26 Mayıs 2012 11:12

Roboski’nin laneti!

Roboski’nin laneti!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tam 151 gün oldu; bir lanet dolaşıyor üzerlerinde:
Roboski’nin laneti…
İflah olmaz bir güvenlik politikasının karanlık labirentlerinde kotarılmış bir taammüden katliamın ağır suçuna dolanmış, kıvranıp duruyorlar.
İstihbarat kimden, Heron’dan mı Predatörden mi, milli mi, değil mi?, vb. oyalamacı tartışmalar üzerinden, nerdeyse “milli katliam yaptık” övüncüyle utanmazlığın doruklarında geziniliyordu. Ve bizzat Başbakan patentli, “parasını verdik, daha ne konuşuyorsunuz” vicdansızlığı…  
İşte böylesi bir karartma piyasasının içinden konuşan İçişleri Bakanı’nın (İ.N.Ş.) sözleri,  katliama dair bir fikir ve zikir uyumunun açık itirafıydı:
“Özür dilenecek bir şey yok…Ölenler, PKK’nin figüranı kaçakçılardır…”!
Kamera karşısında kamuoyuna seslenirken, insanın kanını donduran bir sükûnetle, “ama onlar kaçakçıydı” diyebilen birinin, ‘içinde’ nasıl kin fırtınaları barındırdığını (ki Ermeni düşmanı mitingdeki performansı hatırlansın), “kendi cemaati” içindeyken ise rahatlıkla “ama onlar Kürt ve ölümü hak etmişlerdi” diyebileceğini kolaylıkla tahmin edebiliriz artık.
Evet, insani düzeyi, ahlaki çıtasıyla İ.N.Ş. budur ve Taraf gazetesi de onu odun ya da kütükle resmetmişti geçenlerde. Teşbihte hata olmaz denir ya, etkili bir benzetme olmuş yine de. Ama AKP’yle “hukuku” göz önünde bulundurulduğunda, Taraf’ın, İ.N.Ş.’yi AKP’den tenzih etme kaygısı duyduğunu da söyleyebiliriz herhalde. Sadece Taraf değil, çoğu AKP’ye imanlının da aynı yaklaşımda olduğu açık. Bu ‘tür’e göre, İ.N.Ş. ekstermdir, AKP’nin anomalidir, sapmadır… Yani, Taraf’ın benzetmesiyle, İ.N.Ş. evet, bir odundur ama AKP’nin vitrinine aykırı bir odun!
Böyle değil ama. Öncesinde yarattığı tartışmalara karşın halen hükümetin en stratejik Bakan’ından bahsediyoruz. Onun sözleri, kendini bilmez birinin gafları, bir ırkçının hezeyanıdır, deyip geçilemez. Hükümeti zorda bırakan bir patavatsız da değildir İ.N.Ş.
O gerçek bir AKP’lidir; AKP’nin ve Hükümetin ortalamasıdır, ruhudur, Başbakan’ın da dilinin altındaki bakladır! (Ve ayrıca, AKP’den hala demokrasi beklentisi içinde olanlarca, “ bu kadar da saf olmayın artık” mealinde okunması gereken bir şifredir de.)
Roboski katliamından bu yana geçen süreci şöyle bir gözden geçirelim; İ.N.Ş.’nin açıklamalarının Hükümet’in yaklaşımını ve pratiğini yansıttığını görürüz. Başbakan, gerekirse özür dilenir demişti, en ilk açıklamasında ve TSK’ye teşekkür etmişti. Şimdi de “parasını verdik ya…” diyor. Peki Başbakanının Bakanı başka bir şey mi söylemişti?  Hayır, aynı ruhtan konuşuyorlar.
Malum, bir de Hüseyin Çelik’in “çıkışı” var bu arada. “Hah işte AKP’nin liberal, gerçek yüzü bu işte” deyip derin bir nefes alanları rahatlatacak bir durum yok maalesef. Önceki örnekleri (Mir Dengir Fırat, Abdurrahman Kurt vb.) gibi ortada dolaşan bir “tenekeci”, Çelik. AKP’nin tenekecisi; buruşuk, yamuk yumuk tenekeleri düzeltmeyi görev bellemiş bir biçare AKP Kürdü! Sözde İ.N.Ş.’yi AKP adına tekzip etmeye kalktı. Sonuç? Başbakan’ın “AKP’nin başkanı benim, kimse farklı konuşamaz” dedikten sonra, ,“hiç kimse sınır boyunda yapılan kaçakçılığı meşru gösteremez” vurgusuyla kimi desteklemiş oldu? Şimdi Çelik konuşsun da görelim bakalım! İ.N.Ş. mi? O aynı makamdan her daim konuşuyor zaten. Evet, tekrarlayalım, İ.N.Ş., dilinin altındaki bakladır Başbakan’ın! Aynı hizadadırlar; bir zihniyet, ruh,  hayatı okuma hizasıdır bu. Ama olur ya, gün gelir sevgili Bakan’ın biraz “dinlendirilmesi” bile büyük bir “reform” sayılır, kimbilir? Epeyce bir zamandır gerçek yüzüyle ortalıkta salınan AKP’ye dair reform gevezeliği yapmak pek mümkün olamıyordu zira. Böyle bir gelişmeyi “işte reform” diye selamlamaya hazır epeyce bir yekûn var ortalıkta. (Ama şimdilik Başbakan’ın bu türü sevindirebileceği ihtimali pek gözükmüyor. Zira İ.N.Ş. tesadüfi değil, konjonktürün ruhuna uygun bir tercihtir.)
Bu lanetlenmişlik hali içerisinde sığınılabilecek tek saçak, Başbakan’ın satır arasına sıkıştırdığı ‘hata’ sözcüğü oluyor. Hem “yargı süreci sürüyor, herkes sussun, beklesin”… ve hem de “hata olmuştur”!
Suçun hatası mı olurmuş; Roboski katliamı herhangi bir general ya da siyasetçinin münferit hatası olamayacak kadar büyük bir suçtur.
Gündem gazetesi yazarı Hüseyin Ali bu ‘hata’ söylemini başka bir açıdan bakın nasıl yorumlamış: “Başbakan’ın ‘hata’ dediği, ölenlerin içinde  ‘teröristlerin’ çıkmamasıdır… Vuranlar, onların Roboski köylüleri olduklarını biliyorlardı. Ancak içlerinde 4-5 kişilik bir gerilla grubu olduğunu düşünerek, bilerek hepsini vurmuşlardır… Başbakan 34 Roboskili genç ve çocuğun öldürülmesini değil, içinde PKK’lilerin olmamasına ‘hata’ diyor…”
Başından bu yana sergilenen resmi yaklaşımı gözeterek okuduğumuzda, bu yorumun hiç de ihmal edilesi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ve yine, bir başka maksat da belirginleşmiştir sonunda. “Kaçakçılık” denilerek, yoksulların sınır ticaretinin önüne geçmek ve o bölgeyi koruculuk dışında bir geçim kaynağı bırakmamacasına insansızlaştırmak… Hükümeti bu denli sıkıntıya sokan büyük bir insanlık suçu tartışılırken bile “kaçakçılık” vurgularını elden bırakmamak, sadece bir gerekçe arayışı olmasa gerektir.
Zira katliamın anlık görüntü üzerinden yapılmış bir operasyon olmadığı o kadar açık ki. Nitekim, Meclis Araştırma Komisyonu’nda izlenen görüntülerde, kafilenin köyden çıkışlarından itibaren görüntülendiği söylenmişti. Yani köyden çıkan, sınırı geçip malları yükleyip dönen bir grup saatlerce izlenmişse, ortada hedefin kim olduğu bilinerek, tasarlanarak yapılmış bir katliam var demektir.     
Taammüden katliamın lanetidir şimdi yakalarından düşmeyen…
Roboskililer, “bir kez daha bombalandık” diyorlar, bu lanetlenmişlerin pişkinliklerine…
Bu bir siyasettir; bombalama siyaseti! Amerika kapılarında rica minnet predatör dilenmek de bu siyasette ısrar edileceğinin göstergesidir zaten. İçerde kamu emekçileri karşısında yüzde üç buçuk atan bir vicdani ve cüzdani duyarlılık; Roboskileri daha etkin, daha “hatasız” bombalamak için Amerikalarda açılıp saçılmakta, alabildiğince cömertleşmekte!
Ve bu hikaye, Roboskili’nin şu sözleriyle sürmekte:
Mahşere kadar peşinizi bırakmayacağız!  

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...