11 Ağustos 2012 11:26

Kirlenmek güzel mi?

Kirlenmek güzel mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çocuk aklı işte. Her değişik nesneyi merak eder, her parlak şeyi oyuncak sanabilir.  Yenebilir bir şey mi acaba diye ısırır onu. Dokunduğu şeylerin tehlikeli olabileceğini, elinin yanabileceğini, kolunun kopabileceğini düşünmez. Dünyanın kötülüklerle dolu olduğunu, oyunun ve oyuncağın onu harikalar diyarına değil ölüm ülkesine götürebileceğini havsalası almaz. Kirlenmek güzeldir henüz onun için de!
Bir küçük köylü kızı, Muş’un Kızılağacında, Şenyayla köyünde üç ay önceki operasyondan kalan bombayı kardeşiyle birlikte alıp evinin yakınına getirebilir. Kirlenmek, bir bomba kalıntısında hayatı keşfetmek isteyen sekiz yaşındaki Kürt çocuğu için de elindeki cisim infilak edene kadar hâlâ güzeldir çünkü.
Kir, toz ve çamur içindeki çocukların oyun giysilerini beyazdan daha beyaz, en lekesiz yıkayan deterjanlar temizler, emin olun! Eminiz. Ya oyuncak zannettiği bomba patlayınca Seray’dan kalanlara ne olur? “Patlamanın olduğu yerde bomba parçalarını topladılar. Kan vardı temizlediler. Hiçbir iz bırakmadılar. Ben de bazı bomba parçalarını poşetledim bunları savcılığa vereceğim…” diyen gözü yaşlı babaya sorun. Kirlenmek hâlâ güzel midir? Bir oyundan çocuğunun arta kalan parçalarını kurumuş bir yürekle toplayan Ceylan’ın anacığına sorun?
Sonra gidin, oyun çağında, daha 13 yaşında komşu ülkeden mazot taşıyarak aile geçindirmeye çalışırken vurulup giysileriyle toprağa gömülen Veysi Demir’in anasına sorun. Sabahın 5’inde İran’dan aldığı bir bidon mazotla yürürken üzerine boşaltılan mermilerin yıktığı cansız bedenini üzerindeki beyaz gömleği ile gömenler kimse, onlara sorun. Tozu toprağı silkelenip, gömleği o en beyaz yapan deterjanlarla yıkandıktan sonra bile Veysi’nin yeniden oyuna dönmemesine karar verenlere bir sorun. Kirlenmek, oyun oynayacak yaşta kaçağa, mazota gitmek zorunda kalan Kürt çocuğu için de güzel midir? Onların 34’ü Roboskî’de öldürülmüşlerdi. Veysi de Van’da vurulup gömüldü. Ailesi onu topraktan giysileriyle çıkardı. O en son giyilen beyaz gömlek kiriyle, pasıyla yadigar kaldı; Veysi hiçbir zaman giyemeyecek yeniden.
Veysi’nin babası olaydan haberdar olduktan sonra bölgeye gidip kan izlerini takip ederek bulmuş oğlunun cesedini. “Üzeri toprak ve taşlarla kapatılmıştı. Fakat bir kolu halen dışarıdaydı. Biz buradan çocuğu çıkardıktan sonra köye getirdik. Oğlum askerlere rüşvet vermediği için öldürüldü. İran’dan getirilen mazottan askerler haberdardır” diye anlatıyor.
Peki Sayın Bakan, çok Sayın Bakan, çok çok Sayın Bakan İdris Naim Şahin… bu çocukları İstanbul’da yazılan kitaplar mı öldürdü, Ankara’da yazılan yazılar mı? Bir kefesine havan mermilerini diğerine kitapları kalemleri koyduğunuz terazinin ne yanına çocukları koyarsak dengede durur teraziniz?
Hiçbir zaman durmaz.
Çocuk cesetleri ağır olur çünkü. Ceylanların, Uğurların, Serayların kanı hangi vicdanla tartarsanız tartın, dengeyi bozar.
Kanlı bir hikâyeyi temize çekip çekip temcit pilavı gibi tekrarlamanın, otuz yıldır süren bir savaşı ısıtıp ısıtıp alevlendirmenin kimseye ama önce çocuklara yararı yok. Kirlenmek güzeldir lafına kanarak sokağa çıkan çocukların cesedini toplayan ana babaların kırık yüreklerindeki ah, içe akan gözyaşı kitapmış kalemmiş mermiymiş diye diye bakkal hesaplarına vurulamaz.
Kürt çocukları için kirlenmek pahalıdır, kanlıdır. O kir pas temizlenmez.

TECAVÜZ ODASI

İsmi mühim değil; harf nokta harf gene nokta… deyip geçin ona. Kadının adı yok nasıl olsa. Dört ay önce nişanlandığı adamdan ayrılmak istediğinde ailesinin sırf bu nişan bozulmasın diye bulduğu akla ziyan yöntem kızı “tecavüz odası”na kapatmak oldu. Kandırılarak bir eve götürülen genç kız nişanlısıyla bir odaya kilitlendi ve dışarıda nişanlısının ailesi beklerken tecavüze uğrasın diye tuzağa düşürüldü. Bu işkence üç saat sürdü ve sonuçta genç kız bir fırsatını bulup kaçtı. Ayrıntılar önemli değil…
Bunu bir aile kızına yapar mı?
Yapıyor. Çünkü muhafazakarlıkla çürüme ikiz kardeştir. Çünkü toplumsal ilişkileri düzenlemenin yolunun kadını “kapatmaktan” geçtiği hurafesi meşruiyet kazanmışsa ve kadının bütün hayatı önce devlet, çevre sonra aile tarafından vesayet altına alınmışsa kontrolün en aşağılık yöntemi tecavüz normalleşir. Hele o ülkede tecavüz eden adamın cezadan muaf olması için, kadının bu konuda ne düşündüğü sorulmadan kadınla evlenmesi adetten sayılıyorsa.
Kadının kapatılması onun sadece cinsel bir varlık olmaya indirgenmesi, erotik bir nesne haline getirilmesi demek. Diyanet İşleri Vakfının çıkardığı bir kitapta evlatlık edinilen çocuklara, edinen ebeveynleriyle nikah düşebileceği yazıyor ve evlatlıkla ebeveynin yalnız kalamayacağı buyruluyor. Enseste açık açık onay sayılır bu. Ama daha kötüsü “evlenmek maksadıyla tecavüz”e de kapıyı aralamak anlamına gelir. Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez’in kendisini vasi tayin ettiği kadının küçük yaştaki kızına, annenin de rızasıyla cinsel istismarda bulunabildiği bir dünyada, böyle fetvamsıların dinin büyük gücünü ve iktidarın koruyuculuğunu kendisine kalkan olarak kullananlara neler bahşettiğini tahmin etmek zor değil. Madem ki Siirt’te yerel eşraf ve bürokrasinin dahil olduğu çocuk tecavüzleri uzun süre basından saklandı ve madem ki Başbakan, eşraf ve bürokratlar yerine bunu bir yıl sonra ortaya atan gazeteciyi suçladı, çocukları ve kadınları tecavüzden koruyan hiçbir şeyin kalmadığını söyleyebiliriz.
Mümtaz Ulema, İlahiyatçı Ali Rıza Demircan “Müslüman bir bayanın, kadın kuaföründe üreme, koltukaltı ve bacak bölgesi kıllarına yönelik işlem yaptırmasının günah olduğunu” buyurmuş.
Tecavüzden buraya nasıl mı geldik. Kolay oldu; aklını kafasında değil de malum organlarının olduğu yerde taşıyanların kadın deyince aklına gelen şey, karşı cinsin organları olunca tecavüz de kıldan tüyden muhabbet kıvamında bir şey haline gelebiliyor da ondan.
Eh artık çocukmuş, ergenmiş, evlatlıkmış, genç kızmış Allah ne verdiyse artık, “maşallah altı okka” diye şımartılan sapkın emellerin hizmetinde.
Artık köşe başlarını tutmuş gözü dönmüşlerin ağına düşmüş, kurban çocuklar için de kirlenmek güzeldir deyin hadi.
Hayata buldozer gibi dalan bu kaba sabalıkların, bu gericiliğin ve geri zekalılıkların tahribatını geri dönüşüm işlemine tabi tutabilecek bir deterjan daha icat edilmedi. 

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...