11 Ocak 2013 08:59

Düşünen makineler

Düşünen makineler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bilgisayar biliminin öncülerinden Alan Turing’in 1950 tarihli meşhur makalesinde ‘Makineler düşenebilir mi?’ sorusuna cevap ararken, bir makinenin düşünüp düşünemediğini ayırt etmekte kullanılabilecek basit bir test önerir. Bugün Turing Testi olarak bilinen bu test çerçevesinde bir grup insan hakem bir klavye ve ekran aracılığı ile insan mı yoksa makine mi olduğunu bilmedikleri biri ya da bir şey ile konuşur. Belirli bir sürenin ardından hakemler konuştukları kişinin insan mı yoksa makine mi olduğuna karar vermek zorundadır. Eğer makine, hakemlere bir insan ile konuştuklarını düşündürmeyi başarmış ise Turing Testi’nden geçmiş demektir.
Elbette Turing Testi pek çok yandan eleştiriye açık. Bir yapay zekanın Turing Testini geçmesi makinenin insan karşısında zafer kazandığı ya da insanın, insan gibi düşünebilen bir yapay zeka ürettiği anlamına gelmiyor. Hakkındaki bütün eleştirilere rağmen, önerilişinin üzerinden 63 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ yapay zeka tartışmalarının merkezinde yer alan Turing Testi yine de yapay zekanın ölçme ve değerlendirmesinde önemli bir ölçek olmayı sürdürüyor.
Satranç başta olmak üzere, pek çok alanda yapay zekalar artık insanlardan daha başarılı. Ancak deneyimlerinden öğrenen, kendini farklı içeriklere adapte edebilen, soyutlamalar ve elbetteki hatalar yapabilen insan benzeri bir yapay zekanın varlığından söz etmek henüz mümkün değil.
Böyle yapay zekalar eğer bir gün geliştirilebilirse acaba nasıl bir gelecek bizi bekliyor? William Gibson’ın Neuromancer’ında kurguladığı gibi yapay zekaların, Turing kilitleri ile kontrol altında tutulduğu, Turing polislerinin zincirlerinden kurtulmaya çalışan yapay zekaları avladığı, yapay zekaların özel mahkemelerde yargılandığı bir gelecek mi? Ya da Terminatör’deki gibi kendi kendine yeterli yapay zeka ile insan arasındaki ölüm-kalım savaşı mı? Yoksa Matrix’teki gibi yapay zekaların insanları pil yerine kullandığı bir gelecek mi? Ya da Isac Asimov’un ‘Ben,Robot’undaki (I, Robot) gibi uymak zorunda oldukları üç robot yasasını çeşitli şekillerde çiğnemenin yollarını bulan robotları içeren bir gelecek mi? Ya da Philip K. Dick’in Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi’sindeki(Do Androids Dream of Electric Sheep) gibi en ağır işlerde çalışan ve 3 yıllık programlanmış yaşam sürelerine isyan ettikleri için bladerunner adı verilen kolluk kuvvetlerince avlanan androidler gibi mi? Bilimkurgu kitapları ve filmleri bu konuda genelde karanlık tablolar çiziyor. Otostopçunun Galaksi Rehberi’ndeki paronayak android Marvin ve yine aynı kitapta ‘Yaşam, evren ve her şey hakkındaki nihai sorunun cevabı nedir?’ sorusuna 42 cevabını veren Derin Düşünce(Deep Thought) adlı devasa bilgisayar gibi bu karanlık tablonun dışına düşen -biraz fantastikte olsa- bazı örnekler mevcut.
Eğer organik-inorganik ayrımı yapmazsak, yapay zekanın etiği, insan gibi hissedip hissedemeyeceği, eğer hissederse insan ile aynı haklara sahip olması gerekip gerekmediği gibi pek çok soru Marry Shelly’nin Frankenstein’ından, Philip K. Dick’in Androidler Elektirikli Koyun Düşler mi’sinde, Isac Asimov’un Ben, Robot’undan, Terminatöre; pek çok bilim kurgu kitabı ve filminde tartışıldı, tartışılmaya devam ediyor. Bazı bilim insanları ve akademisyenler bu tip tartışmalar için henüz erken olduğunu düşünse de bunların tartışılacağı zamanlar çok da uzak olmayabilir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...