11 Mart 2013 03:49

Bu 8 Mart hikayesi nasıl biter?

Bu 8 Mart hikayesi nasıl biter?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Her yerden, her meşrepten onlarca açıklama, kutlama, kutsama, tebrik, teşvik, etkinlik doluydu bu 8 Mart da. Haliyle hepsine birden bir şey söylemek güç. Siyasilerimizin “8 Mart Özel” kılıfı giydirilmiş “bilindik” lafazanlıklarına ne desek bir eksik zaten! Peki başka?
Bu 8 Mart’ta hükümetin ekonomi ve istihdam politikalarında kadına atfettiği rolün bir tık yükseltildiğini gördük aslında.
Hükümet yetkililerinin konuştuğu yerel-genel bütün 8 Mart etkinliklerin adı “ekonomi, istihdam, büyüme” kelimelerini içeriyordu. Siirt’te Erdoğan’ın baş aktör olduğu ve tüm ülkeye 8 Mart mesajlarını verdiği etkinliğin adı “Kadının Emeği Türkiye’nin Yeni Ekonomik Dinamiği”. Hak-İş, Erdoğan’ın uzun konuşmasına sahne olan “Küresel Kadın Emeği Buluşması” gerçekleştirirken Türk Metal Sendikasının 18. Kadın Kurultayı’nın bu seneki onur konuğu Başbakan Erdoğan oldu. Yalnızca Aile, Çalışma, Ekonomi Bakanı’nın değil, Spor Bakanı’ndan, AB Başmüzakerecisine, herhangi bir ilin AKP il başkanından herhangi bir mahallede yapılan etkinlikte konuşan kadın kolları görevlisine kadar herkesin ama herkesin dilinde bu vardı.
Tablonun yalnız bu kısmını gösterince bekleniyor ki “kadınlar için adım atma kararlılığı” 8 Mart’ta verilecek en güzel müjde olarak algılansın.
Ama hükümetin kadına sunduğu çalışma hayatına o hayatı yaşayanların penceresinden baktığımızda durum değişiyor. Neyin pahasına bir tık fazla role sahip olacağımız görülüyor.
İşte bir 8 Mart haberi. Tokat’ın Artova ilçesinde krom madeni sahibi Adnan Karahan, “Önceleri kadın madende çalışır mı diye düşünüyorlardı. Şu anda işe girmek için başvuru yapmış 80 kadın var. Çalışanlardan çok memnunuz, işlerini iyi yapıyorlar. Erkekler triyaj bandında sürekli ağız dalaşı yapıyorlar ama kadınlar öyle değil. Müziklerini açıyorlar, sohbet ve dedikodu yaparak öyle zaman geçiriyorlar” diyor. Kadınların yüzleri gözleri siyahlar içinde… Onların bu eşitliğin nasıl bir eşitlik olduğuna dair ne düşündüğünü öğrenemiyoruz haberden.
Bir başka örnek de Çorlu’da katıldığım bir etkinlikten. Deri işçisi genç bir kadın anlatıyor: “Kendi ayaklarım  üzerinde durayım, eve ekmek getiren olayım, sosyalleşeyim diye çalışmak istedim”. Günde 16 saat çalışıyor, farklı vardiyada çalıştıkları için eşiyle görüşemiyor, çocuğunun üstüne kapıyı çekip işe gidiyor, patron yaptığı işe ek olarak “şunu da yap” deyince sesini çıkaramıyor. Çünkü “kapı orada, onun yerine işe girmek isteyen onlarca kadın da kapıda” imiş. Ve aldığı ücret olmazsa evin çarkları dönmez imiş.  
22 Şubat’ta gazetemizde yayınlanmıştı Kayseri’den bir işçi kadının bu mektubu: “2 dakika erken gelmedik diye ustabaşından azar işiterek başlıyoruz güne. Sabah altıda düşüyoruz yola. Günün ilk saatleri kimsenin ağzını bıçak açmıyor, eee on saat ayaktasın sabahtan bütün enerjiyi tüketmemek gerek. Fabrikada 10 saatte sadece bir öğün yemek veriliyor. Arkadaşım anlatıyor: ‘1.5 gün işe gelmedim diye 120 liramı kesmişler’, 120 lira için neredeyse altı gün çalışması gerek. Tam bunları konuşurken ustabaşı bağırıyor ‘hadi patron camdan bakıyor’. Biz susuyoruz. Küçük bir çocuğu olan arkadaşım başlıyor anlatmaya; ‘ben işe girdiğimden beri çok sinirli davranışları var, beni severken ısırarak seviyor, sabahları ‘işe gitme’ diye ağlıyor , ne yapacağımı şaşırdım. Ustabaşı tekrar bağırıyor ‘hadi patron camdan bakıyor’... Evet, patron bakıyor. Her an gözleri dilimizde. Acaba yaptığım hangi haksızlığı konuşuyorlar diye korkuyor, her an gözleri ellerimizde acaba işi bırakıp yeter artık ellerimiz artık sana hizmet etmeyecekler diye isyan ederler mi diye, her an gözleri emeğimizde daha ne kadarını çalabilirim diye… Ne zamana kadar? Onun cevabı da bizlerde…”
Kadın işçilerin, 2013 8 Mart’ının temasını “ekonomiye kadın gücü” koyan hükümetin anlattıklarına zeyli bu…  Hikayenin sonu kadın işçilerce yazıldığında hükümet göreceklerinden pek memnun olmayacak, bizim gördüğümüz de o.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...