10 Nisan 2011 11:21

İtaat ve itaatsizlik sorunu

İtaat ve itaatsizlik sorunu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Demokratik Kürt hareketi, baktı olmuyor, Kürt halkının ana kitlesine mal ederek “sivil itaatsizlik”in yolunu açtı. Türkiye’de bir itaatsizlik sorunu oluştu.

Yoksa itaat ederdik. “Biat toplumu” olmak dayatılmıştı halka. Halife-padişaha bendelikle Osmanlıyı saymayalım. Önce aile içinde.. Baba-koca sözünün dayağa bağlanmış ululuğu.. Sonra okul ya da Kur’an kursu ve medrese.. Tokatlı, cetvel vurmalı, falakalı öğretmen-hoca ve müdür-molla sözünün üstünlüğü.. Ardından kışlada biat.. Kim dayak yemeden bitirmiştir ki? Hangi emir demiri kesmemiştir ki? Yaşam boyu şeyhe müritlik.. Allah korkusu.. Devlet dairesinde “Bekçi Murtaza”lıkla birleşen amire kölelik.. Ve modern kölelik olarak patron karşısında boynun kıldan inceliği..

Öğretmenlerin milli eğitim karşısında ya da koca koca paşaların bir üst rütbelisi ve hele genelkurmay karşısında söz söyleyemezliği.. Çünkü kaderlerinin “büyükleri”nin iki dudağının ucunda oluşu.

Devasa bir devlet makinesi. Sürekli ordu ve bürokrasiden oluşan maddi aygıtı, hapishaneleri ve buralara tıkıcı mahkemeleriyle dev yargı ve egemenliğin finansmanını üstlenmiş onunla boy ölçüşecek büyüklükte maliyeden ibaret yine maddi eklentilerinin yanında rızaya dayalı maneviyattan güç alıp beslenir. Egemen oluşun olmazsa olmazı otorite, maddi aygıt ve eklentileri olmadan sağlama bağlanamaz; ancak manevi destekleri olmadan da bir yere kadar işler.

Çünkü maddi aygıtlarda cisimlenen zor, evet her devleti karakterize eder; devlet, ne “baba”, ne “tarafsız” bir “hakem” ne de başka şeydir, ama düpedüz bir şiddet aletidir. Ama “çıplak zor”la gidilebilecek yerin sınırını Bin Ali ile Mübarek devrilişleriyle göstermişlerdir.   zorsuz hükmetmeleri olanaksız egemen sınıf olarak örgütlenenlere, günümüz kapitalist toplumlarında sermayeye, burjuvaziye sadece zorun yetmediği yakın tarihten kanıtlıdır. Zorun yanında egemen olanın egemenliğinin gerekirliğine inandırma, egemenlik altında tutulanın rızasını alma olmadığında, egemenler pek çabuk devrilmektedir.

Bu nedenle, egemenler otoritelerini sağlama almak üzere iki temel kurguya ihtiyaç duyarlar. Öyle iki kurgudurlar ki bunlar, yönetilenlerin beynine kazındıkça manevi olmaktan maddi olmaya dönüşme eğilimi gösterirler: Otoritenin kutsallık zırhına büründürülmesi ve hiyerarşiye bağlanması.

Kutsallığı sağlayan, daha derine dayanıp daha uzun süreli koruma sağlayan dinsel önyargılar da olabilir, daha kısa süreli ulusal ya da örneğin parlamenter “demokratik” olanlar da.

Çoktan eskiyen yeni ÖSYM Başkanı Ali Demir, badem bıyıklarıyla birincisinin örneğidir. Tek özelliğinin dini inançlar üzerinden bağlılığı olduğu anlaşılmaktadır. Ne sınav sistemine hakimdir, ne kullanılan sınav yöntemlerine. Camiden getirilip ÖSYM’nin başına geçirilmiş bir imam gibidir. Bilim adamlığı piyangodan çıkmışa benzemekte, müezzinlik yapsa teklemeyeceği kesin olan bir “adem” olarak, bilimle ilgili konularda, önemlisi bilginin test edilmesinde geçersiz not alacak öğrencilerden de önce sınıfta kalmaktadır. Erdoğan’a dinsellik üzerinden biat önemli sayılmış, cemaatin aktifliğinin kurbanı olup KPSS sınavında hileyi önleyemeyen Yarımağan’ın yerine getirilmiş, ama daha ilk sınavında hilenin içine düşmüştür. Artık yalnızca biatı nedeniyle yerinde kalabilir. Ama biat ettirme işlevini yitirmiştir. Çünkü dinsellikle techizatlandırılmış devlet makinesinin de çarklarının üst otoriteye biat etmesi aranır; ama asıl aranır olan, halkı biat ettirmenin kolaylaştırıcısı olmasıdır. Şimdilik sadece atandığı hiyerarşide bir yer tuttuğu için söylediğine uyulacak, biat edilir gibi yapılacaktır ki, bu bile zorlaşmış, öğrenci gençler şurada burada çoktan ayağa kalkmışlardır. Artık kim “tatmin oldum” derse desin, Mübarek ve Öz gibidir!

Kürt illerine atanan AKP yandaşı ya da “ılımlı İslam”cı imamlar da böyledir. Kürt müminler ardları sıra namaz kılmaz olmuşlardır; çünkü gözlerinin içine baka baka “bölücü” demekte, “terörün ezilmesi”nden söz etmektedirler. Kürt cemaatse terörist ve bölücü olmadığını bilmekte ve “sivil”i bir yana itaatsizliğe yönelmektedir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...