05 Şubat 2013 09:52

Önce çocuklar...

Önce çocuklar...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Muhafazakarlık dünyanın gidişatını yavaşlatmaya yönelik, 1789 ihtilaline direnen aristokrasinin, ayrıcalıklarını korumak için ayak dirediği eski zamanlarda temeli atılmış bir akımdır nihayetinde. Bu demek değildir ki, muhafazakârlar,  Visconti’nin Leopar adlı filminde, bir aristokratın umutsuzca ifade ettiği gibi “hiçbir şeyin değişmemesi için bazı şeylerin değişmesi gerektiği” pragmatizminden de uzak kalacak.
Günümüzün muhafazakârları da her şeyin tepe taklak olduğu kapitalizmin küreselleşme döneminde de hiçbir şeyin değişmemesi için bazı şeyleri değiştirme işini kendilerine misyon edindiler. Kapitalizmi ebedi kılacak bütün girişimler şimdi muhafazakârlar eliyle yürütülüyor.
En küçük direnişin karşısına çıkardıkları ahlaki ve din kaynaklı terbiye metotları, iyiden iyiye çekilmez hale gelen programları selametle uygulayabilmeleri için kapitalist devletlere sosyal ve ideolojik bir destek sağlıyor. Ve çoğu kere bu destek, dizginsiz bir şiddet içeriyor.
Ahlaktan ve toplumsal çürümeden en çok bahseden kesimlerin, asıl kendilerinin çürümenin temsilcisi olması muhafazakârlığın doğasına içkin. Çünkü o zaten çürümenin evladı.   
Bakınız; Britanya’nın Muhafazakar Adalet Bakanı Chris Grayling  “Eğer çocuklarınız kötü davranış gösteriyorsa, onları ancak döverek adam edersiniz… ben öyle yapıyorum” demiş. O İngiltere ki, bir zamanlar çocuklarını yasal ve kurumsal korumaya almıştı ve çocuğa yönelik şiddete hiçbir tolerans göstermiyordu. Ancak şimdilerde İngiltere’de kadın ve çocukları koruyan maliyetli sosyal politikalardan vazgeçildiği, kriz de bunu kolaylaştırdığı için toplumun bu en zayıf kesimleri talepkâr, talepkâr olduğu ölçüde de tehditkâr bir kesim haline geldi.
Çocukları ve kadınları şiddetten korumayı bırakın, şiddet bu talebi bastırmanın bir aracı olduğu için hoşgörülebilsin isteniyor.
Şiddet övgüsü densiz bir Bakanın ağzından kaçmış bir söz değil; siyasi bir yönelim aslında. Britanya’nın meşhur silahsız polisleri şimdi sokakta hak arayan emekçiyi dövmeye başlamışsa şiddetin sosyalleşmesi için de zemin oluşmuş demektir.
Suudi Arabistan’da öz kızına tecavüz edip dayaktan öldüren babaya, ölen kendi çocuğu olduğu için, dahası bu çocuk kız olduğu için ceza indirimi yapılmış; küçük Lama’nın babasının para cezası yarıya indirilmiş. Bu arada geçen ay tecavüze karşı eylemlerle gündeme gelen Hindistan’da 15 yaşındaki kızların kurduğu müzik grubu “bu işi bırakın yoksa tecavüz ederiz” tehditleri yüzünden dağılmış.
Hadi bu iki ülke az gelişmiş, bilemedin “Doğu” kategorisinde anılıyor. Britanya bizim buralarda hâlâ imrenilerek bakılan, demokrasinin beşiği bir ülke… Başbakan’ın “AB ile uğraşmayız, Şangay 6’lısına gireriz” blöfüne “olmaz, onlar demokratik değil” demekten başka bir itiraz geliştiremeyen “demokratlar”, nesnel karşılığı olduğu için değil, sadece hayal gücüyle Batı’ya vehmettikleri demokrasinin yerinde yeller estiğini pek göremiyor.
Batı, demokrasi kriterlerini artık temsil etmiyor; dünyanın geri kalanına karşı övünebileceği bir malzemesi de kalmıyor giderek. Britanya bakanının çocuğunun babasından yediği kötek ile Suudi kız çocuğu Lama’nın tecavüze uğrayıp öldürülmesi arasında bir derece farkı olduğunu söylersek abartmış olmayacağız bu durumda.
Kapitalizmin Batıdaki ülkeleri kendilerini demokrasisinin gelişkinliği ile değil, tarihi geriye sarmadaki başarısıyla, muhafazakârlıkta kat ettiği yol ile bir model olarak sunabilir kendisini ancak. Öyle de yapıyor. Türkiye’nin yakın komşularına model referansıyla sunulmasının da bu gelişmeyle alakası var.
Böyle bir modelin sosyal karşılığı ise tecavüzlerin, kadına şiddetin, çocuk istismarının artması… Bunların hepsi bizde var, Batıda da var.
Muhafazakârlığın el kitabında hiçbir şeyin değişmemesi için önce kadınları ve çocukları vurun yazıyor şu günlerde.
Kapitalizmin, talep eden kesimleri susturmak, birbirine düşürmek, zayıf olanı ezmek için bundan iyi yol arkadaşı olamaz.
Sermaye biriksin; muhafazakâr ise birikim rejimi değişip güçlensin diye kimi zaman ahlak vaazı vererek kimi zaman döverek kasayı korusun; toplum çürüsün… Kapitalizm selametle işlesin.
Ne ahlaksızlık!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...