08 Aralık 2012 11:12

2071 yılındaki ecdadım ve şürekası

2071 yılındaki ecdadım ve şürekası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Toplumsal yaşamı ve toplumsal yaşamın kurgulandığı siyasal düzeni temellendirirken nerede başlayıp nerede bittiği bilinemeyen, sorgulanamayan, değişmeyen, bireyin somutluğunu dışlayan soyut kavramlar üretiriz. Bu soyut kavramlara bireyin nasıl davranması gerektiğini belirten ‘resmi’ anlam ve içerik yükler, çoğu kez yasal düzenlemelerle dokunulmazlık kazandırırız. Birey özerkliğini kaybeder; birey silinir, varlığı armağan edilmiştir.
Devleti ‘kutsal’, ‘yüce’ ilan eder, bireyi onun içine biçimlendirerek tıkarız; bireyin varlığı devlete armağan edilmiştir.
‘İnsanlık’ der, insan olabilmenin sırrı resmi olarak çözülür, tanımlanır. Bireyin varlığı insanlığa armağan edilmiştir.
‘Egemenlik milletindir’ der, millet ve egemenlik kavramlarının anlamını, içeriğini resmi olarak tanımlar, bireyin egemenliğini yok sayarız. Bireyin egemenliği millet egemenliğine armağan edilmiştir.
‘Türklük’ der, Türk’ü ‘Türk soyundan olan ve Türk kültürüne bağlı, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından sakıncası bulunmayan kişi’ diye resmi biçimde tanımlar, yasal düzenlemeyle güvence altına alırız. Varlığımız Türk varlığına armağan edilmiştir.  
Parlamenter sistemde iktidar halkın oyuyla, yani iradesiyle oluşur der, çoğunluk oyunu ‘milli irade’ olarak tanımlarız. Artık bireyin iradesi milli iradeye armağan edilmiştir.
‘Toplumun hassasiyetleri der’, bunları yasal düzenlemeyle güvence altına alır, nelerin toplumun hassasiyetleri  olduğunun belirlenmesini yargıya emanet ederiz. Bireyin kendi değerleri, duyguları, düşünceleri toplumun hassasiyetlerine emanet edilmiştir.
Örnekler çoğaltılabilir ama gerek yok. Çünkü, Başbakan devrimci bir adım attı, bireyi belirleyici konuma sokarak bireyin varlığını herhangi bir soyutluğa armağan eden düşünceyi yıkacak hükmü verdi: Ecdadımızdan (ecdat somut kavramdır, dedelerimizi, atalarımızı ifade eder) Kanuni Sultan Süleyman aşağılanamaz. Evet somut olarak birey korunuyor, Kanuni Sultan Süleyman’ın varlığı hiçbir soyutluğa armağan edilmiyor.
Başbakanın devrimci düşüncesini Ak Parti Beyoğlu ilçe örgütü ve gençlik kolları bir adım ileriye götürdü: Astıkları afişlerde ‘büyük ustaya (Başbakandan söz ediliyor)’ teşekkür ediyor ve 2071’e doğru yürüdüklerini söylüyorlar; “18 inde idam edilirsin, 20 sinde vatan için ölürsün, 25 inde seçilemezsin ! Yok öyle şey” sloganıyla ses duyuran Beyoğlu ilçe örgütü ve gençlik kolları  üyeleri Malazgirt ruhunu 1000 yıl sonra gerçekleştireceklerini muştuluyorlar. Gerçi idam cezasının olmadığını unutuyorlar, 1000 yıl ölerek, öldürerek, öldürülerek yürüyeceklerini açıklıyorlar ama olsun, sonunda Malazgirt o günün 25 indeki seçilenleriyle  yeni bir gerçeklik kazanacaktır.
Ama önemlisi, Ak Parti Beyoğlu ilçe örgütü ve gençlik kolları 1000 yıl sonraki kuşağın ecdadından öne çıkarılacak bireyini, onun varlığını hiçbir soyutluğa armağan etmeksizin, şimdiden belirliyor : ‘Büyük Usta’. Kuşkusuz onlar da ‘Büyük Usta’nın şürekası bireyler olarak anılacaklar.
Afişi okuyunca eşimin tüyleri dikildi, ben heyecanlandım, umutlandım: Bir bin yıl daha sonra, yani 3071 yılında bireyin özerkliğini hiçbir soyutluğun dışlayamayacağı, sınırlayamayacağı, yok edemeyeceği günlerin yolu açılmıştır diye düşündüm
Aynı heyecanla umudumu dile getiren düşüncemi eşime açıkladım, beni tersledi ve azarladı. 

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...