06 Aralık 2012 11:18

Kriz sonrasında gelir eşitsizliği tırmanıyor

Kriz sonrasında gelir eşitsizliği tırmanıyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2008 krizi sonrasında birçok iktisatçı bozuk gelir dağılımının sistemi istikrarsızlaştırdığına dikkat çekmişti. Bu dönemde özellikle Keynesyen iktisatçıların sıkça dile getirdiği yeni bir “New Deal” beklentisi kapitalizmi rayına oturtmanın yegane yolu olarak gösterilmişti. Bu beklentiler Obama’ya da yeni bir misyon yüklemiş, değişim sloganının içini doldurmuştu.
Aradan geçen 4 yıllık sürede bu yöndeki beklentiler sadece karşılıksız kalmadı, gelir uçurumu daha da derinleşti. Birbiri ardına açıklanan kurtarma paketleri ile piyasaya para pompalanırken finans kesimi kısa sürede toparlandı, kredi piyasasındaki daralmanın önü alındı. Kriz süresince çok tartışılan CEO maaşları eski seviyelere ulaştı, finans kesimine dönük regülasyon tartışmaları ise rafa kalktı. Emlak ve diğer varlık fiyatlarındaki toplarlanma karşısında işçi ücretleri gerilemeye devam etti.    
ABD’de 2000- 2008 yılları arasında 54- 56 bin dolar aralığında dalgalanan medyan yıllık hanehalkı geliri 2011 yılında 50 bin dolar seviyesine kadar geriledi. Son 2 yıldır ise 51 bin dolar çevresinde dalgalanıyor. Resmi olarak resesyonun 2009 yılının Haziran ayında sona erdiği açıklansa da, bu tarihten itibaren medyan hanehalkı geliri yüzde 5’e yakın bir oranda düşüş kaydetti. 2000 yılındaki zirvesinin ise yüzde 8 altında.
Genel olarak istihdam ve ücretlerin, diğer makro göstergeleri gecikmeli olarak takip etmesi doğal karşılanabilir. Ne var ki, sadece kriz sonrasında değil ekonominin  büyüdüğü 2002- 2008 döneminde de  medyan hanehalkı gelirinde belirgin bir ilerleme görülmediği göze çarpıyor. Ücretli kesimin, alt ve orta sınıfın yaratılan ekonomik büyüklükten aldığı pay hızla geriliyor.  
Toplumun önemli bir kesimi ücretlerin gerilemesinin ardındaki temel etmen olarak göçmenleri görüyor. Halkın yaşam standartları geriledikçe göçmen düşmanlığı artıyor. Ülkeye dönük ucuz emek göçünün ücretleri en azından baskıladığı muhakkak. Ne var ki, göçmenlerin nüfus içerisinde büyük paya sahip olduğu California gibi eyaletlerde medyan hanehalkı gelirinin, Ohio gibi göçmen nüfusun çok daha seyrek olduğu eyaletlerden daha hızlı toparlandığı görülüyor. Demek ki, mevcut durumu göçmenlerle açıklamak imkansız.
Ön plana çıkan etkenlerden biri 1980’lerden itibaren teknolojide yaşanan baş döndürücü gelişmeler . Artan makinalaşma özellikle bilgisayarların yaygın kullanıldığı sektörlerde işgücü kullanımını belirgin bir şekilde azalttı. Günümüzde ABD imalat sektörü, 1979 yılının çok daha üzerinde bir üretim seviyesini yüzde 40 dolayında daha az işçi istihdam ederek yakalamış durumda. İmalat sektöründe istihdamın daralması artan işsizliğin yanı sıra, nüfusun hızla artan bir bölümünün tarım dışı istihdamın yüzde 80’ini oluşturan, örgütsüz ve güvencesiz çalışmanın yaygın olduğu hizmet sektöründe istihdam edilmesine yol açıyor. Böylece, değişen istihdam yapısı ile işçi sınıfının örgütlü mücadele gücü de geriliyor. İşçi sınıfının politik alana müdahale olanakları daralırken yaratılan ekonomik büyüklüğün bölüşümündeki adaletsizlik büyüyor.
ABD’de gelir dağılımı eşitsizliğini güçlendiren etkenlerden biri, belki de en önemlisi ise dış ticaretin serbestleşmesi ve teknolojideki gelişmeler ile birlikte imalat sektöründe istihdamın, emeğin daha ucuz olduğu ülkelere kayması. Bu durum özellikle ülkedeki düşük nitelikli emek talebini sınırlıyor, ücretleri geriletiyor. Ülke genelinde yüzde 8 dolayında seyreden işsizlik oranı üniversite mezunları arasında yüzde 4 seviyesine kadar düşüyor.
ABD’de gelir eşitsizliğini besleyen yapısal dinamikler bu denli güçlü iken, süreci tersine çevirebilecek politikaların sistem içerisinde yapılacak ufak makyajlarla devreye sokulabilmesi pek olanaklı görünmüyor. Ekonomik durgunluğa tedavi olarak başvurulan parasal genişleme yeni bir varlık balonunun oluşmasına yol açarken, krize yol açan asli nedenler yerli yerinde duruyor.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...