28 Mart 2013 04:23

At izi, it izi

At izi, it izi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ulusalcı cephe öyle yoğun bir kara propaganda yaptı ki, pek çok emekçinin kafasını karıştırmayı başardı. Ulusalcılara göre mevcut Anayasayı değiştirmeye çalışmak, değiştirmek bölücülük, gericilik; mevcut Anayasayı savunmak, “Cumhuriyetin değerleri” ni savunmak ilericilik...

Değiştirilmesi istenmeyen, savunulan Anayasa 1982 Anayasasıdır. Yani, 12 Eylül Cuntası’nın yaptığı ve 1982’den bu yana bütün demokrat, ilerici kimselerin kaldırılmasını savunduğu Anayasa...

Bir süre önce, AKP, TBMM Anayasa Komisyonu’na taslağı hazırlanan yeni Anayasanın ilk üç maddesi ile ilgili değişiklik getirdi. AKP önerisinde yeni olan neydi? 1982 Anayasasının 2. Maddesindeki “Atatürk milliyetçiliğine bağlı” bölümü çıkarılmış ve 3. Maddedeki “dili Türkçe’dir” bölümü, “Resmi dili Türkçe’dir” yapılmıştı. Başta CHP olmak üzere ulusalcı kanat kıyameti kopardı, oysa, AKP’nin önerisi 1961 Anayasasındaki düzenlemenin geri getirilmesiydi. 1961 Anayasasının ilk üç maddesi şöyle: “I. Devletin Şekli: Madde 1-Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. II. Cumhuriyetin Nitelikleri: Madde 2-Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve ‘Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. III. Devletin Bütünlüğü; Resmi Dil; Başkent: Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmî Dil Türkçe’dir. Başkent Ankara’dır.”

“Cumhuriyetin değerlerini” korumak isteyen ulusal solculara da bir hatırlatma; 1924 Anayasasında da “devlet dili Türkçe’dir”, “Resmi Dil Türkçe’dir” deniyor.

CHP ve ulusal solcu kesimler yıllardır 1982 Anayasasına karşı 1961 Anayasasını savunmuyor muydu? 1961 Anayasasını ilerici, devrimci bir Anayasa kabul etmiyorlar mıydı? Sözleri öyleydi ama şimdi 12 Eylül Cuntası’nın 1982 Anayasasını savunuyorlar.

Elbette, 1982 faşist anayasasına karşı 1961 Anayasası ile yetinmeyeceğiz. Daha ileri, emekçilerin, ezilen ve baskı altında tutulan kesimlerin haklarını ve özgürlüklerini garanti altına alan hükümlerin olduğu bir anayasa için mücadele edeceğiz. Ama önce, bir neyin ne olduğunu belirginleştirelim. Örneğin, 1982 Anayasasını savunmanın ilericilik, solculuk, devrimcilik ile bir ilgisinin olmadığını teslim edelim. 1924 ve 1961 Anayasalarında dahi mevcut olan hükümleri Cumhuriyetin değerlerine, Cumhuriyetin temellerine aykırı diye ret eden çevrelerin kimliğini netleştirelim.

Yerel yönetimlerin hak, yetki ve yönetimde söz sahibi olmalarını arttıran düzenlemelere karşı, merkezi devletin ceberrut yönetimini ilerici diye bize yutturmaya çalışan, 82 Anayasası savunucularına gereken cevabı verelim.

Barış ve demokratik çözüm süreci, anlaşılacağı gibi bir demokratikleşme sürecidir de; o halde demokratikleşmenin gereği yasal düzenlemelerin yapılması sürecin en önemli görevi olacaktır. Bu nedenle, ulusalcı hamaset söylevleri vermeyi tercih eden demagoglar dışında kalanlar, 1982 Anayasası savunucularının haricindekiler, demokratikleşme için önerdikleri yasal değişiklikleri gündeme getirmelidir.

“Hükümete güvenin, biz demokratikleşmeyi gerçekleştireceğiz” demek, süreci ilerletmez.  Anayasa değişikliğini de beklemeden, yasalar düzeyince yapılabilecek ve yapılması gerekli, zorunlu değişiklikleri hemen yapmak süreci ilerletir. Örneğin, milletvekili seçimlerindeki yüzde 10 barajını kaldırmak, özel yetkili mahkemelerin görevlerine son vermek, Terörle Mücadele Yasasını kaldırmak, tutukluluk süresini bir iki sene ile sınırlamak, telefon ve ortam dinlemelerini yasaklamak, vb. vb. düzenlemeler hemen yapılabilecek işlerdir.

Yol temizliği olarak da adlandırılan bu yasal düzenlemeler hem sürecin ilerlemesine katkıda bulunacak, hem de demokratikleşme konusundaki söylenenlere güven duyulmasına yardımcı olacaktır.

Laf üretmek yerine somut öneriler getirmek, örneğin yerel yönetimlerle ilgili modelleri tartışmak daha yararlı olacaktır. Valilik sisteminin değiştirilmesi, valilerin seçimle işbaşına gelmesi, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin yerel yönetimlere bağlanması, kolluğun yerel idarelere bağlanması gibi konular artık detaylandırılarak konuşulmalıdır.

İlericilik, gericilik; cumhuriyetçilik, devrimcilik vb. bu somut öneriler ve yasal düzenlemeler üzerine söylenen sözlerle anlaşılır. Boş laflar ve hamasetle değil.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...