23 Ocak 2013 10:49

İleri faşizm

İleri faşizm

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP iktidarını ileri faşizm olarak tanımlayan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal dün yaptığı basın toplantısında, geçen hafta avukatlara yönelik “operasyon”daki hukuk dışı uygulamaları tek tek anlatarak, AKP’nin “ileri demokrasi” iddiasını, ileri faşizm tanısıyla yanıtladı.
Dünkü, basın toplantısını izlemeseydim, bu yazının başlığı belki “Değişen bir şey yok” olacaktı.
Gerçekten, polis ve yargı cephesinde değişen bir şey yok.  12 Mart, 12 Eylül faşist darbeleri döneminde de, gerici iktidarlar döneminde de, AKP’nin “ileri demokrasi”sinde de polis ve yargı aynı. Her türlü yasa ve hak tanımazlık, zorbalık ve terör bir tarz-ı siyaset olmuş.
Yasalar avukatların ev ve büroları savcı ve barodan bir temsilci avukat nezaretinde aranır diyor. Fakat, polis avukatın bürosunun kapısını gece dörtte kırıyor ve polisler büroya girdikten dört saat sonra savcı olay yerine geliyor ve barodan avukat çağrılıyor.
Yasalar zorla kan ve tükürük örneği vb. alınmaz diyor şüphelilerden ama polisler bazı avukatları yerlere yatırarak, üzerlerine çıkarak ve darp ederek tükürük ve kan örneği alıyor.
Yasalar, avukatların ifadesinin polis tarafından alınamayacağını, savcının alabileceğini söylüyor ama polisler büro ve evlerinden aldıkları avukatları savcıya götürmeyip uzun bir süre emniyette tutuyor.
Yasa dışı uygulamaları protesto etmek için avukatlar açlık grevi yapmak istiyor ve kendilerine istedikleri su ve şeker verilmiyor. İki gün boyunca su içemiyorlar. Uykusuz bırakılıyorlar ve kelepçelenmek isteniyorlar. Avukat olmayan gözaltındakiler ise yedi saat boyunca elleri arkadan kelepçelenmiş olarak tutuluyor.
Avukatların vücutlarında morluklar ve sıyrıklar mevcut.
Soruşturma gizli diye avukatlara dosya ile bilgi verilmiyor ama yandaş basına birileri yalan haberler sızdırıyor. Savcılık ve hakimlik sorgusunda olmayan konular basına gerçekmiş gibi aktarılıyor ve avukatlar aleyhine bir kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor.
Polis, gözaltındaki avukatların siyasi davalardaki müvekkillerinin poliste ifade vermemesini avukatların örgüt üyesi olduğuna dair delil olarak gösteriyor. Halbuki “susma hakkı” yasalarla düzenlenmiş bir hak ve poliste ifade vermenin hem gözaltı süresini uzatacağı gerçeği ve hem de polisin sen ne söylersen söyle kendi kafasındakini tutanağa yazıp sana imzalatmaya çalışma pratiği bilindiğinden, poliste ifade vermemek şüpheli için en yararlı tavır.
Savcı avukatların tutuklanmasını isteyerek hakimliğe sevk ediyor ve avukatlar hakimin kararını beklerken cep telefonlarından Samanyolu TV’den avukatların tutuklandığını öğreniyorlar.
Son yargı paketinde özel olarak mahkeme kararları gerekçeli olacak diye yasal düzenleme yapılıyor, avukatların tutuklanma kararlarında yine gerekçe yok. Daha doğrusu klasik “Katalog suçu olması, ceza alma ihtimali vs. vs” gibi aslında gerekçe olmayan gerekçeler sıralanıyor.
İşte bu ahval ve şartlarda İstanbul Barosu Başkanı dün, AKP iktidarını ileri faşizm uygulamakla suçluyor. Ben de polis ve yargı cephesinde değişen bir şey yok diye ekliyorum.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...