29 Ocak 2013 11:56

Komşuma dokunma!

Komşuma dokunma!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen yıl seçim döneminde Blokun Samatya’daki seçim bürosunda, mahalle şenliği için Süryanice, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe barış dövizleri hazırlarken, otobüs duraklarının önündeki stantta gece gündüz beklerken tanımıştım Filor’u. Bir gece stanttan ayrılıp evine giderken izlenmiş, kapısının önünde sıkıştırılmıştı. Sonra ‘şaibeli’ bir trafik kazası geçirdi. Şaibeli, çünkü Samatya’da yaşlı, Ermeni kadınlara yapılan saldırılardan sonra bu kazanın pek de tesadüf olmadığını düşünüyor şimdi.
Haksız değil…
Samatya’da son bir ayda dört yaşlı Ermeni kadına saldırıldı. Bunlardan biri Maritza Küçük, 28 Aralıkta, evinde oğlu tarafından ölü olarak bulundu; elbiseleri çıkarılmış, vücuduna falçata benzeri bir aletle kesikler açılmıştı. Bu cinayetten sonra 6 Ocakta bir kadın kaçırılmaya çalışıldı, 22 ve 23 Ocakta iki kadın daha saldırıya uğradı. Kar maskeli birinin saldırdığı Sultan Aykar bir gözünü kaybetti. İHD’nin raporunda Maritza Küçük cinayeti ile ilgili savcılığın dosya üzerine gizlilik kararı aldığı, polisin aileyi cinayetle ilgili olarak “dışarıyla konuşmamaları” konusunda uyardığı yer alıyor. Samatya Surp Kevork Kilisesi’nde düzenlenen cenaze töreninde konuşma yapan din adamı da cemaati şu sözlerle uyarmış: “Şimdi sizden dedikoduların hiçbirine inanmamanızı istiyorum. Şu ana kadar duyduğunuz ne varsa hepsini unutun.”
Dosya hakkında garip bir biçimde gizlilik kararı alınması, cinayetin adli bir olay muamelesi görmesi için epey bir çaba harcandığını gösteriyor. Ama bu o kadar kolay değil. Saldırılar, bu ülkenin kontra güçlerin cirit attığı koca bir meydan haline gelmesini istemeyen sağduyulu insanlarının dikkatini Samatya’ya yöneltti.
Ermeniler bu ülkede zaten fazla göze batmamaya, suya sabuna dokunmamaya çalışan bir topluluk. 1915’ten bu yana olanları unutmaya çalışarak yaşamı idame ettirmek topluluğun bir yaşam ilkesi olmuş. Göze batmazlarsa, sessiz kalırlarsa başlarının rahat edeceğine inandırılmış, sindirilmişler.
Kimliğini gizleyerek, sesini kısarak, kim olduğu hatırlanmasın diye görünmez olmaya çalışarak yaşamak zor elbette. Ama bu ülkede yaşamak zorunda kalan Ermenilerden bu bekleniyor; dayatılıyor.
Pazar günü Samatya’daki yürüyüş sırasında gördüm; 87 yaşındaki Maritza Küçük meğer bir üst sokaktaki komşummuş. Onun görünmezliği, hunharca bir cinayete kurban gitmesini engelleyemedi. Sadece Ermeni olduğu için ve onca badireden arta kalan Ermenilerin, hissedecekleri tedirginliğe dayanamayarak çekip gitmeleri için canına kıyıldı.
Şimdi Samatya’nın Ermeni kadınları sokakta yalnız dolaşamıyor, merdiven altında bir suikastçı saklanabilir diye bakkala bile gidemiyor. Filor’un, arkadaşımın yüzündeki tedirginlik her birinin çehresine de asılı. Pencereden “Bizden ne istiyorlar” diye bağıran yaşlı kadının sorusunu Filor’a sorsanız “Daha ne olsun, hissettiğim şeyi hissetmemi” diye yanıtlayacak, “Korkup buralardan gidelim isteniyor…” Bu el değmemiş, küçük sahil semtinin başına gelen kentsel dönüşüm belası, buranın eski sakinlerinin herhangi bir bedel ödenmeden çekip gitmesini kolaylaştırmanın bir nedeni olabilir… Böyle konuşuluyor Samatya’da.
Ermeni komşularımız bize kanla yazılı bir tarihin emaneti. Sabahları karşılaşıp ayak üstü laflaştığımız Filor’un rengi, tanıdığımız, birlikte çalıştığımız diğer Ermeni arkadaşlarımızın varlığı olmadan bu ülke ne Ermeniler için ne geride kalanlar için yaşanabilir bir yer olabilir.
Ermenilerin korktuğu, sindiği, yaşayamaz hale geldiği, nihayet terk ettiği bir yer kimse için bir yurt değildir artık. Bizi komşularımız ve arkadaşlarımız biz yapar, öyleyse onlara dokunan bize dokunmuş demektir.
Kimliklerini gizleyerek yaşamak zorunda bırakılanların, sürülüp uzaklaştırılanların, canları alınarak ebedi suskunluğa havale edilenlerin ahı üzerine yükselmiş bir ulus istemiyoruz… “Bugün eğer Ege’de Rumlar devam etseydi ve Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi?” diyen Vecdi Gönül ile, “Bana Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz” diyen Birgül Ayman Güler zihniyetini taşıyan ırkçılarla yaşamak zorunda kalacağımız bir ülkeyi de istemiyoruz.
Komşuma dokunma!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...