Kılavuzu karga olanın…
Fotoğraf: Envato
Son otuz yıldır (aslında daha uzun bir süredir) dilime doladım EĞİTİM i…
Hiçbir yönden iyiye gitmiyor eğitim çünkü…
Eğitimi, doğru dürüst, geleceğimizi tasarlayacak olanları yetiştirmek üzere ayakları üzerinde durduramadık. Bu nedenle dış etkileri de dengeleyemiyoruz.
Eğitim birliğini bozduk. Birkaç yönde yürür oldu eğitim.
Çocuk bahçesinde el kadar çocuklarımıza İngilizce öğretmeye çalışıyoruz. İlköğretimi de yabancı dilli “kolej”lere bırakıyoruz gitgide. Çocuklarımıza oyun oynayacak saatleri bile bırakmadan…
Varlılar varsızları hiç umursamıyorlar. Ayırımlara neden oluyorlar… Özel üniversitelerin önleri sonuna dek açıldı. Toplumumuzda önlenemez ayırımlara neden oluyoruz.
Bugün üniversite öğrencisi dilini kullanmakta eksiklidir. Okuyup yazmayı beceremiyor… Bunun üzerine bir de ana dilleri yasaklamaya çalışıyoruz. Doğru dürüst dili olmayanlar düşünmeyi de beceremiyorlar. Bakkalımız, manavımız bile adını İngilizce koymayı çalışırken bütün işyerleri anlaşılmaz sözcüklerle donanıyor.
Neden bu böyle?
Yoksa hepimiz İngilizce kültürüne mi geçelim istiyoruz?
Konu yalnız dile bağlı değil elbette ama, her şey başında dil var. Polonya kimliğini en zor koşullarda koruyabildiyse dilini sakınabildiği içindir.
“Kültür yaratır kentlerimizi” diyorum ya hep…
Yaşama kültürümüzü de, düpedüz kültürümüzü de dil yaratır.
Dil, insanoğlunun yarattığı en önemli kültür varlığıdır.
Bunları size Konya’dan yazıyorum. Gene bir tartışma ortamının içinden…
Selçuk Üniversitesinin seksen beş bin öğrencisi olduğunu söylediler. Ama burada yoklar...
Neden?
Çünkü 12 Eylül’den sonra üniversite öğrencilerine konuşmak, yazmak, soru sormak unutturuldu. Tartışmak da…
Tartışan, konuşan, yazan bir üniversite öğrencisiyle karşılaştığımızda yüreğimiz hop ediyor. Umutlanıyoruz, sarılıp kucaklayacağımız geliyor.
Durmadan, her türlü ortamdan yararlanarak, özellikle gençlere sesleniyorum:
Konuşun, yazın, tartışın…
Bunu yapmazsanız kargalar rehberliğimize kalkışacak. Onun için usunuzu tutsak almaya çalışıyorlar. Bunu yapabilmeleri için konuşmamanızı, yazmamanızı, düşünmemenizi istiyorlar. Böylece sizi kolayca çağ gerisine itebileceklerini tasarlıyorlar.
Siz elbette en kötü durumda bile onların çevrenize çekmeye çalıştıkları duvarları yıkabilirsiniz. Ama o duvarları yapmaya çalışanların bize yitirtecekleri süreleri geleceğimizi kurmak için vermeliyiz.
Böylece yaşamı daha hızla çağdaşlaştırabileceğiz, güzelleştirebileceğiz.
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08