12 Ocak 2013 13:01

Köşe yazısı yazmak

Köşe yazısı yazmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Köşe yazarından güncel her konuda yazması beklenir. Doğru olduğunu düşündüğünüzü yazarsınız. Okuyucu çoğunlukla düşüncenizdeki doğru olduğunu sandığınız özü sorgulamaya girişmez, ulaştığınız sonuca bakar. Eğer kendi gibi düşündüğünüze karar verirse, kendi düşüncesinin bir kez de sizin tarafınızdan doğrulanmasından hoşnut kalır. Düşüncenizin kendininkinden farklı olduğuna inanırsa, yüzü asılır, sizi kafasında yarattığı, her biri  özel etiketli çekmecelerden birine yerleştirir. Ve köşe yazarı ne kadar çok okunduğuna ve beğenildiğine inanırsa kendisinin o kadar doğru düşündüğüne inanır; her güncel konuda yazdığı için de her konuda doğru düşünmek onun sarsılmaz karakteri oluverir. Böylece köşe yazarı ‘bilgeliğe’ ulaşır.
Bilgeliğe ulaşan köşe yazarı her konuda herkes için en iyi, en doğru, en yararlı yorumu yaptığını sanır  ve herkesin de bunu böyle kabul etmesini ister. Bilgeliğe ulaştığını sanmak köşe yazarının düşünsel alanda yok oluşudur.
Köşe yazısı yazacağım, böyle düşünüyorum; köşe yazarlığı ile bilgelik arasındaki yazarın düşünsel alanda yok oluşuna yol açan ilişki üzerine yaptığım belirleme beni ürkütüyor.
Gazeteler önümde, güncel konulara göz atıyorum: Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmeler, MİT’in TBMM’ye gönderdiği raporun içeriği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin olarak yerel mahkemenin verdiği ‘örgüt yoktur’ kararına itirazı, yeni anayasa …Farklı güncel konular yeni bir toplum ve toplumun siyasi yapılanması noktasında sancıları, beklentileri, düş kırıklıklarını, umutları, umutsuzlukları içeriyor. Bunlardan her hangi biri hakkında, aralarındaki bütünselliği bozmadan yazabilmek zor geliyor bana. Düşündüklerim, görüşüm var da, bunları yazarak okura aktarmak ‘köşe yazarı bilgeliği’ne gidişin yolunu açar diye tedirgin oluyorum.
Gazetedeki ‘5.5 dakika sevişmeyi Danıştay uzun buldu’ başlığıyla yayınlanan haber beni durup dururken yarattığım sıkıntıdan kurtarıverdi. RTÜK bir televizyon dizisinde aralıklarla 5.5 dakika süren ‘ateşli sevişme sahnelerinin’ Türk aile yapısına ve toplumun milli-manevi değerlerine uygun olmadığı gerekçesiyle bir televizyon kanalına uygun bulduğu cezayı uygulamış. Kanal RTÜK kararının iptali istemiyle idari yargıda dava açmış. Sonuçta Danıştay RTÜK’ü haklı bulmuş ve kanalın iptal istemini reddetmiş. Gerekçe evli olmayan kadın-erkek arasında  5.5 dakika süren ilişki sahnesinin toplumun değer yargılarıyla örtüşmediği ve gayriahlaki olduğu, dizinin çocukların ve gençlerin cinsellik hususunda erken uyarılmasına sebep olabileceği, çocukların, gençlerin ve toplumun etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu yönündeymiş.
Buna benzer kararlarla karşılaştığımda, kararı alan ve uygulatanlara bir televizyon programında şu soruları sorabilmeyi düşlerim: ‘Sayın karar alıcı, toplumun değer yargılarının ne olduğunu nereden biliyorsunuz? Araştırdınız mı, yapılmış araştırmalardan yararlandınız mı? Evli olmayan çiftler arasında olsa da, sevişmenin ‘ateşli’ olması ve 5.5 dakika sürmesi niye Türk aile yapısına aykırı? Evli olmayanların evli olanlara oranla ‘ateşli olmayan’ biçimde ve kısa süreli ilişkiye girmeleri mi gerekiyor? Yoksa evli olanlar için de mi aynı ölçütler uygulanacak? Nasıl olur da sevişmenin ‘ateş derecesini’ ve süresini toplumun milli-manevi değerleri arasında sayabilirsiniz? Bu süreyi aşanlar milli değerlere aykırı davranmış mı olacaklar? O zaman onlara TCK 301. maddenin ihlali nedeniyle dava mı açacaksınız? Bu değerlendirmenizle siz bizim toplumun ateşli olmayan kısa süreli sevişme türünü resmi sevişme türü olarak kabullendiğini mi ileri sürüyorsunuz? Sizler kendi kararlarınızla yarattığınız resmi sevişme türüne uygun mu davranırsınız? Peki, gençlerin cinsellik hususunda erken uyarılması ne demek? ‘Genç’ tanımı nedir? Gençlik süresi hangi yaşlar arasındadır? Cinsellik hususunda kaç yaşında uyarılmak gerekir? Türk aile yapısına ve toplumun milli-manevi değerlerine uygun olarak belirleyeceğiniz resmi ‘cinsellik uyarılma yaşından’ önce cinsellik konusunda bilgi sahibi olanları toplum dışı olarak mı değerlendireceksiniz?’
Karar alıcıların bu sorulara kamu oyu önünde verecekleri yanıtları hep merak ederim. Esas merakım da bu gibilerin beynini görüntüleyerek düşüncenin oluşma sürecini izleyebilmek.
Kararı nasıl yorumluyorum diye soranınız olursa karar ,gençleri bir yana koyalım, çocukların aralarındaki cinsel içerikli atışmalarda sık kullandıkları bir tekerlemeyi Türk aile yapısının ve toplumun milli-manevi değerlerinin resmi sevişme kodu olarak hukuk alanına sokuyor: ‘Tak fişi, bitir işi’.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa