19 Aralık 2012 09:58

Kuvvetler ayrılığı

Kuvvetler ayrılığı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Türkiye’yi de partisini yönettiği gibi yönetmek istiyor. Tek adam yönetimi. Etrafında danışmanları olacak, gerektiğinde onlara danışacak ama son sözü kendisi söyleyecek. Tıpkı Sultan Süleyman gibi. Hukuki denetime, yargı denetimine tahammülü yok. Zaten daha önce defalarca açıklamıştı. Hukuk dendiğinde ancak alimlerin görüşüne önem veriyor. Alimler kim? Başbakanın tanımıyla din alimleri, ulema. Yani, Sultan Süleyman’ ın Ebusuud Efendisi. Kanuni de Ebusuud Efendi’nin fetvalarına önem verirmiş.
Başbakan yargıyı talimat verilebilecek bir kurum olarak tahayyül ediyor. Sık sık “yargıya talimat verdim” diye sözler ederek niyetini ağzından kaçırıyor.
Yürütme her zaman yargı denetiminden yakınmıştır. Tayyip Erdoğan’dan önceki başbakanların çoğu yargının yapmak istediklerini geciktirdiğini, icraatlarına taş koyduklarını söyleyerek, yargıyı baskı altına almak istemiştir. Fakat, Erdoğan’ ın ki bunlardan farklı. 12 Eylül Referandumu öncesi, yargıdan şikayet etse belki hak verilebilirdi ama iki senedir yargı da Başbakan’ın istediği biçimde şekillendirilmiş ve Erdoğan için sorun olmaktan çıkarılmıştır.
Erdoğan bununla da yetinmek istemiyor. HSYK’ya kendi çizgisine yakın kişilerin getirilmesi, yargının kilit yerlerine istediklerini atamaları vb. ona yetmiyor. Yargı mekanizmasının da AKP gibi yönetilmesini istiyor. Tayyip Erdoğan’a asla hayır demeyecek bir yargı. Biçimsel, göstermelik bir bağımsızlığı dahi tahammülü yok.
Başbakan’ın sözlerini TBMM’nde AKP sözcüleri yumuşatmaya çalışıyor. Başbakan aslında demokrasi karşıtı değil, o şöyle söylemek istedi, yakındığı konu gerçekten öyle değil mi? gibi sözlerle sözde demokratlığı elden bırakmıyorlar.
Başbakan’nın sözleri yine gündem değiştirmek olarak yorumlanabilir. Ya da önündeki metinden okumadığı için ne söylediğini bilmiyor gibi yorumlar yapılabilir. Fakat, Başbakan’ın ne niyetle ve nasıl söylediğinden bağımsız olarak Başbakan’ın gerçek düşüncelerinin böyle olduğunu kanıtlayan çok fazla emare mevcut.
Erdoğan’ın başkanlık isteği ve TBMM Anayasa Komisyonu’na getirilen AKP önerisi de bu eğilimin göstergesi.
Bu saatten sonra, tek adam diktatörlüğü mümkün müdür? Başbakan ne kadar isterse istesin böyle bir sistem Türkiye’ de kurulamaz, bu mümkün değildir dememek gerek. Başbakan’ nın tek adam diktatörlüğü isteklerine gereken tepki, cevap verilmediği zaman, o da olur. Bugün, yaşanılan pek çok şey için on sene önce olamaz demiyor muyduk?

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa