakların kenarında çürümeye bırakıldığını izlerken vah vah çektiniz.
Aynı duyguları Üsküdar Sevgi Evi’nde 12 yaşındaki kız çocuğu taşeron temizlik görevlisinin tecavüzüne uğradığında, Adana’da kızgın ateşte ısıtılan çatal çocukların vücuduna basıldığında, Malatya’daki yuvada bakıcılar çocukları döverek banyoya sokup, sıcak suyla haşladığında da yaşamıştınız değil mi? “Skandal” dendi, “vahşet” dendi, “vicdansızlık” dendi bu yaşananlara. Sonra üstü kapatıldı.
Piyasa mekanizmasının kirli elleri hangi çocuğun, yaşlının, engellinin derdine derman olmuş ki vicdana sıkıştırılan bu skandalların içinden temiz çıksın!
Şimdi de hükümetin, “toplum vicdanını” verimli bir yatırım alanına çevirerek hamiyetperver girişimcilere toptan tahvil etme projesinin adı olan “Sosyal Hizmetler ve Sosyal Yardımlar Kanun Tasarısı Taslağı” ile karşı karşıyayız. Hayırlı olsun!
2005’te Malatya’da yaşanan skandaldan beri yetkililer suçu “hizmet alımı ile istihdam ettikleri yetersiz personele” havale ediyor. Atıyor işten, kurtuluyor sorumluluktan. Daha o zaman Başbakan Erdoğan “Değişiklik yapıldıktan sonra kaliteli eleman alımı yapılacak. Sözleşmeli personelden gerekli olan verimi almak zaten mümkün değil” demişti. Sonrasında yasal düzenlemeler peşi sıra geldi. Ve bugün bu yasa ile alan, tümden özelleştirmeye açılıyor.
Şükran Doğan, gazetemizde çıkan “Sosyal Hizmete Özel Darbe” yazısında bu yasa ile başta korunmaya muhtaç çocuklar olmak üzere tüm bakıma ihtiyaç duyan kesimlerin özel şirketlerin ve vakıfların insafına nasıl bırakıldığını anlatıyor.  
AKP uzun süredir, “yardıma muhtaçları” iyilikseverlik duygularının tatminine hizmet eden bir acıma nesnesine dönüştürmekle, sorumluluğu havale etmekle meşguldü zaten.  Vakıflar eliyle dağıtılan yardımlar, merhamet gösterilerine dönüştürülen iaşe dağıtımları… Şimdi işin reklâm kısmının patentini alıp, esasını “saldım çayıra mevlam kayıra” mantığıyla “iyi kalpli” özel şirketlere alenen devrediyor.
Kendi oluşturdukları taşeron sisteminin sonuçlarından vicdan devşiren hükümet, adım adım kurduğu sistemin meşruiyetini de “en verimli ve en etkili şekilde hizmet götürme” söylemiyle sağlamaya çalışıyor. Etkililik ve verimlilik sağlanacağı ortada, yalnız görünen o ki bu etkililik ve verimlilik piyasa aktörlerinin ayağına serilmekte…
Özel hizmet kuruluşlarına devredilen görevler arasında “insanlık” var. Oysa piyasa mekanizmasının çarkları “insanlığın yüce değerleri” ile değil, kâr oranları ile ölçüldüğünden yuvadaki çocuğun, bakımevindeki yaşlının, rehabilitasyon merkezindeki engellinin ihtiyaçlarının birer maliyet unsuruna dönüşmesi kaçınılmaz.
Düşünün korunması devletin sorumluluğunda olan çocukları, engellileri, yaşlıları… Düşünün devletin sosyal hizmet kurumlarına bir vesileyle başvuran kadınları… Yuvada, huzurevinde, konuk evinde, sığınma evinde, ilk adım istasyonunda, rehabilitasyon merkezinde, bakım evinde, kreşte neler yaşacak bundan sonra? Sizce hiçbir güvencesi, örgütlülüğü olmayan, kamu hizmeti sağlama değil de ekmek parası kazanma derdi olan herhangi bir çalışan bu yaşanacakları ortaya serebilecek mi?
Vicdan mı dediniz?
Mesele, neyle ölçüleceği belirsiz bir “vicdan” tahayyülüne sığabilir mi sizce?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...