20 Aralık 2012 11:34

Öğretmenlere silah, sınırlara patriot, fikre f şiddeti önler mi?

Bir yandan Almanya’dan, Hollanda’dan, ABD’den askerler ve patriotlar Çukurova’ya taşınırken geçen haftanın bir diğer sıcak gündemi yirmi yaşındaki bir gencin ABD’de Newton-Connecticut kasabasında bir okulda (Sandy Hook Elemantary School) 20 öğrenci ile annesi dahil 6 yetişkini öldürülmesi oldu.
Suriye’deki kanlı çatışmalarla ABD’deki seri katiller şiddetin boyutlarını bir kez daha gözler önüne sermiş bulunuyor ki, daha vahimi bu şiddet olayları sonrası dillendirilen önerilerin bir kısmının daha da şiddet içerikli olmasıydı.
Suriye-İran kuşatmasında halk oldubittiye getirilip Türkiye’ye patriot rampaları yerleştiriliyor. Sınırda milislere silahlı eğitim veriliyor.
ABD’de okul baskını sonrası ise bazı milletvekilleri, bazı eyalet ve okul yöneticileri ile bazı polis müdürleri müdür ve öğretmenlerin silah taşıması önerisinde bulunuyor. “Okullarda müdür ve/ya öğretmenler silah taşımalı, ihtiyaç halinde kullanmalı, yoksa polis geç kalmış oluyor” gibi görüşler dillendiriliyor.
İlk bakışta bir miktar daha makul gibi gözüken genel tepkiler arasında ise okul güvenliğinin sıkı bir şekilde tekrar gözden geçirilmesi, okulların yüksek duvarlarla ve kameralarla tam bir gözetim haline alınması, tanıdık olmayan hiç kimsenin okula alınmaması, oyun ve medyadaki iletilerin takip edilmesi, engelli ve antisosyal çocukların izlenmesi gibi daha nice öneriler havada uçuşuyor.
***
Konuyu Saptırma ve Kadını Aşağılama: Aileye ve Anneye Yıkılan Şiddet
Kasım’daki ABD başkanlık seçimleri kanallarımızda “seyirlik demokrasi” olmuştu. Bu elim okul cinayetleri sonrası da Türk TV kanalları konuyu hemen gündeme taşıyor da önerilerin pek çoğu “bozuk aile”, “parçalanmış aile” teranesiyle sınırlı kalıyor. Hatta dahası babalar veya başkaları da değil de en çok da anneler bu işten sorumlu tutuluyor.
II. Dünya Savaşında sıkı Ataerkil Alman Ailesi suçlanırken, bu kez “parçalanmış” aile ve “anneler” suçlanıyor. İki iddia arasındaki paradoks ise duruma göre görmezden gelinebilir. Parçalanmış olan aile değil de sanki zihinler. Öyle ki gerek Suriye, gerekse ABD’deki okul saldırılarında olayların koşulları, nedenleri, aktörleri, provokatörleri, tetikçileri, kurbanları… karıştırılıyor.
Hatta büyük şiddet, Hobbes’un ve Weber’in devlete ait saydığı “şiddet” tekeli, dahası eşitsiz ve adaletsizliklerin yarattığı şiddet sarmalı görmezden geliniyor da birden bire “anneler” çok görünür oluyor.
Hem de Türkiye’de devlete ait tek otistik okulu bile kapatılırken, engelli çocuklar özel okullara pazarlanırken, “anneler” tek başına bütün şiddetin sorumlusu haline geliveriyor. Nasıl olsa ölmüş. Yanıt verebilecek hali de yok zavallı kadının. “Paranoyaları” nasıl oluştu, yanıtlayabilecek hali de yok artık.
Kaynaklar kadar insanlık onurunu da hiçe sayan yapısal unsurları örterek şiddeti hâlâ teknik akılla çözebileceklerine inanıyorlar. Kamerayla, izlemeyle, polis devletiyle, psikologla,  patriotla, patriotizmle tepkileri kontrol edebileceklerini sanıyorlar.  Kültür endüstrisine, teknik akla dönen yöntemler insanda, toplumlarda, doğada yaratılan çukurları doldurmaya, insani boşluğu doldurmaya yeter mi?
Ne dersiniz? Okullarda öğretmenlere silah, sınırlara patriot, zihinlere patriotizm yerleştirilmesi şiddeti önler mi?
***
F Tipi Şiddet
Foucault iktidarın bedenden başladığını söylüyordu. Bedenleri, kafaları, düşünceyi kuşatma ve hapsetmenin; hapsettiği insanları yakmanın 12. yılı. F tipinin 12. yılı. Ceyhan’dan Uşak’tan, Ümraniye’den yükselen dumanların 12. yılı: ”adını ‘yaşama dönüş’ koymuşlar / nerde bir yaşam izi görülse / oraya kilitlenir tanklar/ otuz üç genç ölür/ gencecik kızlar/ ’yaktılar bizi’ diye bağırır jandarma arasında/ kap kara yüzler/ kap kara izlere dönüşür/ düşer yüreğime/ kurtulamam/ tarih yazar”.
Ne dersiniz? Bedenleri yakmak, bedenleri F tipine kapatmak devrimleri önler mi?

evrensel.net

Adnan Gümüş

Öğretmenlere silah, sınırlara patriot, fikre f şiddeti önler mi?
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et