Sıra İstanbul Barosu'nda mı?
Fotoğraf: Envato
Bir süredir İstanbul Barosu ile ilgili haberler gazetelerde yer alıyor. Fakat, konunun detayını bilmeyenlerin haberlerden bir şey anlaması kolay değil.
İstanbul Barosunda ne oluyor?
Bilindiği gibi Balyoz ve Ergenekon davalarında savunma avukatları sürekli olarak Özel yetkili mahkemelerin savunma için kendilerine yeterli olanak tanımadığından, konuşmaları için süre vermediğinden, delil sunmalarına izin vermediğinden yakınıyorlardı. Tabii, avukatların meslek örgütü olan Baronun bu duruma ilgisiz kalması mümkün değildi. Şikayetlerin artması sonucu bir duruşmaya Baro Yönetim Kurulu üyeleri katıldı ve avukatların yakınmalarından söz ederek, Mahkemenin savunmanın haklarını kısıtlamaması gerektiğini Heyet’e söyledi. Mahkeme Heyeti bunu adil yargılamayı etkileme, yargıçları etkilemeye çalışma vb. nitelemelerle suç kabul etti ve savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Normal olarak bu durumda savcılık eğer avukatlarla bir soruşturma yapacaksa Adalet Bakanlığından izin alması gerekiyordu. Fakat, Baro Yönetim Kurulunun duruşmada söylediklerini mesleklerini ifa ederken işlenmiş bir suç olarak kabul etmedi ve Adalet Bakanlığından izin almaya gerek görmeden Yönetim Kurulunu ifadeye çağırdı. Baro Yönetim Kurulu, haklarında soruşturma açılması sürecinin tümüyle hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ifade vermeye gitmeyeceklerini açıkladı ve ifade vermediler. Bunun üzerine Silivri Savcılığı iddianame hazırlayarak dava açtı.
Bu aşamaya gelindiğinde AKP’ye yakın düşünen avukatlar; benzer bir suçlama ile haklarında son soruşturma yapılmış avukatların Avukatlık Kanunu’na göre Baro Yönetim Kuruluna aday olamayacağını ileri sürerek Baro Yönetiminin düştüğünü iddia ettiler. Ve daha ileri giderek, yedek listedeki avukatların yönetimi devralmasını savundular. Yedek listedeki avukatlar ise AKP’ye siyasi olarak yakın düşünceleri savunan Hukukun Üstünlüğü Platformunun listesindeki avukatlardı.
Hukukun Üstünlüğü Platformundan (HÜP) bazı avukatlar Baro Yöneticilerinin görevlerini devretmemesi durumunda savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladılar. Eğer HÜP’lüler böyle bir şeye tevessül ederse, seçimle gelmiş bir baro, dünyanın en büyük (En çok üyeye sahip) Baro yönetimini savcı tasarrufu ile görevden aldırmış olacaklar.
Gelişmeler AKP’nin rahatsız olduğu İstanbul Barosu yönetimini tasfiye edip, Baronun yönetimine yandaşlarını getirme operasyonu olarak değerlendiriliyor.
İstanbul Barosu Yönetimi ise en kısa zamanda bir genel kurul yapacaklarını, bu genel kurula bütün avukatları, Türkiye’deki bütün baroların yönetimlerini, Barolar Birliği yöneticilerini ve dünya barolarının temsilcilerini çağıracaklarını açıkladı.
Hukukun üstünlüğü demek, kanunların harfiyen uygulanması ya da kötü yorumlanarak hukuk terörü estirilmesi anlamına gelmiyor. Hukukun üstünlüğü hakkın ve adaletin tam olarak tesis edilmesi anlamına geliyor. Adalet ise seçimle gelenin seçimle gideceğini vaaz ediyor.
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46
- Seçim sonrası için hazırlık 30 Ocak 2024 04:45